ankara

/ 31
Ankara'ya karşı garip bir ön yargı var içimde. Gittiğimde şehir bana kasvetli konuşmayı sevmeyen soğuk insanlar ile dolu gibi geliyor, protokol varlığı bunun sebebi olabilir bilemedim.
doğup büyüdüğüm ve hep yaşamak tadını çıkarmak istediğim ama 13 yaşında ayrılıp bir daha temelli kavuşamadığım şehirdir. kimisine gri kasvetli soğuk gelir ama tadını çıkarabilen için müthiş bir yerdir ankara. istanbul'un aksine gezmelik yer değildir, yaşamalık yerdir. işi sebebiyle istanbul'da yaşayan biri olarak aldığım maaşın 3'te 1'ini kesip ankara'da yaşa deseler bir gün düşünmem taşınırım.
ankara oyle uc bes gun kalip anlasilabilecek bir sehir dehildir. ankara 'yi yasamak gerekir, sogugunu cigerlerinde hissetmek, o hep yaftalandigi griligini bile icine cekmek. gercekten tek eksigi deniz ama ankara deniz olmadan da bir yeri sevmeyi ogretiyor size
ünlü ve milli şairimiz ankaralı ibocanın da dediği gibi; adam gibi seven yar ankarada kalmadı
ankara sendromu... yılmaz erdoğan' ın ankara şiiriyle başlar ahmed arif' in karanfil sokağı ile devam eder. istanbul' a varınca kısmen geçer. sonra tam geçti derken tekrar ankara' ya gidilir. tekrar başlar. bu böyle devam eder...
Her sokağında kendinizden bir parça bulabileceğiniz en azından bir kez gidilmesi gereken Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir. Hazır gitmişken bestekara, kuğuluya, seğemenlere ve en önemlisi anıtkabire uğramıyı unutmamanızı öneririm.
dostluğu ,kardeşliği,arkadaşlığı barındırır.kuğuludan başlarsın, kıtırda bi çeyrek kokoreç sonrasında bestekara inersin hemen arkadaşlarını ararsın zaten 15 dk içinde orda olurlar muhtemelen ya da boşver zaten bestekardadırlar.daha sonra usulünce içersin çıkarsın taksiye yürürken bi kaç arkadaş daha görürsün tesadüf ya, bir selam sonra evin yolu..
/ 31