berlin

avrupa'nın yaşanılacak, gezilecek en güzel şehirlerinden biri, 24 saat canlı bir şehir, çok güzel ve geniş bir ulaşım ağı vardır, postmodern bir şehirdir, tarihi eski mimari yapılara bakarken bir de bakmışsınız ilginç yeni yapılmış şaşırtıcı yapılarla da karşılaşırsınız, türk dönerciler çok iyidir ve dönerleri türkiye'dekinden bin kat daha güzeldir sosları, ucuzluğu, bol porsiyonları ile. Reichstag parlamento binası efsanedir kesinlikle gidilmesi tavsiye edilir, öncesinde karşısındaki yerden rezervasyon yaptırmanız gerekmetedir, içerisinde türkçe berlin şehri ve bina anlatılmaktadır kulaklık isteyiniz, tüm berlin ayaklarınız altında her yerini görebildiğiniz ve mükemmel manzaraların tadını çıkarın. suyunuzu içtikten sonra pet şişelerinizi atmayın geri dönüşüm kutularına iade ederek 0,25 euro alabilirsiniz, 20 şişe 5 euro güzel bir yemek yersiniz. müzeler adasına gidip çimlere yayılın ve Berlin'in tüm müzelerini gezin. kreuzberg gidin küçük istanbul'u görün, gece hayatı da güzeldir. alexanderplatz geçin ve buranın keyfini çıkarın. diğer öneriler; berlin duvarı, branderburg kapısı, checkpoint charlie, potsdam'a da geçebilirsiniz metro hattıyla.
Berlin duvarı önünde 'bul karayı al parayı' oyununu kendi adamlarıyla düzenleyip, insanları tuzağa düşürüp 50 €'sunun yalan olduğu yer. Siz siz olun illa oynayacaksanız 3 seçenekten emin olduğunuzu değil diğer 2 seçeneği seçin en azından kazanma şansınız %50 oranında olur.
Ah bee. 3 ayımı verdiğim, doyamadığım şehirdir kendileri. Kotti'de smyrna'da yapılan çay çekirdeğin tadı başkadır. Berlin muhtarını görmeden gelmemeniz gereken bir şehir.
bit pazarlarına ve özellikle RAW' a uğramadan dönülmemesi gereken kurallar ülkesinin kuralsız şehri
berlin altstadt'ı bozmadan da şehirlerin yenilenebileceğinin en iyi örneği.

eskiden doğu berlin olan yerlerde ostalgie (ddr'e özlem duyan, ost=doğu, nostalgie kelimesinden gelir) yaşayan ihtiyar berlinlileri görürüm umuduyla gidip terk edilmiş binalarda kafa çeken zencilerle karşılaştığım yer.
almanyanın başkentidir. Brandenburg Kapısı görülmeai gerekendir. 1989 sonuna kadar Berlin’i iki parçaya ayıran ve Utanç Duvarı olarak adlandırılan Doğu-Batı Berlin sınırında yer alan kapıdır. Almanya’nın parçalanmasını simgeleyen kapı, iki Almanya’nın birleşmesinin gündeme gelmesiyle Aralık 1989’da açıldı. bu kapı ile ilgili en komik olaylardan birisi de Napolyonun prusyayı yenmesi sonucunda tepesindeki quadrica heykelini zafer anıtı olarak yanında götürmesinin akabinde prusyanın 8 sene sonra gelen zaferde ilk olarak bu heykeli geri alması ve eski yerine monte etmesidir. adamlar bildiğin içerlenmiş bu heykel için. dinozor müzesi ve berlin duvarı kesinlikle gezilmelidir.
berlin'de kısıtlı zamanı olanlar için bir rotam, birkaç tavsiyem ve berlin'le ilgili uyarılarım var.

ilk olarak berlin'de toplu taşıma araçlarına biletsiz binmemenizi tavsiye ederim. çoğu avrupa şehrinin aksine burada bilet kontrolü sık yapılır ve kontrole gelen kişiler genelde sivildir siz ne olduğunu anlayamadan paranız cebinizden uçup gidebilir. kontrole gelen kişinin görüntüsü sizi ikna etmezse görevliye göreviyle ilgili kimlik gibi bir şey göstermesini rica edebilirsiniz.

