#tüm antabuse başlıkları

Daha önce çalıştığım kurumda, yöneticim pozisyonunda çalışan hırboda birden fazla kez gördüğüm andavallık.

İşbu entryde telefonu konuşma amacıyla kullanmaktan söz edilmemektedir. Dangalak bir taraftan işiyor diğer taraftan maillere bakıyor, ne bileyim sosyal medyada haber okuyor. Kendince zaman kaybı bu dakikayı anlamlı hale getiriyor. Temizlik filan hak getire!

Tazminatı alıp o şirketten çıktım da kul hakkı konusunda alacağım vereceğim kalmadı kendisiyle. (Yoksa yavşağın teki o ayrı)
insanın yaşı olgunlaştıkça farkına vardığı yadsınamaz hakikattir.

hayatında olumlu ya da olumsuz bir şeyler olur ve bunların istemsiz şekilde hayatında tesiri de olur. paylaşmak istersin anne babanla hafiflemek için ya da sorumluluk bilinciyle anlatırsın. esasen yaptığın şey serde naiflik barındırır, bununla beraber ağzından çıkan cümleler kendinin değildir artık. onların da tuttuğu bir halat olmuştur bunlar.

farzı misal onlar dost olsalar "bu halatı nerden çekmem gerekir?" diye sana sorarlardı ya da seni senden daha iyi tanıdıklarını bildikleri (?wtf?) için bir şey yapmaya girişmeleri beklenmezdi. nihayetinde ipin nereden çekileceğini kendi hayat saikleriyle yaparlar ve daha üzücü olanı bunun kendi hayatları olmadığını çoğu zaman fark etmeden yaparlar.

"şunun ucundan tusana" diye onlara verdiğin halat gün gelir seni sıkmaya başlar. bir gün fark edersin nefes alamaz olmuşsun ve bilincini kaybetmişsin. o andan sonra aldığın nefesin hükmünü sorgulayamazsın bile. bravo, yaşarken intihar ettin (!)

şahsen bu hususta en nefret ettiğim şey anne babamdan "aferin" lafını duymak oldu. artık anlıyorum bu lafı duyunca bir şeyleri doğrudan doğruya yanlış yapıyorum. aferin lafı, benim istediğimi yaptın demekti çünkü.

hayırlı evlat olmaya çalışmak dünyada bir insanın kendisine yapabileceği en aptalca şey. yaptım, ordan biliyorum.
hayal aleminde yaşayan antabuse tanımıdır. bahsedilen durum şarkıda talep edilenin sihirli değnek ile dokunmuş gibi "şakkadanak" gerçekleşmesi halidir.

mesela mustafa sandal'ın doksanlara damgasını vurduğu hit parçası "bu kız beni görmeli bana kazak örmeli" şarkısı dudaklarınızdan dökülüyor. hoşlandığınız kız da size gözlerini dikmiş şekilde çantasını açıyor ve gerçekten size ördüğü m beden siyah renk boğazlı kazağı çıkarıyor. off be hayale bak, daha ne isterim!

tabii madalyonun ters yüzü de var: "alice in woderland" örneğinde ise "şu dağlarda kar olsaydım" diyorsunuz ve amanın(!) harbiden dağ başında kar topu olmuşsunuz. tabii o zaman da hayal b.ka sarardı ve size yazık olurdu.
aralıklarla dinlendiği zaman insanın beynindeki kullanılabilir belleğe deyim yerindeyse taarruz eden ve varlığı oranından asgari 10 puan çalan şarkılardır.

ilk taşı ben atıyorum: zehra - cennetten çiçek
başlığın uzun ve kapsamlı hali: "saç dökülmesi yaşayan bireylerin saç ekimi dedikleri şeyin esasen saçın fazlaca olduğu kulak arkası ve ense bölgesinden saçın olmadığı tepe ve ön bölümlere ekilmesi" olacaktır. (bkz: karakter sınırı sebebiyle yazamadıklarımız)

bildiğin taşıma işlemidir bu. arkalardan al kopyala önlere yapıştır.

cerrahi müdahale gerçekleşir ondan sonra yok ilk haftalar cinsel ilişki yok, aman testosteron seviyesi aşağı gelmesin(!) yok falanca filanca şampuanı kullan(!) amanın bunun serumu da var onu da sür lazım olur. bu ne yahu? kalp hastası gibi teferruatı var bunun!

bir dünya para vereceksin de sana yeni saç vermeyecek mevcuttaki saçlarda yer değişikliği tesis edecek. ee arkalar seyreldi onu ne yapacağız?

