hindistan

hindistan için hissedilen duyguların, bir birinden bu kadar zıt olması başlı başına araştırma konusu olmaya layıktır. çünkü hindistanı ya çok seversin yada nefret edersin. bu biraz gezginliğe nasıl baktığınla alakalıdır. çünkü hindistan dünyada bildiğin yada bildiğini sandığın hiç bir yere benzemez. o kadar enteresan yaşamlarla karşılaşırsınki, hiç biri bu güne kadar tanık olduğun yaşamlar gibi değildir. o an sanki hint yarım adası, dış uzaydan, başka bir gezegenden kopup gelmiş de dünyaya çarpmış gibi hissedersin.

öyle gideyim aydınlanayım geleyim, içimde birden lotus çiçekleri açsın kafasıyla gidenlerin çoğu bu yüzden hayal kırıklığına uğrar. çünkü herkesin etrafta sevgi pötürcükleri şeklinde dolaştığını düşünürler. lüks otellerinde kalıp, aşramlarında yogalarını yapan güruh için zaten cennet gibi görünecektir herşey. ancak arka sokaklarına dalanlar gerçek hindistanla karşılaşacaktır. bunun için de, karşılaşacağın tüm zorluklarla karşı kendini donatmış, mental olarak olaya hazırlanmış olmak gerekir.
en büyük hayal kırıklığı yaşanılan ülke . mezun olunca kendime ödül olsun diye gidip hayatımın en büyük cezasını çekerek döndüğüm ülke . bollywooda inanmayın dostlar hepsi düzmece.
yerinde yoga yapicam hevesiyle derse katildigim otelde ,hintli yoga egitmeninin yoga adi altinda workout yaptırmasiyla yasadigim hayalkirikliginin karsiligi. her hintli olan ve yogaciyim diyene aldanmamak gerektiğini ogrenmis oldum sayesinde. namaste burdan kendisine.
açlıktan ölmeyi ve pislikten suratıma bakılmamasını göze alarak şu sıralar gitmeyi en çok istediğim ülke. tac mahalin avlusuna kamp atıp dönmek bile yeterli olucaktır benim için. çoğunuz tarafından hoş bakılmayacak olsa da özellikle ölü yakma törenleri çok fazla dikkat çekici. tamam ölü yanıyor onda sıkıntı yok da yakınları? jest, mimik, trip, acı? o hallerini çok fazlaca merak ediyorum, hemen ardından ganj nehrine girip duş almak , akşam sofrada thali'ye girişmek ve bolywood'dan esintilerle karşılaşmak? kim bilir belki aamir belki shahrukh khan.