evet gelelim berlin'i ortalama 6-8 saatte keşfetmeye çalışacak arkadaşlara.

kısa gezinize başlamadan önce berlin'le ilgili ufak okumalar yapmanızı tavsiye ederim çünkü berlin, tarihin çeşitli çalkantılı ve kanlı dönemlerine şahitlik etmiş, hatta birçoğuna ev sahipliği yapmıştır. bütün bunlara rağmen kendi kendini yeniden yaratmış özel bir şehirdir. yapacağınız ufak okumalar siz şehri keşfederken ayrıntıların gözünüze daha kolay çarpmasını ve şehri daha iyi anlamanızı sağlayacaktır. (verebileceğim en klişe örnek brandenburg kapısını geçtikten sonra görebileceğiniz asfaltın üzerindeki arnavut kaldırım taşıyla işaretlenmiş yıkılan berlin duvarını takip eden patika ve bu patikanın ayırdığı iki taraftaki trafik lambalarındaki nüans.)

benim tavsiyem potsdamer platz'dan başlayıp reichstag yani meşhur parlamento istikametinde yürümeye başlamanız. bu istikamette karşınıza ilk olarak holokost anıtı çıkacak daha sonra ise berlin'in simgesi brandenburger tor'un arkasından geçeceksiniz tavsiyem burayı sonraya bırakıp bu çevreye serpiştirilmiş sadeliğiyle insanın kalbini fena sızlatan soykırıma uğrayan grupların anıtlarını gezip berlin'in ruhuna işleyen kasvetin nereden geldiğini de anlamaya çalışmanız. anıtları ziyaret ettikten sonra köşede parlamento binasını göreceksiniz bir fotoğraf çektikten sonra brandenburg kapısına geri dönüp yürüyüşe devam edin. kapıdan geçin ve şehrin simgesi olan brandenburger tor'u keyifle incelemeye başlayın. (kapının üzerindeki mahşerin dört atlısı yani quadriga napolyon prusya'yı yendiğinde sökülüp paris'e götürülmüş daha sonra napolyon almanlara yenilince tekrar getirilip üzerindeki zeytindalı demir haç ile değiştirilip tekrar yerine konulmuştur.)

şimdi kapıyı arkamıza alıp bundesstrase'den hiç ayrılmadan berlin katedralin'e doğru yol alıyoruz yol üzerinde devlet opera binası, humboldt üniversitesi gibi güzel binalar göreceğiz az ilerde solda görünen ihtişamlı yapı berlin katedral'i ve üzerinde bulunduğu alan museuminsel yani müzeler adasının girişi. sadece burada günlerinizi harcayabilirsiniz ama biliyorum çok vaktiniz yok şöyle etrafta bir tur atıp yola devam ediyoruz. o gördüğünüz devasa televizyon kulesi'ne yani berliner fernsehturm'a doğru yol alıyoruz ve alexanderplatz'a geldik sayılır. alexanderplatz'da bi nefesleniverin neredeyse 5 km yol yürüdünüz. alexanderplatz çevresinde oturup dinlenmek, bir şeyler yiyip içmek için güzel alternatifler bulabilirsiniz. burada bir de dünyanın çeşitli şehirlerindeki saatleri gösteren dünya saatine kısa bir göz atabilirsiniz.

enerjinizi topladıktan sonra alexanderplatz istasyonuna çıkıp ostbahnhof durağına giden birçok tramvay-metrolardan birine binebilirsiniz. ostbahnhof'tan inip east side gallery'e doğru yürüyüp bir zamanlar sadece bir milleti ikiye bölmekle kalmayıp aslında dünyayı ikiye bölen(amerika/kapitalizm - rusya/sosyalizm) şimdilerde sanatla bezenmiş bu duvarın keyfini çıkarın.(verin telefonunuzu öpüşen amcaların önünde bir fotoğrafınızı çekeyim.)

bu yolculuğa tam tersinden de başlayabilirsiniz günün sonunu nerede bitireceğinize bağlı olarak.

ha bir de meşhur kreuzberg var, avrupa'nın ortasında uğrayıp türkiye havası almak isterseniz. kreuzberg'le yıldızım hiç barışmadığı için yorumsuz bırakmayı tercih ediyorum.

berlin özel bir şehirdir, keyfini çıkarın.