gezerken türklerden kaçan gezgin
Türk bulunca ne oluyor ? yani Türk' le gezince de kötü bişey yok ki, kötü bi ayrıntı ya da neden diye sorulacak bir ayrıntı mı tartışılır. ( soruyu sorandan bağımsız )
Gezen türkler genelde çok iyi oluyor, yolda tanıştıgım ve ciddi manada dostum olan çok ama çok türk var. Hepsini geçtim genelde bilinçli ve düzgün bir kitle oluyor, hayatıma, hayatınıza çok şey katabilecek türkler var )
Tanışın, çekinmeyin. Ya ülkede kaçtık burda da mı çıktı yeaaaa triplerine girmeyin. Selam verin baktınız gereksiz uzaklaşın ne olabilir yani. Onlarca amerikalısı, bilmem nerelisi var gereksiz olan. Ezikce bir tavırmış gibi geliyor bana !
Abi Türk görünce kaçıyorum, uuuu ! nasıl cool oldun bilemezsin.
sanki Türk' le takılırken yabancıyla takılamıyor musun ? Ben de tek çık ya da kültürlerin birbiriyle iletişmesi tarftarıyım da Türk' lerden kaçıyorum ne abi, bunun kültürle falan alakası yok genelde ezik tavırdan dolayıdır.
Çünkü Türk' le karşılaşmanın bir hafta 1 gün gezmenin selamlaşmanın kahve içmenin senin söylediklerine engel olan hiçbir yanı yok. Ben bir sürü Türk' le bir sürü ortamlara iletişimlere kültür karmaşasına girdim, hiç öyle durum yok. Karşılaşırsan selam ver, rota tavsiye et hepsini geçtim bi gül geç ne olabilir.
Kiev otobüsü mantığında geziyorsa ona bişey diyemem.
Gezen türkler genelde çok iyi oluyor, yolda tanıştıgım ve ciddi manada dostum olan çok ama çok türk var. Hepsini geçtim genelde bilinçli ve düzgün bir kitle oluyor, hayatıma, hayatınıza çok şey katabilecek türkler var )
Tanışın, çekinmeyin. Ya ülkede kaçtık burda da mı çıktı yeaaaa triplerine girmeyin. Selam verin baktınız gereksiz uzaklaşın ne olabilir yani. Onlarca amerikalısı, bilmem nerelisi var gereksiz olan. Ezikce bir tavırmış gibi geliyor bana !
Abi Türk görünce kaçıyorum, uuuu ! nasıl cool oldun bilemezsin.
sanki Türk' le takılırken yabancıyla takılamıyor musun ? Ben de tek çık ya da kültürlerin birbiriyle iletişmesi tarftarıyım da Türk' lerden kaçıyorum ne abi, bunun kültürle falan alakası yok genelde ezik tavırdan dolayıdır.
Çünkü Türk' le karşılaşmanın bir hafta 1 gün gezmenin selamlaşmanın kahve içmenin senin söylediklerine engel olan hiçbir yanı yok. Ben bir sürü Türk' le bir sürü ortamlara iletişimlere kültür karmaşasına girdim, hiç öyle durum yok. Karşılaşırsan selam ver, rota tavsiye et hepsini geçtim bi gül geç ne olabilir.
Kiev otobüsü mantığında geziyorsa ona bişey diyemem.
yurtdışında yaşanan kötü tecrübeler sonrasında sergilenecek normal bir davranış.
sene: 2016.
karakterler;
ben:20li yaşlarda türkiyeli kadın, üniversite öğrencisi.
koala:20li yaşlarda türkiyeli kadın, üniversite öğrencisi.
dangalak: 20li yaşlarda türkiyeli erkek, üniversite öğrencisi.
kikirikler: yine 20li yaşlarda iki türkiyeli kadın, üniversite öğrencileri.
kuzey avrupa ülkelerinden birinde küçük bir yerleşim yerinden başkente dönüş trenindeyim. yanımda koala, karşımızda da iki koreli arkadaşımız oturuyorlar, koltuklar dörtlü ve karşılıklı. tam sırtımda beni göremeyecek şekilde kikirikler ve bir adet dangalak, bir de italyanca konuşan kadın bir arkadaşları var. italyanca konuşan arkadaş telefonda konuşmaya başlıyor ve ardından dangalağımız başlıyor türkçe küfürler döktürmeye. telefonda konuşan arkadaşları ile resmen dalga geçiyor, kikirikler de hayata geliş amaçları olan kikirdemeyle ona eşlik ediyorlar. telefon konuşmasını bitiren kadın, neler oluyor? diye sorunca bunlar hiçbir şey diyor ve seyahatlerine devam ediyorlar.
biraz sonra bizim yan tarafımızda oturan güzel kuzey avrupalı kadını gören dangalak, başlıyor kadın hakkında konuşmaya. on dakika boyunca maalesef buraya yazamayacağım kadar iğrenç şeyler söylüyor kadına yönelik yapacakları hakkında ve kikirikler de yine bu dangalağa kikir kikir kikirdiyorlar.
sıra geliyor bizim koreli arkadaşlarımıza. dangalak başta arkadaşlarımızın milletlerini her gerizekalı gibi "şu çinlilere bak nasıl uyuyorlar huaahaha" diye tahmin etmeye çalışıyor. "sonra yok lan japon bunlar","fena da değiller huaa bana bir versen bunları uff" nidaları atarak yorumlarına devam ediyor.
sonra biz arkadaşımla yukarıdan çantalarımızı alıyoruz ne yapsak bu herife diye düşünerek. bu esnada dangalak bizi görüyor ve ilk yorumunu arkadaşım üzerinde "bu da çok şişkoymuş ıyyh" diyerek yapıyor. "ulan türk olmasın bunlar fena sıçarız heaa" diye ekliyor kikiriklerin eşliğinde. bana da yorum yapmadan bırakmıyor arkadaş; "bu daha güzel olan çok pis baktı türk olmasın" diyerek artık korkmaya başladığını dile getiriyor ama o dilini de tutamıyor nedense.
