#tüm luftmensch entry'leri

Kesinlikle yanlış bir tespittir. Sırf çok hoşlandığım birinden 40 gün evden çıkmadım, evde oturmak çok hoşuma gidiyor , tv izliyorum , oyun oynuyorum . 15 dk dan uzak yere gitmiyorum dediği için bütün o hislerim bir dk da kaybolmuştu. Gezen insan candır, canandır.
En azından bir defa gülor deneyiniz derim. 34 tl falan Carrefour'da bulunuyor. Güler Sabancı ve Orhan Sabancı ağzının tadını bilir diye düşünüyorum . Gülor Shiraz içlerindeki favorim.
Yani burnunuzdan sümükleriniz aka aka ağlaya ağlaya bi çare sokaklarda bağıra bağıra koşma isteğiniz gelmişse gelin efendim konuşalım her derde bi çare bulunur. He yok ben kafa dağıtacağım farklı perspektiflere ihtiyacım var diyorsanız konunuzu alıp gelin okuyalım,tartışalım,öğrenelim.
Yıllardır çok severek dinlediğim Türk ezgilerini yorumlayan Kanada'lı gruptur. Bu yıl iksv'de yaptıkları konserde performansları ve samimi sevecen tavırları ile bir kez daha kalbimi fethetmişlerdir. Bülbülüm aaaaltın kafeste Amman...
1994 yılında unesco dünya miras kenti listesine giren küçük bir Batı Karadeniz şehridir. Herkes Zonguldak safranbolu mu dese de Karabük'ün en büyük ilçesi olan bu şehrin insanları ya işçi ya devlet memuru ya da aileden varlıklı insanlardır. Her mevsim ayrı güzeldir fakat ilkbahar- yaz sezonunu tavsiye ederim.belki birde Eylül başı güzel olabilir. 3-4 gün fazlasıyla yeterli olacaktır. İsterseniz 4 yıldızlı otellerde kalabilir isterseniz uygun bütçeli konaklarda konaklayabilirsiniz ki bence konaklar çok daha iyi olacaktır. Hem o atmosferi yaşamanız hem de Mali açıdan. ilk gün rahat rahat eski Çarşı'yı gezebilirsiniz. Özellikle hükümet konağına çıkmadan ,saat kulesindeki emektar amcayı dinlemeden, hıdırlık tepesinde bağlar gazoz içmeden, boncuk kafede kahvelerinizi yudumlamadan,çarşıda alışveriş yapmadan, cinci hanını gezmeden, kaymakamlar konağını ziyaret etmeden , saklı cennette bir bardak çay içmeden ve tabi her köşe başında ikram edilen lokumları yemeden eski Çarşı'yı gezdim demeyin ! Yaz günleri özellikle akşamları bir çok yerde canlı müzikle kahve içip sohbet edebileceğiniz mekanlar mevcut. İkinci gün ise Bulak mağarası, kristal teras ve yörük köyünü gezebilirsiniz. Kristal terasta isterseniz uzun bir kanyon yürüyüşü yapabilir. Ata binebilir ya da ince kaya su kemerinde heyecan dolu bir yürüyüşü deneyimleyebilirsiniz. Yörük köyü ünlü soprano Leyla Gencer'in eskiden Cemil İpekçi'nin evinin bulunduğu eski bir yörük köyü . Meydandaki gezi evini gezmeden, yine köyün merkezindeki o meşhur yerde etli yaprak dolması, kızılcık suyu ve tabiki gözleme yemeden dönmeyin! Akşam eğer isterseniz tercihiniz ise Safir konakta şarap içebilir veya Adalar kafeye gidebilirsiniz . Tavsiyem Adalar kafeyi gezmenizdir. Kesinlikle romantik huzurlu ve unutulmaz saatler geçireceğinize garanti veririm. Üçüncü gün ise sadece bir saat uzaktaki Amasra'ya gitmelisiniz! Mutlaka! Giderken ağaçlı yolda durup fotoğraf çekilmeyi unutmayın! Eski bakir dönemindeki kadar güzel olmasada hala gayet güzel, mendirekte yürümeden , tavşan adasını izlemek için atatürk tepesine çıkmadan , çarşıdan hediyelik eşya almadan, barış akarsu heykelinin orda oturmadan, galla pazarından organik ürün almadan veeee tabi kiiii hatta kesinlikle akşamüstü Mustafa amcada rakı balık yapmadan ya da tercihinize göre yemek yemeden ge ri gel me yi niz !!! Kesinlikle yemekler, manzara tadı damağınızda kalacak ve fiyat-temizlik-performans bayılacaksınız ama tabi ki yaz günü aşırı kalabalık olduğu için sıraya girmeniz gerekebilir. En fazla yarım saat içinde yer bulabilirsiniz. Tatlı içinde tutti fruttili dondurmaları, dondurmalı irmikleri ve sıcak helvaları meşhurdur efendim. 4. Gün sabah erkenden kalkıp murat pastanesinde kıymalı börek yiyip , sıcak süt içebilir. safrantat'tan lokumlarınızı alabilirsiniz. Yemek için ayrıca dipsiz göle veya kadıefendiye gidebilirsiniz tatları damağınızda kalacaktır. Dipsiz göle balık , kadıefendide mükellef bir kuyu kebabı yiyebilirsiniz. Veee artık bu küçük şehre veda vaktiniz geldi. Burda güle güle denmez gidene "gapıyı giderken gıygaşuk bırak" denir. Bu da size bonusum olsun. Birkaç gün büyük şehrin karmaşasından kurtulmak ya da kendinizi küçük güzel bi kasabada huzurlu hissetmek istiyorsanız mutlaka gelin ve tavsiyelerime kulak verin. Ya da siz gelmeye karar verince bana ulaşın Burda olursam size ücretsiz tur rehberliği yaparım . Hadi bakalım yola çıkın arkadaşlar ne demişler yola çık yol açık hadi hadi !!!
