posta treni

12yil oncesine kadar varolan izmır Basmane'den başlayıp Diyarbakır'a kadar giden yaklaşık 40 saat süren bitmek bilmeyen yolculuğun adresi olan dünyanın en yavaş trenidir.

Her istasyonda durduğu için ismini bilmediğiniz onlarca küçük kasaba ya da ilçeyi görmüş olur, Afyonda verdiği bir buçuk saatlik molayla Afyon şehrini dolaşıp geri gelebileceğiniz kadar boş vakti size sağlardı.

Esli türk filmlerinde gördüğünüz keçiyle tavukla bilimum hayvanatla yolculuk yapar köşede bağlama çalan amcadan saç bas kavga eden romanlara, yankesicilik yaparken yakalanıp dayak yiyen adamdan karısını tekme tokat döven barzoya, yere çul serip çocuklarıyla evde hasladigi yumurtayı soğan eşliğinde yiyen kadına kadar yurdumun her çeşit insanıyla karşılaşırdınız. Trenin Mersin yenice izmir arasındaki 26 saatlik mesafeyi otobüs biletinin yaklaşık 10 da biri fiyatına gidebilirdiniz.
Sabah 7 de başlayıp ertesi gün 9a 10 akadar süren yolculuğu bana yasattigi onlarca garip anıyla her zaman yadettigim şimdilerde garip bir şekilde özlem duyduğum Posta treni keşke geri gelsen
yukardaki entry çok güzel yazılmış , olsada keşke gitsek dedirtti
2000'li yılların başında izmir konya arasında yolculuk ederken kullandığım, sekiz saatlik yolu on yedi saatte alarak ve mütemadiyen her istasyonda posta işlemleri için durarak flexi hissi yaşatan tren.

kriz yılları. ben ilkokul üçüncü sınıfa gidiyorum. babam ve annemle basmane'den trene bindik. babam daha önce binmişti, ''çok sarsmıyor, uyursun.'' dedi bana. yılmaz erdoğan'ın cebimde kelimeler'de bahsettiği; ''biz hareket etmiyoruz, ağaçlar yanımızdan geçiyordu'' hızında bir hareket gözlemliyordum. sesler geliyordu, kavga sesleri, kapı sesleri, düşen bir şeyler sesleri. trenin içi daha hareketliydi. yeni yolcular geldiler. demek inmeden önce birbirimizin hayatına vakıf olacağımız insanlar bu kişilerdi. kompartımanların perdelerinin çekildiğini ve girmek isteyenlere hasta olduğu söylenerek daha rahat yolculuk edenlerin hikayelerini dinledim. kondüktör geldiğinde bizimkiler benim biletimin sorusunu ikiye gittiğim cevabı ile savuşturdular. halbuki dörde gidiyordum. görevli çıktıktan sonra, benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm kızla göz göze gelip, ''dörde gidiyorum ben yalnız hıhı'' dediğimi hatırlıyorum. sonra gece oldu, lambanın içinde fare gördüm. sokuldum iyice bizimkilere, ikiye giden biletsiz bir yolcu olarak.