ben inmeye yakın olduğumuz için iniş anımızı bekliyorum harekete geçmek için çünkü yorgun argın fazla uğraşmak istemiyorum. inmeye yakın sakinlikle kalkıp yan tarafımızdaki kadın hakkında ne dediğini soruyorum önce. dalgalak şoka girmiş bir şekilde "ık mık ne dedim ben ya valla bir şey demedim" "ya valla çok özür dilerim türk olduğunuzu bilmiyordum" gibi kendini daha da yerin dibine sokacak laflar ediyor. ben bunu istanbul'da yaşamanın doğal katkılarından olan "dangalak azarlama" yöntemiyle bir güzel azarlıyorum. utancından koltuklara gömülmüş kikiriklere de iki çift laf edip arkadaşlarıma dönüyorum. koreli dostlarımız her şeyden bir haber tedirgin bana bakıyor, koala ve ben trenden inerken onlara durumu açıklıyoruz.
bu benim türkiyeli insanlarla yurtdışında yaşadığım ne ilk, ne de tek sorun. maalesef cinsel devrimini yaşayamamış bir ortadoğu ülkesi olmanın doğal bir sonucu bu.
sene: 2016.
karakterler;
ben:20li yaşlarda türkiyeli kadın, üniversite öğrencisi.
koala:20li yaşlarda türkiyeli kadın, üniversite öğrencisi.
dangalak: 20li yaşlarda türkiyeli erkek, üniversite öğrencisi.
kikirikler: yine 20li yaşlarda iki türkiyeli kadın, üniversite öğrencileri.
kuzey avrupa ülkelerinden birinde küçük bir yerleşim yerinden başkente dönüş trenindeyim. yanımda koala, karşımızda da iki koreli arkadaşımız oturuyorlar, koltuklar dörtlü ve karşılıklı. tam sırtımda beni göremeyecek şekilde kikirikler ve bir adet dangalak, bir de italyanca konuşan kadın bir arkadaşları var. italyanca konuşan arkadaş telefonda konuşmaya başlıyor ve ardından dangalağımız başlıyor türkçe küfürler döktürmeye. telefonda konuşan arkadaşları ile resmen dalga geçiyor, kikirikler de hayata geliş amaçları olan kikirdemeyle ona eşlik ediyorlar. telefon konuşmasını bitiren kadın, neler oluyor? diye sorunca bunlar hiçbir şey diyor ve seyahatlerine devam ediyorlar.
biraz sonra bizim yan tarafımızda oturan güzel kuzey avrupalı kadını gören dangalak, başlıyor kadın hakkında konuşmaya. on dakika boyunca maalesef buraya yazamayacağım kadar iğrenç şeyler söylüyor kadına yönelik yapacakları hakkında ve kikirikler de yine bu dangalağa kikir kikir kikirdiyorlar.
sıra geliyor bizim koreli arkadaşlarımıza. dangalak başta arkadaşlarımızın milletlerini her gerizekalı gibi "şu çinlilere bak nasıl uyuyorlar huaahaha" diye tahmin etmeye çalışıyor. "sonra yok lan japon bunlar","fena da değiller huaa bana bir versen bunları uff" nidaları atarak yorumlarına devam ediyor.
sonra biz arkadaşımla yukarıdan çantalarımızı alıyoruz ne yapsak bu herife diye düşünerek. bu esnada dangalak bizi görüyor ve ilk yorumunu arkadaşım üzerinde "bu da çok şişkoymuş ıyyh" diyerek yapıyor. "ulan türk olmasın bunlar fena sıçarız heaa" diye ekliyor kikiriklerin eşliğinde. bana da yorum yapmadan bırakmıyor arkadaş; "bu daha güzel olan çok pis baktı türk olmasın" diyerek artık korkmaya başladığını dile getiriyor ama o dilini de tutamıyor nedense.
ben inmeye yakın olduğumuz için iniş anımızı bekliyorum harekete geçmek için çünkü yorgun argın fazla uğraşmak istemiyorum. inmeye yakın sakinlikle kalkıp yan tarafımızdaki kadın hakkında ne dediğini soruyorum önce. dalgalak şoka girmiş bir şekilde "ık mık ne dedim ben ya valla bir şey demedim" "ya valla çok özür dilerim türk olduğunuzu bilmiyordum" gibi kendini daha da yerin dibine sokacak laflar ediyor. ben bunu istanbul'da yaşamanın doğal katkılarından olan "dangalak azarlama" yöntemiyle bir güzel azarlıyorum. utancından koltuklara gömülmüş kikiriklere de iki çift laf edip arkadaşlarıma dönüyorum. koreli dostlarımız her şeyden bir haber tedirgin bana bakıyor, koala ve ben trenden inerken onlara durumu açıklıyoruz.
bu benim türkiyeli insanlarla yurtdışında yaşadığım ne ilk, ne de tek sorun. maalesef cinsel devrimini yaşayamamış bir ortadoğu ülkesi olmanın doğal bir sonucu bu.
Ben bunu farklı psikolojik etkilere bağlıyorum. Yani bunu düşünen insanın mutlaka geçmiş yaşantısında bi bıkmışlığı, derin üzüntüsü vardır. Ama her zaman işleyecel bi plan değil dostlar. Uzun süreli olarak bilmediğiniz bi şenre gidiyorsanız, mutlaka size benzeyen sizin dişinizi konuşan insanların yardımına ihtiyaç duyuyorsunuz. Keza interrail yaparken...