yolda yaşanılan perişan olma anıları

fethiye'den 3 günlük güzel bir kamptan sonra yaşadığım perişanlık ve rezillik içeren olaydır: 40 derecede siyahlara bürünüp 8 kilometrelik şehirden dışarı doğru yürüme sonrası oluşan ve 25 kilo çantanın omuzlarımdaki kızarıklıkları acıtması ve suyumun bitmesi diyerek sizi ağlatabilirim ama muslukları sıkın 4 saat boyunca beklediğim yolda ayaklarımın altında eriyen kalitesiz asfalt kokusu ile umutsuz ve ağlamaklı bekleyişimin en nihayetinde biri durdu diyip zombi gibi yanına doğru yürüdüm ve abi ben aydın a doğru atar mısın dememle birlikte cevabı beklemeden kendimi içine attığım araç aeni seviyorum beni kurtardığın için teşekkürler 48 TSF 233(öyle bişi idi)
Otostopla gidilen bir seyehatte şoförün sana gideceği istikameti yanlış tarif etmesi ve bunun sonucunda en yakın medeniyetin 4,5 km uzaklıkta olduğu bir noktada inmek zorunda kalman.
Gittiğim bir şehirden arkadaşımın aklına uymuş ve bir takımın deplasman otobüsü ile dönmüştüm. söyleyeceklerim bu kadar.
aklıma ilk gelen ablamla ben henüz çocukken, yaz tatili dönüşü babamın yolda ishal olması.. biz ablamla güle oynaya sallana sallana yürürken adamcağız canını eve atmak için helak olmuştu. sonra elbette azarı yemiştik ablamla. yazarken bile güleceğim geliyor.

canım babam, fedakar babam
benim için en hatırlamak istemeyeceğim haliyle soğuk hava, ıslak ayakkabılar, cepte beş kuruş kalmaması ve azıcık da ıssızlık içeren anılardır.
Uzun süre yol yapıp yürüdüyseniz, sakın ola ayakkabılarınızı bindiğiniz araçlarda ayakkabılarınızı çıkarmayın.
çok güzel diye dağ yolundan yürüyerek gittiğim, kimsenin bilmediği bi koyun özelleştirilmesi sonrasında oluşan ölüm hissi + susuzluk. neyse ki bmw durdu ölmeden götürdü bizi. o gece shell e çadır açtık.
istanbul’dan bodrum’a arabayla gidiyoruz. aylardan temmuz, koltuklar deri. sabah erkenden yola çıktık, arabalı vapurdur şudur budur derken 11’e doğru hoooop klima bozuldu. hatırlatayım koltuklar deri ve temmuz ayı. ölüm gibi bir şey olmuştu ama hiçbirimiz ölmemiştik. 3 gün patatese dönen ayaklarımı toparlayamamıştım.
bir düğün için hep beraber mersin'e gitme kararı aldığımız anımdır. şöyle ki; aslında erkek tarafında da düğün olacaktır, ama mersin de güzel olur, sahil kenarı düğün vs diye atladık bir minibüs kiralayıp, güle oynaya gideriz hayalleri ile çıktık yola. daha 100 km olmamıştı ki, sağ ön lastik patladı. stepne lastik çıkartıldı takıldı, o da inik, havası yok. arabadakiler yol kenarına indirildi, benzinliğe kadar neredeyse jant üstünde gidildi. zaten oradan belliydi olayların başlayacağı. lastikler halloldu, çıktık yola. mersin'e km'ler kala, yakıt göstergesinin fazla göstermesi sebebiyle, yakıt bitti ve yolda kaldık. tırcı bi dayı durup 2.5 lt lik kola şişesine mazot koydu, tabi dizel araba hava yaptı, onu da çalıştırdık derken, zorla yolu bitirdik. kalabalık, çoluk çocuk, perişan bir yol hikayesi oldu.