amy winehouse
güne stronger than me şarkısıyla başladığım harika kadın. istanbul'a geldiğinde bilet bulamadığım için konserine gidememiş ve söylenip durmuştum. "bu kız o kadar çok içki, uyuşturucu kullanıyor ki ölüp gidecek ve ben ayağıma kadar gelmişken dinleyemiyorum" diye. o da zaten çok içtiği için sahneye çıkamamış ve çok kısa süre sonra da ölmüştü. şu kısa hayatında bu kadar güzel işler yapmış biri kim bilir bize daha ne güzellikler sunardı... hem gencecik bir insanın kaybına hem böyle bir yeteneğin yitip gitmesine hala çok üzülüyorum...
başta billboard olmak üzere, birçok müzik kriterleri tarafından 'yaşayan en iyi jazz sanatçısı' ünvanını babalar gibi almış, grammy, mtv, brit ve nrj gibi prestijli ödül törenlerinde kendisi adına tribute şovlar düzenlenecek kadar saygı gördü. biri başbakanlığa çalışmalarından dolayı plaket verdiği gibi bir plaket almadı bunun dile somut bir şekilde getirilmesi için ama kendisi ile aynı dönemde yaşayan, kendisi kadar popüler olan, kendisi kadar yaşadığı dönemde jazz albümü satan herhangi başka hiçbir şekilde bir sanatçı olmaması ile birlikte doğal olarak, idrakınızı zorlamadan görebileceğiniz gibi yaşayan en iyi jazz sanatçısı olarak anılması haliyle kaçınılmaz oldu.
bunu kendisinden yaşça büyük olan tony bennet bile yaşayan en iyi kadın jazz sanatçısı olarak dile getirmesinin ardından, lady gaga ile geçen yılın sonlarında yaptıkları cheek to cheek albümünü dahi amy winehouse adayacak kadar kendisini onure etti.
bunu kendisinden yaşça büyük olan tony bennet bile yaşayan en iyi kadın jazz sanatçısı olarak dile getirmesinin ardından, lady gaga ile geçen yılın sonlarında yaptıkları cheek to cheek albümünü dahi amy winehouse adayacak kadar kendisini onure etti.