#tüm zorro9 entry'leri

nft'nin türkçe karşılığıdır.
yeni çıkan yabancı sözcüklerin türkçe karşılıklarının belirlenmesini destekliyorum. nitekim bu da mantıklı bir çeviri olmuş.
başlıyorum ;
mantı sevmem (hamuru haşlayıp ne kadar güzel bir yemek diyemezsiniz arkadaşlar

euphoria bomboş bir dizi, başımıza kim fenomen ettiyse çıksın ortaya

hayvanları çok severim ama sokaktaki köpeklerin içgüdüsel olarak geceleri saldırganlaştığı ve özellikle çocuklar için tehlike oluşturdukları bir gerçek
avrupa birliği, en az 3 aylık avrupalı sevgilisi olana ve bunu kanıtlayana 90 günlük vize verilmesi kararı aldı
netflix'in ilk orjinal yapımı türk filmi.

başrolleri falan geçip direk filme dalıyorum. neredeyse filmin tamamının trende geçmesiyle akla before sunrise filmini getiriyor. benim çok sevdiğim filmdir o da. kadın erkek ilişkilerini diyaloglar üzerinden analiz ediyor. düşük bütçeli olmasına rağmen çoğu filmden daha izlenilesi.

yorumlara baktım biraz. bu neydi şimdi yazanlar olmuş. iğrenç absürd komedi filmleri, aşırı iyi ve aşırı kötü karakterlerin olduğu vıcık vıcık aşk filmlerine alışılmış tabi.

yol filmleri her zaman müzikleriyle de dikkat çeker ki bu filmde de çok iyi müzikler dinliyoruz. basit gibi görünen ama aslında yaşamdan bir kesit alan ve gerçekçi bir film olmuş. senaryosu daha özenli olabilirmiş ama genel anlamda diyaloglarla geçen ve fazla mekan değişikliği olmamasına rağmen kendini izletiyor.

bu tarz ve daha değişik tarzda filmlerin çekilmesi ümidiyle.
kesinlikle tavsiye ederim.
fizik deneyi gibi ismiyle dikkatleri çekmeyi başaran,dur dinliyim nasılmış dedikten sonra da iyi müzik yaptıklarını gördüğüm grup.
amerika'da minneapolis kentinde, siyahi amerikalı george floyd'un polis tarafından gözaltına alınırken boğulması olayından sonra çıkan protestolarda kullanılan slogandır.

nefes alamıyorum.. ırkçılık bir hastalıktır ve bu hastalıktan her yerde var. malesef zaman zaman böyle trajik olaylarla ortaya çıkıyor. bir ırkın diğerine üstün görüldüğü bu hastalık bununla kalmıyor ve kendisinden aşağıda gördüğü ırka da zarar veriyor.

ırkçılık hiç bir insanlık değerine ve hiç bir kadim öğretiye uymayan bir hastalıktır. bu hastalığın dünya üzerinde bitmesi dileğiyle.
ben en meşhur ballarından biri olan anzer balıyla ilgili bir anı anlatıcam buyrunuz.

anzer balı sadece rize'de üretilen ve ilaç gibi görülen, besin değeri çok fazla bir bal türü. ben bu balı duyduğumdan beri merak ederim.
çok pahalı olduğundan ve rize uzakta olduğundan hep üzülürdüm.ben izmir'deyim çünkü.

neyse bir gün; herkesin hayatında bir kez bile olsa planladığı ama çok az insanın yaptığı karadeniz turuna çıktık arkadaşımla. biletleri aldık trabzon'a baya baya gidiyoruz.

trabzon'a geldik. bu arada ilk kez uçağa binişimdi ve yükseklik korkum var. şansıma öyle bir tribülansa girdik ki herkes bağırıyor falan. neyse sağ salim vardık. trabzon'u gezdik. rize'ye geçtik. benim aklımda bal falan hiç kalmamış. çarşıyı gezerken bir bal dükkanı gördük. gidip bakalım dedim arkadaşıma.

içerde bir sürü bal var çeşit çeşit. abi dedim anzer balı hangisi. bizde bulunmuyor dedi. bir pasajda özel bir ofiste üretiliyormuş. bize tarif etti. benim merakım katlandı tabi. mutlaka görmem lazım dedim arkadaşa.

neyse girdik bir pasaja tenha da görünüyor. bize tarif ettiği yer ikinci katındaydı. içeriye bir göz attım hiç dükkan gibi değil. takım elbiseli bir amca masa başında. etrafta kavanozları paketleyenler falan var.

dedim ki biz içeriye girip; abi merak ettik bir bakıp gidicez , dersek bizi ciddiye almazlar. ikimiz de dokuz eylül üniversitesinde okuyorduk bu arada. arkadaşa dedim ki proje varmış gibi yapalım.

neyse girdik içeriye, buyrun falan dediler. dedik ki biz izmir dokuz eylül üniversitesinden geliyoruz kartları gösterdik:) yalan bir şey yok yani ortada. işte bizim bir araştırma projemiz vardı anzer balı için geldik. adam kalktı masadan tokalaştık falan hoşgeldiniz dedi. bişey içer misiniz falan :)

neyse adam başladı anzer balı hakkında bir sürü ayrıntılı bilgi vermeye. balları laboratuvar incelemesine gönderiyorlarmış besin değeri için. bize onun raporlarını gösterdi:) biz de inceliyoruz falan.

sonra broşür falan da verdi. kavanozları inceledik. 250 gramı 300 tl'ydi o zaman sanırım.

biz tabi tatmak da istiyoruz. adam dedi ki açık yok hiç yoksa tadabilirdiniz:) neyse biz teşekkür edip çıktık. kapıya kadar da eşlik etti.

direk girip biz anzer balını merak ediyoruz. öyle bakıp gidicez deseydik muhtemelen dükkan değil falan derlerdi. öğrenci kartlarımızı göstererek yetkili biriymiş gibi yapınca böyle oldu.

kıssadan hisse olarak da belki bu çıkabilir; kendinize olan güveniniz kadar size saygı duyulur.

sonuç olarak balı tadamamıştık ama merakımızı birinci ağızdan gidermiştik orda.
covid19 sonrası diye bir şeyin kolay kolay olmayacağını düşünmekle beraber, etkisinin çok düşük seviyelere inişinden sonra bodrum'a gidip gün batımına kadar kumsalda uzanmak istiyorum.