posta treni

konuyla ilgili 3 entry daha
2000'li yılların başında izmir konya arasında yolculuk ederken kullandığım, sekiz saatlik yolu on yedi saatte alarak ve mütemadiyen her istasyonda posta işlemleri için durarak flexi hissi yaşatan tren.

kriz yılları. ben ilkokul üçüncü sınıfa gidiyorum. babam ve annemle basmane'den trene bindik. babam daha önce binmişti, ''çok sarsmıyor, uyursun.'' dedi bana. yılmaz erdoğan'ın cebimde kelimeler'de bahsettiği; ''biz hareket etmiyoruz, ağaçlar yanımızdan geçiyordu'' hızında bir hareket gözlemliyordum. sesler geliyordu, kavga sesleri, kapı sesleri, düşen bir şeyler sesleri. trenin içi daha hareketliydi. yeni yolcular geldiler. demek inmeden önce birbirimizin hayatına vakıf olacağımız insanlar bu kişilerdi. kompartımanların perdelerinin çekildiğini ve girmek isteyenlere hasta olduğu söylenerek daha rahat yolculuk edenlerin hikayelerini dinledim. kondüktör geldiğinde bizimkiler benim biletimin sorusunu ikiye gittiğim cevabı ile savuşturdular. halbuki dörde gidiyordum. görevli çıktıktan sonra, benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm kızla göz göze gelip, ''dörde gidiyorum ben yalnız hıhı'' dediğimi hatırlıyorum. sonra gece oldu, lambanın içinde fare gördüm. sokuldum iyice bizimkilere, ikiye giden biletsiz bir yolcu olarak.