#tüm bayburt-valisi entry'leri

Küfür kadına yakışmaz. Küfür erkeğe de yakışmaz. Zira küfür cinsiyete indirgenebilir bir şey değildir. Tıpkı Zihinleri parmaklıklar ardında çürüten diğer toplum normları gibi.

Tanım: cinsiyetçi söylem.
Her şeyi bırakıp kendime koşmak istiyorum. Burası sözlük ama bu isteğin tanımı falan yok. Koca bir boşlukta sürüklenip gidiyorum. Koca ormanda tek ağaç arıyor gibi.
içinde mızıka atölyesi verdiğim festival.

personel açısından gayet kaliteli bir festivaldi. özellikle yemek olayını waffle standı hariç gayet güzel çözmüşlerdi.

kakabüslerin geceleri kapanması açıkçası berbat oldu çünkü doğası gereği seyyar tuvaletler "büyük" olayları kaldıramıyorlar.

performanslar gayet güzeldi. özellikle haluk levent ve teoman.... anlatılmaz yaşanır durumları diyeyim siz anlayın.

bok atacak bir yer aradım durdum festival boyunca ama olağan sorunlar dışında çok bariz bir sorun bulamadım.

sözlerimi "15 liraya bira mı olur lan?!" diyerek kapatıyorum.
Garsonsuz cafe. Kalk çayını kendin al arkadaşım. Alla alla. İn aşağıda müzik, tiyatro yap. Kimse karışmaz. Paran mı yok? Az biraz bulaşık yıkayıver ne olacak sanki? Yağmur mu yağdı? Git Serdar'la muhabbete otur.

Öyle samimi.

Serdar, müzik yapalım bi ara.
hakkında aforizma kasması dışında her şeyi kötü olan şey. evet kesinlikle yarrak gibidir.
Bende çok var lan bunlardan. Bir kez giydiğim çorabı ikinci kez giyince ayağım çürüyecek gibi hissediyorum mesela. Sonra kesinlikle sol tarafta yürümem lazım. kafamı sola çevirirsem boynum kırılır diye korkuyorum çünkü. bir yere bir yerim sürtse ters şekilde yeniden sürtmem gerekir. yoksa gece uyuyamam. gitar çalmadan önce parmak kütletmem gerekir. yoksa sahnede bile olsam şarkının ortasında durur kütletirim. yanımda abd başkanı olsa ağız şapırdatamaz. maraz çıkarırım. anneme kafa atma girişiminde bulunmuşluğum var bu konuda. daha çok var. aklımda geldikçe editlerim. manyak mıyım neyim.
plan sekans çekilmiş deneysel suç filmi.

plan sekansı bilmeyen arkadaşlar için açıklayalım: bu filmde kamera filmin başında açılmış ve film bitince kapanmış arkadaşlar. bu da demek oluyor ki oyuncuyla birlikte arabaya binen, oyuncuların arkasında koşan bir kameraman ve sesçi var.

filme gelecek olursak:

--- spoiler ---
film berlin'de bir kafede çalışan yalnız ve çok sıkılan bir yabancının clupta eğlenirken çekilmiş görüntüleriyle başlıyor. cluptan çıkan victoria bir gruba katılıp o gruplar birtakım bulaşmaması gereken işlere bulaşıyor. yaşanılan 2 saati, olayların ne kadar hızlı ilerlediğini anlatmada plan sekans inanılmaz başarılı.
--- spoiler ---
çok cesur bir iş yapan bir yapım. içinde vıcık vıcık aşk hikayeleri olmadan da türkiye'de güzel yapımlar olabileceğinin kanıtı. bence tek sorunu yönetmen onur saylak'ın sanatındaki 150 dakikalık dizi yarasını bir türlü saramaması. diziler hikaye anlatır. açı göstermek güzel -ki dizide çok güzel planlar var- ama bu hikayenin yavaşlamasına neden oluyor. görüntü yönetmeni, sanat ekibi işlerini çok güzel yapıyorlar. hatta o kadar güzel yapıyorlar ki bu güzellik gereksiz. her şeyin bu kadar kusursuz görünmesi bir yerden sonra rahatsız ediyor.

hakan günday'a laf yok. projeyi ilk gördüğümde yaşadığım sevinç büyüktü fakat senaryosunu hakan günday'ın yazdığını duyunca haluk bilginer'in ölüm dansını yapmaya dizi başlamadan başlamıştım.

başka bir sorun da puhu tv platformu. dizi tarihlerini bir rutine oturtma konusunda çok başarısız bir platform puhu tv. üç bölümü izledik, ara soğudu. sonraki bölümün tarihini bilseydik heyecan devam edecektik en azından. umarım bunları da bir düzene oturturlar.