çok gezen mi bilir çok okuyan mı
bu sorunun cevabını annem ve babamdan örnekleyerek vermek istiyorum. 40 senelik öğretim hayatında babam ilk defa erasmus ile ingiltere'ye gitme fırsatını yakaladı. döndüğünde gördüğü turistik yerleri anlatırken büyülenmiş gibiydi. annem de hiç gitmediği yerler hakkında öyle güzel sorular soruyordu ki babamla ikimiz şaşırıyorduk. sonra annemden hayatım boyunca unutamayacağım bir nasihat aldım o gün. "kızım çok okuyan da bilir çok gezen de ama ikisininki de yarım yarım olur benim sana tavsiyem hem oku hem de gez ki kendini tamamlama fırsatına eriş"
(bkz: çok şey bilip susmak)
bunu denemek için kendimce ufak bi deneme yaptım . yine söylüyorum kendimce. istanbulda yasıyorum ve şehirde koca tarihten bihaber oldugumu farkettim ve ögrenmem gerek diye konuyla alakalı kitaplar aldım okuyup sonrada bu yerleri gezmek üzerine bi plan yaptım. kitabın faydalı noktası buraları keşfetmemi sağladı ve gezmeye gittigimde '' aa demek anlatılan şey bu '' gibisnden yorumlar yaptım ama kitaptan okuduklarını anlat desen 50 sayfa yazarım ama gezip, dolasıp, dokunup ve gördüğüm şeyle ilgili sabaha kadar konusabilirim. teorik bilgi güzeldir ama orada olmak bambaşkadır. gezen bilir son korarım.