sözlükçülerin yola ilk çıkış hikayeleri

/ 11
okulda kısa mesafe otostoplarını neden uzun yola taşımayayım diyip tek başıma karar verdim. önceki gün arkadaşlarla içmiş olmamıza rağmen hiçbir şey söylemeden ertesi sabah istanbul'a gitmek adına yola çıktım. optimum önünden başladım otostopa kimseye danışmadan, hiçbir bilgim olmadan. almazlar korkusu yüzünden kimseye söylememiştim, fakat hemen bindim ve akşama kalmadan istanbul'daydım. arkadaşlarıma haber verdiğimde kimse bana inanmamıştı falan. eğlenceli güzel bi olaydı.
üniversite son sınıftaydım ve okul bitmek üzeriydi. biter bitmez de kendimi yollara attım. Eskişehir'den yola çıkarak karadeniz turu ve oradan da Bakü-Tiflis'e geçmiştim. Güzel günlerdi.
Muğla üniversitesini kazanıp gitmiştim. Deniz, kum, güneş beklerken dağ başı, çamurlu yollar ve yağmurla karşılaştım. Bir sabah okula giderken aniden bastıran sağanak tüm hücrelerime kadar ıslanmamı sağladı. Ben de "zaten ıslandın yürümeye devam et" diyerek sallana sallana yoluma devam ettim. Yoldan geçen aracın biri yanımda durdu ve;
-Kardeş okula mı?
-Evet
-Atla!

O gün ben çekmediğim halde otostop nedir öğrenmiştim. Zorla öğrettiler. Sonra okula hep otostopla gitmeye başladım. Sonra Marmaris'e otostopla gitmeyi denedim. Oldu. Dedim "Eneee! Ne güzel len."
Sonra Bodrum'a otostop, Antalya, İzmir, Ankara, Eskişehir derken yükselme devrinde ki Osmanlı gibi sınırları genişlettim. Gittiğim yerlerde ne mi yaptım? Hiçbir şey. Kayboluyordum genelde. İnsanlarla arkadaş oluyordum. Böbreği çaldırmadan, yarım dönem uzatarak okulu bitirdim. Otostop bitti mi? Hayır. Üniversite'nin bana kattığı en önemli şeylerden biridir.
Yeşil pasaporta sahip oldugumu öğrendiğimde ilk üniversite bitmiş, etrafta mal mal dolaştığım dönem ben biryerlere gideyim ya derken grupla tanıştım. 1 ayın sonunda rotamı çizdim. Ocak ayı soğuk olur napacan, yazın git tüm masraflarını ben verecem Vs diyen abime kulak verip yazı bekledim. Sonra o dönem hatunla tanıştık falan derken Eylül ayında çıkmaya karar verdik. Abim yan çizdi, zaten ben bunu düşünüp kendimi sağlama almış, özel derslerimden abi yazın toplu verirsin ben harcarım ya diyerek paramı biriktirmiştim.Özel derslerden alacağım toplu paraya güvenip plan yaptık ama para alamadım ( sonrasında mahkeme zoruyla aldım o ayrı). Lan napıcaz para da yok falan derken hatun ne kadar vat sende dedim, 300 dolar var dedi. Tamam dedim çıkalım. Yarın istanbula gel burdan gidelim dedim. Çıkmadan son paramla tütün, bimden salam kaşar ve halk ekmeğinden altın ekmek aldım ( tavsiye ederim). Metrobüse bindik Tuyaptan başladık otostopa. Hedef sofya, derken Edirne girişinde yabancı plaka bi tır durdu. Nereye bukreş. Hatuna baktım gülümsedi, bindik. Oha lan ne kadar cooluz diye sırıta sırıta bindik tıra. Bukreş sonrasında sırbistan'a gidelim derken yanlışlıkla Sibiu'ya oradan son anda İtalyanlarla italyaya gitmekten vazgeçip ( euro bölgesi) Budapeşteye geçtik. Budapeşte'de ufak bi kumar (bul karayı al parayı) macerası sonucu tüm paramızı kaybettik. Sözde hedef Prag Vs Vs idi. O gece couchrailden couch bulduk ve ertesi gün amca diyarı viyanaya geçtik. Amcamda 1 gün kalıp 200 euro harçlıktan sonra salzburg villach falan gezdik. Sonra yine para bitince Klagenfurtta teyzeme süpriz yapmak zorunda kaldım ;) oralarda da biraz takıldıktan sonra 20 günün sonunda bayram dolayısıyla geri döndük.
Geri geldiğimde cebimde kalan parayla kredi kartı borcumu falan da ödedim. Şimdi düşününce hala iliklerime kadar hissediyorum o duyguları.
