#tüm iwanttobreakfree entry'leri

Kişinin kimsesiz olma durumudur. Bu kelimenin kökü "yalın"dır. "Yalın - yal(ı)nız - yalnızlık" şeklinde evrilmiştir.

Kelimenin kökü "yalın" sade, gösterişten uzak, karmaşık olmayan anlamına geldiği gibi gerçekçi, doğru ama zorunlu olmayan önermeler için de kullanılır. Tıpkı yalnızlık gibi... Kendinle başbaşa sade bir hayatın vardır. Hayatında gösterişe, insanlarla ilgili karmaşaya yer yoktur. Yalnızlık doğrudur fakat zorunlu değildir. Yalnızlık, hayatın gerçeğini dile getiren bir önermedir...
İkinci el ürünlerin satışı için kullanılan, zamanla ikinci el yerine mevzunun insan ticaretine dönmesiyle kullanmaktan vazgeçtiğim aplikasyon. Şimdilerde bu konuda gerekli tedbirleri almış gibi görünüyorlar. Buna rağmen taciz ve zorlama dönebiliyor uygulamayı kullanan kişiler tarafından. Ekmeğini yiyen çok tanıdığım var ancak yine de uygulamayı kullanırken özellikle kadın kullanıcıların dikkat etmesini ve satış işlemlerini evinde yapmamalarını öneririm.
"gerçek öğretmenler zaten tatil yapamıyor." diye cevap vereceğim başlıktır.

günümüzde çoğu insan, yaptığı mesleği yalnızca para kazanmak için bir araç olarak görmektedir. Üzgünüm ki bazı öğretmenler de kendi mesleğine bu şekilde bakmaktadır (TDK / öğretmen: Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, muallim, muallime: Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen. -Y. Z. Ortaç.). Yukarıdaki cümlemde "gerçek öğretmenler" şeklinde bahsini ettiğim öğretmen kitlesi ise bu mesleği para kazanmak adına bir araç olarak görmeyen öğretmenlerdir. Durum böyle olunca çok farklı bir tanım karşımıza çıkıyor:

" öğretmen
1. Resmî ya da özel bir eğitim kurumunda çocukların, gençlerin ya da yetişkinlerin istenilen öğrenme yaşantıları kazanmalarına kılavuzluk etmek ve yön vermekle görevlendirilmiş kimse.
2. Bilgi, görgü ve yaşantısı ile belli dal ve alanlarda başkalarının yetişme ve gelişmesine yardım eden kimse.
3. Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği öğrenimi bitirerek ya da yeterlikleri kazanarak öğretmenlik yapma yetkisini elde etmiş olan kimse."

Altında çeşitli anlamlar barındıran bu tanımı biraz daha açmak istiyorum. Öğretmen kişisi kendisine verilen eğitim programını, formal olarak öğrenciyle buluşturur. Ancak öyle evraklarda yazdığı ile sınırlı kalmaz bu program. değişmez konular vardır, sana verilen çerçevenin dışına çıkamazsın ancak öğrenciye kazandırman gereken örtük kısmı vardır, esnek özelliği vardır. Örtük kısmı yazılı ya da resmi değildir ve öğretmenin davranışı, tutumları, öğrenciye yaklaşımı, disiplin anlayışı, konuşma becerisi, kültürü, misyonu, vizyonu, eğitiminin niteliği gibi başlıkları kapsar. Aynı zamanda öğretmen, sınıf içi ya da sınıf dışı yaptığı etkinlikleri bulunduğu bölgenin ekonomik ve sosyal özelliklerini de göz önünde bulundurarak, öğrencinin günlük hayatına uyarlar. Bunun için öğretmenlik yeteneğinden ziyade gözlem, araştırma, analiz etme gibi yeteneklerini de kullanacağından aslında yalnızca bilgiyi öğretebilme yetersiz kalan bir özellik oluyor. Sürekli değişen çevre koşullarının yanında devamlı gelişen teknoloji ve bilim ile aynı orantıda gelişmesi gereken öğretmen de, öğrencilerinin ufkunu açmak için önce kendi vizyonunu genişletmeye ihtiyaç duyuyor. Bu şekilde bakıldığında, öğretmenliğin aslında "hayat boyu devam edecek olan bir öğrencilik deneyimi" olduğunu fark ederiz.

