londra

konuyla ilgili 37 entry daha
daha önce kendisini iki defa ziyaret etmiş olsam da (toplamda on gün) hiç yağmura denk gelmediğim, sincapların elinizden fıstık yediği ve elinize konan güvercinlerin avucunuzda bulunan hububat cinsi bitkilerin tohumlarını afiyetle mideye (evet taşlık o) indirdiği parkları olan, yaşayan insanların son derece kibar olmasından kaynaklı "sorry"lerin havada uçuştuğu Thames Nehri'nin ikiye ayırdığı güzel mi güzel İngiliz şehridir kendisi.

not1: iki gözüm önüme aksın ki acıkıp St. James's Park'taki kuğuyu kesip yiyen Türk ben değilim.
not2: Hyde Park'ta özgürce konuşabildiğiniz "Speaker's Corner" gerçekten var ama kimse sizi dinlemiyor.
not3: metroda bir teyzeye yer vermiştim, iki durak daha gitseydim beni evlatlık alacaktı. İngiliz vatandaşlığı düşünenler için bu da bir yöntem.

eyyorlamam bu kadar