Monte piller tren istasyonunun karşı kaldırımı, evet hayatımdaki en zor geceydi.
Şimdi size bu yaz başıma eiffel'de başıma gelen bi olayı anlatacağım. İnterrail duraklarımızdan biri de paris'ti. Barcelona'dan 1 gün boyunca aktara aktara sonunda vardığımız Paris'te İtalya'dan aldığımız kaşarlarımız , şanzelizeden alınan makaronlarımız , Fransız şaraplarımız ve çikolatamızla Kulenin altında oturmuş güzel bir akşam geçirirken gözüme bir adam takıldı. Böyle Fransız bayrağını boynundan düğümlemek suretiyle sırtına asmış çok uzun sakallı, elinde de bir kutu parmak arası terlikleri ile ortalıkta öylece dolanıyordu. Bir süre gözlerimle takip ettim. Sonra neyse dedim manyaklaşma grupla sohbete geri döndüm. Ama sürekli sigara içen ve elinde kutuyla dolaşan bu adam beni çok tedirgin etmeye başladı ve en sonunda arkadaşlarıma söyledim. Onlarda evsiz biri abartma falan dediler. Neyse yarım saat içinde insanlar bi hareketlendi kimisi toparlanıp gidiyor kimisi korkuyla etrafta dolanıyordu. Sonra tam karşımda bu adamı gördüm. Neyse kafamı çevirdim baktım adam Yok 5-6 m uzağımızda sadece o kutu duruyor. Sonra bi polis geldi bisikletli telsizle konuşmaya başladı sonra bi polis daha ve 5-6 dk sonra hızla bisikletli bi polis geldi ve bomba kaçın diye bağırdı. O an gerçekten hayatım kısa bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Sadece çantamı alıp koşarak uzaklaştım. Diğer arkadaşlarımı falan bırakıp nasıl da hızla ordan ayrıldım anlatamam. Kaçıyorum ama her an bi patlama sesi , etrafa fırlayan insan parçaları falan bekliyorum. Aklımda iki şey var bir inşallah bi farenin üzerine basmam, çünkü eiffel in orası fare kaynıyor iki annemlere bunu nasıl açıklayacağım. Neyse epey uzaklaştıktan sonra arkadaşlarımı aradım, onlar baya geride kalmışlar onlarla buluştuk ama ben nasıl titriyorum, gülmekle ağlamak arası bi tepki veriyorum. Çok güzel bi tatilin en güzel gecesi bomba ihbarıyla mahvoldu. Türkiye'de de Ankara'ya gittiğimde ankara patlamasını, istanbul İstiklal'de bomba patlamasından dklarla kurtulan ben dedim bu kez yakalandın. Çekirge bir sıçrar iki sıçrar ama üçte yandın. Benim canım arkadaşım o heyecanla ordan sadece şarap şişesini alıp gelmiş, biz de heyecanla o şişeyi kafamıza dikerek hostelimize geri döndük ve ertesi sabah Fransa'yı terk ettik. Eeee patladı mı ne oldu diyeceksiniz. Hayır manipüle etmek için yapılmış insanları korkutmak amaçlı içinde saçma sapan düzeneksiz kabloların olduğu bir kutuymuş . Evet gerçekten bizi korkutmayı başardı. Bu da interrail maceramızın en korkunç anıydı . Umarım sizin hayattaki şansınız bizimkinden iyidir. Korkmayın ama yine de siz yola çıkın !
Hani o herkesin merakla beklediği film vizyona girer de salon arkadaş grupları , çiftlerle dolar da sen filme yalnız gelmişsindir ve bi köşede tek başına oturursun ya işte tam o an çok yalnızım be diye düşünülen andır.