#tüm engewal entry'leri

Ridley Scott'ın 2005 yılında vizyona giren muhteşem filmidir, imdb'deki puanına aldanmayın bence 8,5-9'lar hakkıdır bu filmin. Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs Fethinden önce yaşanan olayları kurgusal olarak anlatıyor. Orlando Bloom, Edward Norton ve canımız ciğerimiz Eva Green ablamız başrolde. Film bence başyapıt denilebilecek düzeydedir, savaş sahneleri çok iyidir, oyunculuklar ve kurgu çok iyidir, dekor ve ambians harikuladedir, müzikleri de bence kusursuzdur fakat hollywood'un kuşa çevirip sinemalarda yayınladığı halini değil de director's cut denilen yaklaşık 45 dakika kadar daha ek sahnenin olduğu filmi izlemelisiniz.
Tarkan'ın yeni şarkısıdır. şarkının adı bir garip inşallah yine bir cuppa faciası yaşamayız. yayınlandığında editleriz, merakla bekliyoruz.

edit.
80'lerin sonunda doğan biri olarak ben bu şarkıyı Tarkan şarkısı olarak göremedim nedense. Aslında demek istediğim Kır Zincirlerini, Gitti Gideli, Gecenin Ürkek Kanatlarında, İnci Tanem, İkimizin Yerine, Dudu, Ay ve niceleri gibi şahane eserleri yapan kişi böyle basit bir şarkı yapmamalıydı. Bu şarkı bir albüm içinde 4. - 5. şarkı olsa bir şey demem ama haftalarca reklamı yapılıp şahane bir şey geliyor nidaları atınca insan daha iyi bir şey bekliyor. İşin gereksiz siyasi boyutuna hiç girmiyorum, şarkıyı beğenmedim. Defalarca kez dinledim, yine beğenmedim.
niyet Türk lirası biriktirmek ise gereksizdir. Bugün attığınız para her an değer kaybına uğruyor, ne gerek var. bozukluklar ile alın sakız çiğneyin daha iyidir.
İstanbul'da taksi hizmeti diye bir şey yok ki lüks taksi hizmeti olsun. Ne kadar denetlense de yine bir şekilde vukuat içinde oluyor taksici esnafı. 90'lı yıllardan beri aynı sayıda taksi olduğundan araçların konforu değişse de eğitimsiz ve kaba şoförler lüksün de içine ederler.
Senaryosunu Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi'nin yazdığı ikinci sezonu devam eden Exxen dizisidir. Dizi bence o kadar iyi ki yayınlandığı haftalarda tek başına exxen alma sebebi olabilir. Bölümler birbirinden alakasız, iki arkadaş Yılmaz ve İlkkan'ın başından geçenler anlatılıyor. Bazı durumlar o kadar absürt şekilde ilerliyor ki gülemiyorsunuz bile. Geniş aile, avrupa yakası, kardeş payı gibi farklı türde mizah denemelerinden sonra bu dizi çok farklı geliyor bünyeye. Ben çok başarılı buldum (bkz: erasmusla gelen yamyam)
Palmiye ağacı deyince deniz kenarındayım da yüzüme böyle tatlı tatlı bir rüzgar esiyor gibi hissediyorum. Çok isterdim hawai'de olup iki palmiye arasına kurulmuş hamağımda sallanmayı ama yağmurlu ve soğuk bir istanbul gününde ofiste bilgisayar başındayım.
Kronik durumdaki toz alerjim yüzünden en ufak bir durumda arka arkaya 10 defa yaptığım, bir zaman sonra insanın yaşama hevesini elinden alan şey. Sayı arttıkça terleme oluyor, sinir zıplıyor. Normal insanlar gibi bir hadi bilemedin iki kere hapşırsam öpüp başıma koyacağım ama insanlık bizde ne gezer.
Eşine aşık bir adamın O'nun kaybı ile yaşadığı depresyon ve bundan isteyerek olmasa da çıkmaya çalışmasını anlatan muhteşem dizi. Tambury isminde ufak bir kasabanın yerel gazetesinde çalışan Tony aslına bakarsanız eşinin ölümünden önce bile herkesin içten içe ya da açık açık gıcık olduğu bir tip. Eski görüntülerde izlediğimiz, Lisa'ya yaptığı absürt şeyler insanı sinirlendirebilecek cinsten, fakat aralarındaki sevginin ne kadar yoğun olduğunu çok iyi anlattığı için rahatsız etmiyor. Mezarlık sahnelerindeki muhabbetler şahanedir, 3. Sezonu ile final yapmıştır.

--- spoiler ---
Son bölümde Tony'nin gözleri dolu halde kanserli çocuğa gülümsemesi ciğerimi dağladı, finalinde de kendi yalnızlığını kabullenip herkesi birbiri ile eşleştirerek hikayesini tamamladı.
--- spoiler ---
(bkz: emrah safa gürkan) hozomuzun iki sene uğraşarak yazdığını söylediği yeni kitabıdır. Aslında kitabın tam adı ezbere yaşayanlar& vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımızın kökenleri.
Kitap hakkında tanıtım yazısından bir kesit
-Ezbere Yaşayanlar, bir türlü vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımızın tarihî arka planıyla birlikte antropolojik, sosyolojik ve psikolojik kökenlerini irdeliyor.
Bizim gibi olmayanlara neden tahammül edemiyor, yabancıdan ve farklıdan neden korkuyoruz? İnsanları niçin konuşma tarzına göre yargılıyor, argo kullananlara ya da aksanlı konuşanlara niçin yukarıdan bakıyoruz? Şu rasyonalite çağında neden hediye alıyoruz ve birbirimize bir şeyler ısmarlıyoruz? Niçin dedikodu yapmaktan vazgeçemiyoruz? Son elli yılda birçok hak edindikleri halde kadınlar neden erkeklerden farklı meslekler tercih etmekte ısrar ediyor? Bunca bilimsel gelişmeye rağmen neden hâlâ fala ve büyüye inanıyoruz?-
Ayrıca emrah bey kitabı 'ezberlerimizi bozduğu ve bir kuşağı seksenlerin karanlığına mahkum bırakmadığı için' diyerek Ferhan Şensoy'a adıyor. Okuduktan sonra editlerim.
Dün akşamdan beri yağan yoğun kar dolayısıyla şehirden çıkışlar valilik kararı ile durdurulmuş. Otobanda kalan araçlar dünden beri kurtarılmaya çalışılıyor ancak hala çok sayıda mahsur kalan araç ve insan varmış.
video