sobalı evde geçen çocukluk

/ 8
Evimizde bir bodrum vardı, ıslak yerleri olan, tahtalar koyardık kömürlere ulaşmak için, ulaşınca kömürleri kırmak bazen zevkliydi, ben kül dökmeyi çok sevmiyordum, garip bir koku yayılırdı ortalığa, üstün başın toz olurdu.

Her şeye rağmen sıcak günlerdi, bugünlerden çok daha sıcak.
pek hoş anılarım yok az daha ailecek canımızdan oluyorduk bir gece, doğalgazın gözünü seveyim
kestane ve yağlanmış ekmeğin kokusu, tavana vuran ateşin ışığı ve süratle soğuk odadan sıcak odaya geçiş.
dışardan kar topu alıp sobanın üstüne koyup o karın zıplamasını izleyip mutlu olmaktır. üstüne köy ekmeği koyup onu kızartıp tereyağı sürüp yemektir. sobanın arkasından yanmadan geçmeye çalışmaktır. başkasının soba borusuna takılı kurutma demirlerine bakıp özenmektir(bizde hiç olmadı. bir süre adını cıs diye bilmektir. soba markası babanın ismiyle aynıysa babanın içinde de ateş yanıyor sanıp ağlamaktır (az ağlamadım beni kandıranların abv).
Ne yaptınız diye söylenip yanaklarından öptüklerim olur kendileri.
Poliyanacılık yapanların muthis birseymis gibi anlattigi yasam biçimi, ilk firsatta kalorifete gecme cabasi bildiginiz fakir edebiyatı.
Üstüne tükürüp çızırtısını az mı dinlerdik bee üstelik kestanelerin hala tadı damağımda... o günler güzel günlerdi dert tasa yoktu
Hiç yaşamadım bilemiyorum ama bir keresinde arkadaşların çiftliğinde yolumuz kesişti sobayla, hay kesişmez olaydı ısınamadık.Isınamamayı geçtim, lan dedim ya bu soğukta uykuya dalıp ölüp gidersem? Yani ben öyle keyfi yanını görmedim maalesef, soba benim için bölüm sonu canavarı gibi bir şeydi.
odun, komur catirtisiyla huzur veren,çocukluk gibi çocukluk yasatandir
/ 8