famous blue raincoat
peşin not: ingilizce anlayan, terkedilmiş erkek arkadaşların bu başlıktan uzak durmaları önemle rica olunur.
şimdi tanıma gelecek olursak amerika'nın mazhar alanson’u, kanada asıllı büyük üstad leonard cohen’in sitem dolu meşhur şarkısı. bu şaheserin, dostuna yazdığı rivayet edilen mektubun bestenlenmesi ile oluştuğu söylenir.
şarkıyı dinlemek için buraya tıklayınız .ardından aşağıda bir miktar tercümesini vermiş olduğum şarkıyı sadece sarhoşken dinleyiniz. ya da boş verin sarhoş değilseniz bile dinleyiniz. evde, işte, otobüste her yerde bunu kulağınızdan, eğer ingilizceniz iyi ise dilinizden düşürmeyiniz.
‘aralığın sonu
sabahın dördü
sadece iyi olup olmadığına bakmak için yazıyorum
new york soğuk olsa da, seviyorum buraları
akşam boyunca clinton caddesi'nde müzik var
duydum ki, o küçük evini çölün içinde yapıyormuşsun
hep bir yerlere kaydettiğini sandığım şeylerin hiçbiri için yaşamıyorsun artık
elinde senin saçının bir tutamıyla jane* geldi
dediğine göre sen vermişsin onu
her şeyi kafandan atmaya gittiğin gece
kafandan atabildin mi bari?
seni son gördüğümde, çok daha yaşlıydın sanki
o meşhur mavi yağmurluğun da omzundan yırtılmıştı
sanki tüm trenleri karşılamak istercesine istasyona gitmiştin hani
sonra da eve gelmiştin, lili marleen'i orada bırakarak
ve yaşamından sıyrılmışcasına kadınıma yüklenmiştin
ve sonunda eve geldiğinde kimsenin kadını değildi artık...’
şimdi tanıma gelecek olursak amerika'nın mazhar alanson’u, kanada asıllı büyük üstad leonard cohen’in sitem dolu meşhur şarkısı. bu şaheserin, dostuna yazdığı rivayet edilen mektubun bestenlenmesi ile oluştuğu söylenir.
şarkıyı dinlemek için buraya tıklayınız .ardından aşağıda bir miktar tercümesini vermiş olduğum şarkıyı sadece sarhoşken dinleyiniz. ya da boş verin sarhoş değilseniz bile dinleyiniz. evde, işte, otobüste her yerde bunu kulağınızdan, eğer ingilizceniz iyi ise dilinizden düşürmeyiniz.
‘aralığın sonu
sabahın dördü
sadece iyi olup olmadığına bakmak için yazıyorum
new york soğuk olsa da, seviyorum buraları
akşam boyunca clinton caddesi'nde müzik var
duydum ki, o küçük evini çölün içinde yapıyormuşsun
hep bir yerlere kaydettiğini sandığım şeylerin hiçbiri için yaşamıyorsun artık
elinde senin saçının bir tutamıyla jane* geldi
dediğine göre sen vermişsin onu
her şeyi kafandan atmaya gittiğin gece
kafandan atabildin mi bari?
seni son gördüğümde, çok daha yaşlıydın sanki
o meşhur mavi yağmurluğun da omzundan yırtılmıştı
sanki tüm trenleri karşılamak istercesine istasyona gitmiştin hani
sonra da eve gelmiştin, lili marleen'i orada bırakarak
ve yaşamından sıyrılmışcasına kadınıma yüklenmiştin
ve sonunda eve geldiğinde kimsenin kadını değildi artık...’