muhsin yazıcıoğlu

/ 2
25 mart 2009 günü şaibeli bir helikopter kazasıyla kaybettiğimiz dava adamı..
ölümünde bir iș olduğunu herkesin bildiği fakat o ișin ne olduğunun bilinmediği, sır gibi bir cinayetin kurbanı.
madımak ta arka kapı tutuculuğu yaptığı söylenen isimdir buna inanmıyorum aslında inanmak istemiyorum insanlığa sığmadığından
2006 yılında Bilecik/Söğüt Ertugrul Gazi şenliklerine geldiğinde Turbedar oğlu olduğum için bizzat tanıştığım ve 50tlnin uzerine imzasini atıp veren kişi. "Kanlı çukur" isimli kitabı okumanizi tavsiye ederim
Deniz Baykal'ın söylemi ile Muhsin Yazıcıoğlu Türkiye'nin sigortasıdır.
herne kadar hemen hemen aynı çizgide olsak da o biraz daha türk-islam sentezini kullanırdı. ben ise sadece türk ve türkçülük görüşüne sahibim. diğer ülkücülerden farkı bu adamın hayatında bir bedel ödemeseydi. işkence gördü, rezil edildi. annem ülkücüleri gram sevmez ama bu adama karşı bi sempatisi vardı. hep şey derdi annem " o işkence gördüğünde bile teyemmüm abdesti alıp namaz kılarmış" bu adamın önü açılsaydı eğer çok rahat bir şekilde muhalefet partisi olacağı kesindi. vatansever? tamam. dindar? tamam. eee zaten böyle bir insanın ceketini koysan %10-15 oy alıyor. bunu gören "bazı" güçler onu öldürdü. iyimser olmaya gerek yok. bu adam öldürüldü ve kimse hesabını sormadı. neden? ölen "faşist" biriydi zaten ne gerek var?
ülküsünun ve ideolojisinin sentezini ayarında yapan, gerekli tüm fedakarlık ve bedelleri ödemiş, siyasi olmayı ve kesinlikle Türk - İslam kesiminin lideri olmayi hakeden tek kişi/ydi. Ve eminim şu anki durumun seyrini değişterecek kadar da kuvvetli bir kitlesi olacaktı ki zaten bu yüzden aramızda yok.
"seni tanıyordum.
elinde silah, komünist avına çıktığın ta o ilk günlerden beri seni tanıyordum.
önce ankara’da sonra istanbul’da ve tüm bir ülke de kana bulamadığın sokak, kahvehane, okul avlusu, fabrika önü kalmamıştı.
ev baskınları yaptın, kör karanlıklarda.
boğarak öldürdüğün arkadaşlarımın üstüne, kurşun yağdırmak marifetlerin arasındaydı. bahçelievler'de yedi canıma sen kıydın
ellerine bulaşmış insan kanıyla, yüzünü yıkıyordun her sabah.
sarkık bıyıkların, yaz-kış üstünden çıkarmadığın kara ceketin, korkak- hain sinsi, kan oturmuş bakışların, gözümün önünden hiç gitmedi.
16 mart katliamı'nda kardeşlerimin üstüne kurşun yağdıranların başında sen vardın.
1979 kışında, ankara ziraat fakültesi öğrencisi, kayınbiraderim sabit torun’u balgat’ta evinin önünde pusu kurup, yaylım ateşine tutanların başında sen vardın.
kalbura çevirdiğiniz o körpe bedendeki, yirmi bir kurşunun dört adedi, senin cinayet aletinden çıkmıştı.
maraş’ı kana sen buladın.
annelerimizin karnındaki, bebeklerimizi katlettin.
bir değil, beş değil, on değil yüzlerle canımızı ateşe verdin.
yozgat, çorum ve 93'te sivas'ta yine sen vardın.
bir dağ başında, elinde silahın uluyan resimlerini anımsıyorum,
madımak ateşe verildiğinde, "tahrik var" diyen yine senin ölüm kokulu sesindi.
korkağın tekiydin.
uçan kuştan, akan sudan, kararmış geceden, gündüz güneşten ve insan sesinden ödün patlardı.
bu yüzden olsa gerek seni yalnız başına kimse görmedi!
kuyruğunu kıstırıp, sokak köşelerine pusu kuran, uyuzluk misali yaşadın.
ardında iş ortağın onca "tosuncuk" varken, hep güvencede hissettin kendini.
bu ülke katillerini seviyor ya, seni daha çok seviyorlar!
bahçeli de seviyor seni, baykal da, tayyip de, erbakan da.
halen arkan sağlam.
ardından methiyeler düzülüyor!
yazık oldu sana yazık. ölümün böyle olmamalıydı!
ateşe verdiğin o maraş yolu, canını aldı!
çakılıp kaldın bir dağın başına.
beş santim buz tutmuş bedenin.
zavallı ürkek yüreğin donmuş!
üzülmedim.
hiç unutmayacağım söz!
aklıma faşizmin düştüğü her an, önce seni anıyordum, yine seni anacağım..."


Gülerek yaktın,donarak öldün.
helikopteri maraş üzerinden geçerken, kıydığı masum canların ruhları karşısına çıkarak helikopterin dengesi bozulmuş ve cumburlops yere çakılmıştır.

duyar kasan ve kendisi hakkında güzelleme yapan arkadaşları şöyle alalım: (bkz: maraş katliamı)
Helikopter kazası sonrası bulunmaması için devletin elinden geleni yaptığı politikacıdır. Kaza sebebi şaibeli zaten. "üşüyorum " şiirini kendi sesinden dinleyip karlar altında bulunma haberlerini izlerken içimin titrediği, politikadan ve siyasetçilerden nefret eden ben bir insan için kahrolup, bu güzel insanın hiç olup gitmesine ülke olarak hiç bir şey yapamadan film gibi izlediğimiz ölüm anları... ne yazsan faydasız...
vefatından sonra hayattayken görmediği değeri gören siyasetçiydi... ölümü hakkında çeşitli teoriler var ama aslı astarını tabiki bilemiyoruz. biz devlet büyüklerinin istedikleri kadar şey biliyoruz.
/ 2