Gelelim öğretmenlerin "üç aylık" tatillerine... Resmi kurumda çalışan öğretmenlerimiz okulların kapanması ile 2 haftalık bir sene sonu değerlendirme ve seminer dönemine girerler. Bu seminer dönemini tamamladıkları takdirde 2 ay okulda bulunma gibi bir zorunlulukları yoktur. 2 ayın sonunda, eğitim öğretim yılı başlamadan bir 2 hafta daha oryantasyon, zümre toplantıları ve seminer dönemine giriş yaparlar. Yani aslında öğretmen 3 ay değil, görünürde 2 aylık bir resmi tatil hakkına sahiptir.

Görünürde 2 ay diyorum çünkü yaz tatiline girildiğinde öğretmen kişisi ne öğrencileriyle iletişimine ne de öğrencilerin velileriyle iletişimine son verir. Hayat boyu kar topu misali katlanarak artacak olan bu kitlede "rehber / danışman / yol gösterici" pozisyonuna bu şekilde sahip olur.

Öğretmenlerin sahip olduğu bu hak, diğer mesleklerin sahip olduğu resmi tatil hakları ile kıyaslandığında oldukça uzun bir tatil gibi görünebilir. Benim nacizane fikrim ise öğretmenlik dışında kalan mesleklerin kısa tatil yaptığı ve öğretmenlerin sonuna kadar bu tatili hak ettiği yönündedir.
İçinde bulunduğu gelişim döneminin etkisiyle yanlış karar alma olasılığının yüksek olduğu adaydır.
Hep o haklıdır, dünyayı kurtarabilir, fevri hareket eder... Yaşadığı deneyimler neticesinde babam/annem haklıymış der.
Ücretsiz öğretmendir. Öğretmen ihtiyacını ucuza kapatmak için yapılmıştır. Sigortası çalıştığı gün başına yatar, resmi tatillerde yatmaz. Genelde atanamayan ya da atanıp şehir değiştirmek istemeyen öğretmenler tarafından tercih edilir. Kadrolu öğretmen ile hemen hemen aynı işi yapar. Sınıf öğretmenliği ya da öğretmenlere verilen diğer sorumluluklardan muaftır.
gazi üniversitesi öğrencilerinin ev tutmak için tercih ettiği mahallelerden biridir. Gazi üniversitesi ana kampüsüne 10 dakikalık, İİBF kampüsüne ise yaklaşık 15 dakikalık bir yürüme mesafesindedir. Mahallenin sakinleri daha çok emekli öğretmen ve askerlerden oluşmaktadır. Mahalle bir de bir banliyö istasyonuna ev sahipliği yapmaktadır ki banliyö sayesinde Maltepe, ulus gibi bölgelere de ulaşmanız mümkündür.
Açar açmaz "bizim ev neredeymiş bir bakayım" dediğiniz, uydulardan çekilen fotoğrafları barındıran, üç boyutlu bir harita yazılımıdır.
Yazılımı kullanırken gerçekten o sokaktan ilerlediğiniz hissine kapılmanız kaçınılmaz. Çünkü sokaktaki manavı, bakkalı çakkalı, damacanacı abinin damacanayı taşıdığını uydu görüntüleri sayesinde görüyorsunuz. gerçekçi olduğu için gitmek istediğiniz yeri önceden aratırsanız diğer haritalara göre daha etkili olduğunu görürsünüz.
Ciddi bir müssesedir. İki insanın birlikte olduğunun ve bu duruma şahitlerinin de bulunduğunun yasal belirtgeci olarak tanımlayabiliriz.

Hangi açıdan bakarsanız bakın çok taraflı düşünülmeden atılmaması gereken bir adımdır. Özellikle erken yaşlarda da evlenmemek gerektiğini düşünüyorum. Düşüncelerin daha çok olgunlaştığı 25 yaş sonrasını evlilik için uygun buluyorum.

Duyusal olarak bakıldığında iki çeşidi vardır ayrıca: aşk evliliği ve mantık evliliği. Tercihim de aşk evliliği yönünde...
Çok sağlıklı bulmadığım bir sosyal durumdur. Bir insanı ilk görüşte tanımak için Kahin olmaya gerek yoktur tabi ki ancak iki üç ortak ilgi alanınız var diye yüz göz olmak hem sizin karşıdaki insandan beklentilerinizi artırır hem de beklentiler karşılanmazsa hayal kırıklığı yaşamanıza neden olur. Bırakın can mı olacak ciğer mi olacak zaman karar versin derim ben...
Türkiye'de ikamet etmek için elinde olan neden/nedenlerdir. Bence tek bir neden vardır: yurtdışında yaşamak istediğin ülke için, vatandaşlık alacak kadar paranın olmaması.