kafa güzelken yapılan hareketler

Rusyada yurtta kalıyordum. Ülkemden ayrılalı 3 ay olmuştu. Efkarlanıp odamda tek başıma içip sarhoş olmuştum. Sonra gece 3-4 gibi yurt koridorlarında haykırarak 10. Yıl marşı söylemiştim
wow wow wow
beklediğim başlık bu işte.

eminim herkesin anısı komiktir ve eğlencelidir. hele o alkol şişede durmadığı gibi insana gereksiz bir cesaret de veriyor.

israilin haifa şehrinde bi abimle birlikte bir gece eğlenceye çıktık.çok severim kendisini ama dışarı çıkıp eğleneceğim türden biri değil. hani bazı insanlar vardır,çok seversin ama gezmeye yada eğlenmeye onunla çıkmazsın. o türden bi abim. sözüm vardı hadi çıkalım dedim.
kendisi 8 yıl rusyada çalışmış,orada bir evlilik yapmış ve haliyle artık onlar gibi olmuş.
neyse biz beraber çıktık,1 litre finlandia votka açıcaz dedik. ben de azerbaycan da 2 sene kadar çalıştığım için orada votkalarla baya haşır neşir oldum. rus tarzı içicez votkayı, yani sek. yanında da turşular. başladık içmeye.. mekanda amacımız gerçekten eğlenmek.yoğun çalışma temposundan dolayı gerçekten vücud eğlenmek istiyor artık. içiyoruz dans ediyoruz,e dans ettikçe de kana daha hızlı karışıyor ve leyla mode : on
oradan çıktık başka yere gidicez,barlar sokağında indik,rus ve kafkasların takıldığı bi bara gittik,orada saçma sapan kafkas dansları falan yapmaya başladık,bu danslarımızın hepsi tabiki kayıt altında. en son hatırladığım artık biz bi 7-8 kişi falan takılıyoduk.birleşmiş milletler gibiydik. biz 3 türk,dağıstanlılar,ruslar,israilliler..

bundan sonrasını hatırlamıyorum.arkadaşımın anlattığı ve çektiği fotoğraflardan yola çıkarak yazıyorum
gecenin sonunda eve dönerken boynunda 2 metrelik yılanla dolaşan bir abi görmüşüz. adam yaşlı ama deli gibi bişeymiş. herkes yolunu değiştirirken ben adama doğru gitmişim, "ısırır mı,dolar mı,boğar mı" demeden direk tutup yılanı sevmişim,tutmuşum, hatta tam başına öpücük kondurmuşum.
bunları yaparken diğer bütün arkadaşlar buz kesmiş,yılan korkmasın bana zarar vermesin diye bağırıp çağırmamışlar.olan biteni film gibi izlemişler.
sabah bana bu fotoğrafları gösterdi ve şunu söyleyim,hatrı sayılı bir miktarda para vermedikten sonra böyle bişey yapmam normalde ve ben de o yılanı görünce yolumu değiştirirdim.
işte alkolün yararları mı deseeeem zararları mı deseem
pantolonumu çıkartırken, kendi paçama basıp düştüğüm oldu. aynı gece, aynı kafayla üniversitede kız arkadaşımı hamile bırakmıştım. millet ayıkken yapamıyor, ben sarhoşken nasıl yaptım bilemiyorum.
6 adımlık yolu bir saatte yürüdüm,hala unutamıyorum aklımdan geçenleri.
Küçük bir şehirdeyseniz kesinlikle anlamsız şehir yürüyüşleri.
prag'ta gecenin bir vakti tramvay sürücüsüne "sağa çek inicem" demiştim.

o da durmuştu.
ben ise kusup tekrar binmiştim.

bu da böyle bir anımdır.
Nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrimin olmadığı “mecburi yön” sokak tabelasının odamın duvarında bantla asılı duruyor olması. Üstelik onu tutan metal parçanın yarısı da bende. Sarhoş kafayla nasıl onu kopardım bilmiyorum. Sarhoş kuvveti dedikleri bu sanırım.
- Roma da oteli bulmak için yapılan 2 saatlik yürüyüş, son umut özel harekat polisi kılıklı polisten yardım istemek.
- Taksimden Bakırköye eve giderken, taksiciyi kafalayıp evde birlikte içmeye devam etme, sabah kalktığımızda taksicinin ayakkabılarının köpeğim tarafından parçalanmış olduğunun görülmesi
- Arabasına çarptığım adama bira ısmarlatmam
vb.
.
.
.