hırsızlık
inat değil mi yazmayacağım tanım buna. bilmeyen yoktur hırsızlığın ne olduğunu. ben size hırsızlığın ve güvensizliğin müslüman topraklara gelişini hafif sarkastik ve öyküleştirerek anlatacağım sadece.
"çeşme başındaki zincirli bardak" : geleneğimizdir, kapanmayan sevap defterimizdir çeşme yaptırmak. ölmüşlerimizin adına yaptırırız bazen, ismini de çeşmenin üstüne yazarız, bir de bardak koyarız metalden. susayan kişi bardağa suyunu doldurur ve yudum yudum içer. bardağı havaya doğru kaldırıp son yudumları içerken başımız da yukarıya doğru kalkar ve içtiğimiz suyun sevabından nasiplenecek kişinin ismini görürüz. "elhamdülillah allah razı olsun deriz". çeşmeyi ilk gördüğümüzde ismi okumayız çünkü susuzluktan farketmeyiz. o bardağı
yukarı kaldırırken okuruz o ismi. altı üstü bir çeşme diyip geçmeyin. bu kadar ince düşünürmüş atalarımız bir çeşme yaptırırken bile. eee ne alaka hırsızlık falan diyorsunuz biliyorum. insanlar çeşmeye gelip o bardakla su içer gidermiş yıllarca. sonra bir gün
bardak çalınmış. insanlar günlerce elini suya dayayıp içmiş o sulardan. ihtiyaç sahibidir belki diye hüsnü zan yapmışlar ilk zamanlar.
bir daha bardak konulmuş, yine çalınmış. bu böyle devam etmiş. daha sonra o bardağa zincir takılmış. yoldan geçen herkes o zincirli bardağı görüp gittiği yerde hırsızın ve hırsızlığın olabileceğini düşünerek güvensizlik yaşamış. işte o çalınan bardaktan sonra; ne rahmetli ismiyle anılmış, ne de güven kalmış.
çeşme başında zincirli bardak
yar çeşmeden geçiyor bakmıyor hiç bu yana
e yar birazcık dursan yüzüne baksak
ciğerim yandı yine çeşme derdime ortak
"çeşme başındaki zincirli bardak" : geleneğimizdir, kapanmayan sevap defterimizdir çeşme yaptırmak. ölmüşlerimizin adına yaptırırız bazen, ismini de çeşmenin üstüne yazarız, bir de bardak koyarız metalden. susayan kişi bardağa suyunu doldurur ve yudum yudum içer. bardağı havaya doğru kaldırıp son yudumları içerken başımız da yukarıya doğru kalkar ve içtiğimiz suyun sevabından nasiplenecek kişinin ismini görürüz. "elhamdülillah allah razı olsun deriz". çeşmeyi ilk gördüğümüzde ismi okumayız çünkü susuzluktan farketmeyiz. o bardağı
yukarı kaldırırken okuruz o ismi. altı üstü bir çeşme diyip geçmeyin. bu kadar ince düşünürmüş atalarımız bir çeşme yaptırırken bile. eee ne alaka hırsızlık falan diyorsunuz biliyorum. insanlar çeşmeye gelip o bardakla su içer gidermiş yıllarca. sonra bir gün
bardak çalınmış. insanlar günlerce elini suya dayayıp içmiş o sulardan. ihtiyaç sahibidir belki diye hüsnü zan yapmışlar ilk zamanlar.
bir daha bardak konulmuş, yine çalınmış. bu böyle devam etmiş. daha sonra o bardağa zincir takılmış. yoldan geçen herkes o zincirli bardağı görüp gittiği yerde hırsızın ve hırsızlığın olabileceğini düşünerek güvensizlik yaşamış. işte o çalınan bardaktan sonra; ne rahmetli ismiyle anılmış, ne de güven kalmış.
çeşme başında zincirli bardak
yar çeşmeden geçiyor bakmıyor hiç bu yana
e yar birazcık dursan yüzüne baksak
ciğerim yandı yine çeşme derdime ortak