kanımca her türlü dikim söküm işleri modern tıbbın bizler üzerinde sergilediği bir çeşit pazarlama oyunudur. kanmayınız efendim!

sizler de benim gibi genetik olarak kelleşme eğitilimi taşıyorsanız en afilisinden kendinize şapkalar alın bu iş huzur içinde çözülsün derim.
semavi dinler, islam terminolojisi içinde tek tanrılı dinler için kullanılır. bu dinlerde kul bilinci mevcuttur ve en yüce kavramın yaradan olduğu ısrarla vurgulanır.

bununla beraber insanın kendisini dev aynasında görmesi, böbürlenmesi gibi hisleri yer yer zuhur edebildiğinden bu duyguyu özetleyen "kibir" sadece islam'da değil diğer semavi dinlerde de ağır şekilde eleştirilmektedir.

örneğin hıristiyan katolik inancında yer bulan yedi ölümcül günah; "kibir, açgözlülük, şehvet, öfke, kıskançlık, tembellik ve oburluktur."

musevilikte de kişinin kendine karşı görevlerinde; "bilgili olmaya çalışmak, irade sahibi olmak, çalışkan olmak, ifrattan kaçınmak, gururlu ve kibirli olmamak, yalandan uzaklaşmak, öfkeye kapılmamak, tutumlu olmak fakat cimri olmamak, ruh ve beden sağlığını korumak..."

açıklamasında da gurulu olmanın ve kibrin kınandığı görülmektedir.

bu açıdan dinlerin ortak paydasının bu konu olduğu iddiasında rahatlıkla bulunabilirz ve eskaza kibirli bir zat gördüğümüz zaman atasözü gibi bu cümleyi kendisine söyleyebiliriz. inanıyorum ki kendi kibrinde boğulan en kalas(!) kişinin bile bu sözden çıkaracağı bir ders vardır.
her seferinde aklıma aynı aşık veysel bestesini getiren olaydır. bir diğer deyişle insanın kaçamadığı bedeninin yaşlanması ve hayatın sonlanacağı duygusunu bana hatırlatır.

veysel günler geçti yaş altmış oldu
döküldü yaprağım güllerim soldu
gemi yükün aldı gam ilen doldu
harekete kimse mani olamaz

(bkz: anlatamam derdimi dertsiz insana)
psikolojik, ilişkileri güçlendirme ve iletişim odaklı bir kutu oyunu girişimi.

omanifestolarında 'en yakın arkadaşını, anneni, babanı, sevgilini gerçekten tanıyor musun? en son ne zaman ağladı? peki sen onunla gerçek duygunu paylaştın mı, içini açtın mı?' demişlerdi. oyun ısınma, tanışma ve kaynaşma olarak 3 aşamadan oluşuyor, soru-cevap ve cesaret kartlarıyla ilerliyor. hızlıca tanışma ve yakınlarınla derin paylaşımlar yaparak bağlarını güçlendirmeyi vaat ediyor. hem eğlenceli hem düşündürücü denebilir, çiftler ve arkadaş grupları için güzel vakit geçirme alternatifi olabilir.
ilk duyduğum günden bugüne baştan aşağı saçma gelmiş vaattir.

diskura göre sevilen hatun kişiye seven er kişi tarafından söylenmesi gerekli bir hayal cümlesidir. "benimle olursan rahat edersin" algısı içerir. bununla birlikte er kişi "ben sıcak sudan soğuk suya sokmayacağım dedim. bu mantığa göre hep soğuk suda kalabilir. oyna devam" da diyebilir. genelde de olay yüksekten atan er kişilerce bu önerme köprüyü geçene kadar olacak şekilde kullanılır.

kandırmayın evlenmeye meftun türk kadınını diyeceğim birden gülme geliyor. efendiler siz iyisi mı bildiğinizi okuyun, efendi erkek oldum gönül işleri sürecinde en afilisinden dayak yedim. ben yandım siz yanmayın ve mümkün mertebe elinizden geleni ardınıza koymayın. aksi durumda super mario gibi kafanızı tuğlalara vurup altın çıkarma mecburiyetinde kalabilirsiniz benden söylemesi.

not: başlık güldürürken düşündürme maksadıyla açılmıştır.
19 şubat 1972 tarihinde hayatını kaybetmiş ve uğruna ağıtlar yakılmış devrimci genç.

bu tarihten sonra benim gibi adı ulaş olanların isim babası olmuştur. kendisi tanrıya inanmamaktaydı fakat allah rahmet eylesin.