istanbul'dan kaçmak

yükselen inşaat sesleri ve azalan insan hoşgörüsünün arasında kaybolmamak için istanbulda yaşamak "zorunda" kalan herkesin yaşadığı duygu düşüncesidir. bu bahane ile bir video serisine başlayarak istanbuldan kaçmaya kendimi zorlamaya başladım.

izlemek isteyen olursa diye : istanbul'dan kaçmak: bölüm 1
peki ya gelme durumu olanlar varsa o kadar mı kötü gelmeyeyim mi hiç dedirten başlık olmuş
ara ara düşündüğüm, sonucunda gezilere çıktığım, dönüşte tekrar geldiğim canım memleketimden sürekli olarak kaçamama durumum.

mantıksız ama çok bağlıyım, 1 yılı aşkın süre bulunmadan yapamıyorum, bir şekilde geri geliyorum. sevdiğim insanlar, yıkılsa dahi güzel insanlar, çocukluğumdan beri gittiğim barlar. bilemiyorum sözlük, gitmekte sorun olmuyor da, geri dönememek üzüyor beni.

(bkz: tilkinin dönüp dolaşıp)
(bkz: kadıköy)
eğer istanbul'da doğup büyümüşseniz neredeyse imkansız olan durumdur.
Dostlar şunu açıkca söyleyebilirimki istanbullular o kadar çok alışmış ki hayatı yaşamamaya dünya'nın en güzel şehrinde hapsolmuşlar.
gelmeyin olum manyak mısınız,millet kaçmaya yer arıyor biri de gelmeyelim mi diyor
istanbul'un insanları artık nefes alamaz hale getiren karmaşasından ötürü duyulan daha küçük bir yerde yaşama isteğini gerçekleştirme durumudur.
doğup büyüdüğüm bu güzelim şehir - artık değil- ruh emiciler gibi beni emikliyor. patronlar emeğimizi, satın almak zorunda bırakıldığımız her şey, devlet cebimizi, trafik/gürültü beynimizi emikliyor bizi genç yaşta öldürmek üzere. iki gün önce sabiha gökçen havalimanından levent'e gitmek için 7 lira 80 kuruş verdim arkadaş! suyu içilmez, denizi girilmez, midyesi yenmez, gelmeyin ne olur.
burada doğup büyüyenler için de o kadar imkansız değildir. bu tamamen ne kadar bıktığınızla ilişkilidir.
2 gün kalıyorum bi fenalıklar bi darlamalar. alışık değiliz belkide. bursa iyidir artık burası bile insanları yutma çabalarına girdi. 3 5 seneye şirin tatlı bir ilçede yaşamak hedefim