O günden beri de durmak yok yola devam :)
Siyasi olguları yeni tanıdığım kendimi anarşist olarak tanımladığım 15 yaşımdir. Yol için ortak payda da bulusmanin, aynı yönü tercih eden insanlarla iletişim kurmanın ne güzelliği zamanlarım. Ayvalık başlangıcli adana bitisli ege Akdeniz turumdur.
3 yaşından itibaren çocukluğu bisiklet tepesinde geçen ve belki de o zamanlar asosyal olmama sebep olan ilk bisiklete bindiğim zaman ki gibi her sabah uyanır uyanmaz bisikletime atlayıp aynı heyecanı yaşadığım ve hava kararıncaya kadar gezdiğim bir çocukluk yaşadım.
Sonra ise işte büyüdük ettik falan derken liseydi üniydi falan bisikletten uzaklaştık çünkü biz toplum olarak bisikleti bir oyuncak bir eğlence aracı gibi görüyorduk bazı şehirler hariç bunu böyle görmeyen yoktu.
Üniversite bittikten sonra neden bir bisiklete sahip olmayayım diye düşünüyordum rüyalarıma falan giriyordu o derece yani yabancıların dağlarda bayırlarda hoplayıp zıpladığı ormanlara daldığı mtb ler çok hoşuma gidiyordu.Hemen çocukluktan hatırladığım bianchi marka bisikletlere baktım sonuçta bizim zamanımızda en iyi bisiklet markasıydı sonra işin içine girince bi öğrendim ki bianchi de neymiş scottlar trekkler meridalar giantlar falanlar filanlar... Derken bir merida bisiklet aldım 1 sene sonra satıp daha üst model bir merida mtb aldım. Her gün istanbulda 50-60 km yol yapıyordum.Yine çocukluğumdaki gibi mutluluktan uçuyordum. Bu arada baştan söyleyeyim hikayenin sonunda bisikletle uzun bir yolculuğa falan çıkmıyorum hayal kırıklığı olmasın :))
Daha sonra tesadüfen facebookta bisiklet festivalleri falan gördüm keşke gidebilsem diyordum ama hayalini bile kurmadım. Çünkü 3-4 gün sürecek çadırda kalınacak çadır ney la o da ne ne saçma ? Çadır da kalınır mı nasıl olur derken bloglar okunur postlara bakılır neden olmasındılar falan derken hemen karaköyden husky bird marka çadırımı alıp salona kurdum ve gece onda yattım sabah uyandığımda içerden foto çekip yeni üye olduğum camprail grubuna atıp binküsür beğeni aldım fotoşoklar şunlar bunlar derken grubun etinden sütünden yararlanmaya başladım ve kamp hakkında epey birşeyler öğrendim. Daha sonra sportsdirecktten birçok kamp malzemesi tulum vs siparişleri verdim ve bir bakmışım ki bildiğin hazırım bisikleti arabanın arkasına atmışım ve 2.si düzenlenen köyceğiz portakal çiceği bisiklet festivali etkinliğine gidiyorum.Etkinlik boyunca bisikletle çok harika yerlerden geçtik ve benim için harika bir etkinlik oldu çocukluğumda en iyi dostum olan bisiklet sayesinde çadır hayatına da giriş yapmış oldum bu 3 günlük festivali uzatıp muğlanın çeşitli yerlerinde 10 gün kadar çadırda kaldım ve böyle bir giriş yaptım. Sonrasında ise ne zaman sırt çantasını aldım işte o zaman kendimi hiç hissetmediğim kadar özgür hissettim.
Sonrasını hepimiz biliyoruz o gün bu gündür dağ bayır gezip duruyoruz =)
düşünme aşamasındaydım, 1 ay önce somutlaştırmaya karar verdim. solda sağda 4-5 milyar birikimim var bu yaz 3 ay boyunca güzel bi rota belirleyip ekipmandır belge evraktır hepsini araştırıp tamamlayıp bu yaz avrupaya çıkacağım. ama bu birikim yeter mi nasıl ve nereden başlayacağımı hiç bilmiyorum.
Anlatacak hiç hikayem yok bir gün benimde buraya 2 kelam yazacak tatlı anım olacak.
erasmusa giden güzide arkadaşım beni defalarca çağırmıştı abi gel gör şu güzel ülkeyi diye. bir gün bana yine naz yaparken ben birden dur dedim bi saniye.
gittim baktım biletlere baktım fiyatlarda uygun dedim geliyorum haftaya musait misin . tabi arkadaş bi kendinden geçti ama sonra tamam abi atla gel dedi ve atladım gittim. gittiğimde hala şaşkınlık içindeydi..
/ 11