eyfel kulesi

/ 3
Ya çok abartılan ya yerin dibine sokulan yapı, gitmeyen insanların bile çekinmeden yapabildiği 'çok abartılıyor yeea' yorumlarına kulak asmadan tabii ki gidip görün, kendi hikayenizi yaratın, tek başıma yaptığım interrail seyahatimde, sabah hostelimden çıkıp elimde kruvasan ve kahve, kulağımda kulaklık, haritaya Eyfeli işaretleyip ara sokaklarda yürürken kafamı kaldırmamla gördüğüm Eyfel'den çok o an yaşadığım özgürlük ve başarma hissiyle şahsımı etkilemiştir, yapı şahane olmayabilir, ama benim gibi birçok insana hissettirdikleri yüzünden özel bir yeri vardır bende, hikayenize Paris'in puslu havasında Eyfel'e karşı şarap içmeyi eklemeyi de ihmal etmeyin
şehir manzarası severlerin mutlaka çıkmasını önerdiğim kuledir. ressamlar tepesinden başlayarak seyrede seyrede altına gidilmeli ve sonra zirveye çıkılmalıdır. siz bakmayın demir yığını diyenlere. güzel bir şehir sembolüdür. gece altında çimenlere serilip şarap içmenin verdiği keyif muazzamdır. alkol kullanmayan biri için çimenlere uzanıp kuleyi seyretmek bile yeterlidir keyif için.
kulede ikinci kata kadar çıkmakla en üst kata çıkmak arasında fiyat farkı vardır.(7-15 yüro arası)
manzara severler için bir diğer paris manzarası önerim zafer takıdır. onun üzerine çıkmak ücretsizdir. tak üzerinden paris manzarası muhteşemdir. tak'a gelmeden bir alt geçit vardır. metro girişi gibi. tak merdivenlerine giden yol da buradadır. manzarayı izlerken benim için dua etmeyi unutmayın tabi(swh)
sadece onu görmek için senede şehre milyonlarca insan gelir, milyonlarca insan fotoğrafını cekip instagramda caka satar. ama sonrasında da cok matah bişeymiş gibi ''ağbi ne olcak ya demir yığını'' derler. ülkenin kaç şehrinde bu şekilde bir yapı var da onu begenmiyosun onu anlamıyorum. yaşadığın sehirler apartman çöplüğüne dönmüş ama eyfel kulesını begenmıyosun.
resimlerde görünce baya bi büyük sandığım fakat yakından görünce sandığım kadar büyük olmadığını fark ettiğim kule.
kulenin orta kısmında çay - kahve vs. satan ufak kafe tarzı bir iki yer var. burada sıcak çikolatamı orta yere devirip kendimi hintli, endonezyalı, pakistanlı falan bir grup insana rezil etmişliğim vardır.
parisin en güzel yeri eyfelin tepesidir.çünkü eyfelin gözükmediği tek yer eyfelin tepesidir.
Şimdi size bu yaz başıma eiffel'de başıma gelen bi olayı anlatacağım. İnterrail duraklarımızdan biri de paris'ti. Barcelona'dan 1 gün boyunca aktara aktara sonunda vardığımız Paris'te İtalya'dan aldığımız kaşarlarımız , şanzelizeden alınan makaronlarımız , Fransız şaraplarımız ve çikolatamızla Kulenin altında oturmuş güzel bir akşam geçirirken gözüme bir adam takıldı. Böyle Fransız bayrağını boynundan düğümlemek suretiyle sırtına asmış çok uzun sakallı, elinde de bir kutu parmak arası terlikleri ile ortalıkta öylece dolanıyordu. Bir süre gözlerimle takip ettim. Sonra neyse dedim manyaklaşma grupla sohbete geri döndüm. Ama sürekli sigara içen ve elinde kutuyla dolaşan bu adam beni çok tedirgin etmeye başladı ve en sonunda arkadaşlarıma söyledim. Onlarda evsiz biri abartma falan dediler. Neyse yarım saat içinde insanlar bi hareketlendi kimisi toparlanıp gidiyor kimisi korkuyla etrafta dolanıyordu. Sonra tam karşımda bu adamı gördüm. Neyse kafamı çevirdim baktım adam Yok 5-6 m uzağımızda sadece o kutu duruyor. Sonra bi polis geldi bisikletli telsizle konuşmaya başladı sonra bi polis daha ve 5-6 dk sonra hızla bisikletli bi polis geldi ve bomba kaçın diye bağırdı. O an gerçekten hayatım kısa bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Sadece çantamı alıp koşarak uzaklaştım. Diğer arkadaşlarımı falan bırakıp nasıl da hızla ordan ayrıldım anlatamam. Kaçıyorum ama her an bi patlama sesi , etrafa fırlayan insan parçaları falan bekliyorum. Aklımda iki şey var bir inşallah bi farenin üzerine basmam, çünkü eiffel in orası fare kaynıyor iki annemlere bunu nasıl açıklayacağım. Neyse epey uzaklaştıktan sonra arkadaşlarımı aradım, onlar baya geride kalmışlar onlarla buluştuk ama ben nasıl titriyorum, gülmekle ağlamak arası bi tepki veriyorum. Çok güzel bi tatilin en güzel gecesi bomba ihbarıyla mahvoldu. Türkiye'de de Ankara'ya gittiğimde ankara patlamasını, istanbul İstiklal'de bomba patlamasından dklarla kurtulan ben dedim bu kez yakalandın. Çekirge bir sıçrar iki sıçrar ama üçte yandın. Benim canım arkadaşım o heyecanla ordan sadece şarap şişesini alıp gelmiş, biz de heyecanla o şişeyi kafamıza dikerek hostelimize geri döndük ve ertesi sabah Fransa'yı terk ettik. Eeee patladı mı ne oldu diyeceksiniz. Hayır manipüle etmek için yapılmış insanları korkutmak amaçlı içinde saçma sapan düzeneksiz kabloların olduğu bir kutuymuş . Evet gerçekten bizi korkutmayı başardı. Bu da interrail maceramızın en korkunç anıydı . Umarım sizin hayattaki şansınız bizimkinden iyidir. Korkmayın ama yine de siz yola çıkın !
Tonlarca ağırlığı olan gösteriş için yapılan demir yığını. Görsel bir güzellik
tonlarca ağırlığındaki bu demir yığınının ihtişamına kapıldığım için 2 kere görmeye gitmiştim ve akşam belli bir saatte kule üzerindeki ışıklandırma sisteminin görsel şovunda etkilenmemek mümkün değil.
/ 3