denizde karartı var
Efsane (bkz: kazım koyuncu) parçası. yürek yangınına bire bir...
Denizde karartı var
Denizde kararti var bu gelen kayik midur
Ben özledum yarumi ağlasam ayip midur
Oy dumanlar dumanlar hep dağlari sardunuz
Yüreğumun derdini bilsenuz ağlardunuz
Karardi karadeniz taşti bu yana taşti
Haber verun yarume gözlerum doldi taşti
Gemi mil ilen olur sevda dil ilen olur
Güzeller çok var ama meyil birine olur
Denizde karartı var
Denizde kararti var bu gelen kayik midur
Ben özledum yarumi ağlasam ayip midur
Oy dumanlar dumanlar hep dağlari sardunuz
Yüreğumun derdini bilsenuz ağlardunuz
Karardi karadeniz taşti bu yana taşti
Haber verun yarume gözlerum doldi taşti
Gemi mil ilen olur sevda dil ilen olur
Güzeller çok var ama meyil birine olur
Kazım koyuncu demişken şunu şuraya bırakalım :
"Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar'a, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara'ya, yollara, yolculuklara, sevgililere, sevişmelere sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen, öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya..."
"Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar'a, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara'ya, yollara, yolculuklara, sevgililere, sevişmelere sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen, öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya..."