londra

/ 4
yatak odamın kısmen de evimin teması olan şehir. gerçekten isteyerek olmadı ama koltuktan duvarlara hatta komidinden duvara kadar londra diye bağırıyor ev. yaşanacak günlerim var herhalde ki istemeyerek de olsa ev bile o temaya yönlendi.

entry'nin şarkısı :
https://youtu.be/ye5BuYf8q4o
çok sisli bir yer. Ayrıca sandığınızı aksine arka sokaklar daima tehlikelidir, özellikle futbol taraftarlarının hepsi sürekli kavga eder pub ve sokaklarda
avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 4. büyük borsasına ev sahipliği yapan şehirdir.

diğer bir tabirle, dünyanın yönetildiği 5 önemli ekonomik merkezden birisidir.
25 yıllık hayat defterimi bir anda kapatıp, yeni bir sayfa açtığım ülkenin başkenti.
daha önce kendisini iki defa ziyaret etmiş olsam da (toplamda on gün) hiç yağmura denk gelmediğim, sincapların elinizden fıstık yediği ve elinize konan güvercinlerin avucunuzda bulunan hububat cinsi bitkilerin tohumlarını afiyetle mideye (evet taşlık o) indirdiği parkları olan, yaşayan insanların son derece kibar olmasından kaynaklı "sorry"lerin havada uçuştuğu Thames Nehri'nin ikiye ayırdığı güzel mi güzel İngiliz şehridir kendisi.

not1: iki gözüm önüme aksın ki acıkıp St. James's Park'taki kuğuyu kesip yiyen Türk ben değilim.
not2: Hyde Park'ta özgürce konuşabildiğiniz "Speaker's Corner" gerçekten var ama kimse sizi dinlemiyor.
not3: metroda bir teyzeye yer vermiştim, iki durak daha gitseydim beni evlatlık alacaktı. İngiliz vatandaşlığı düşünenler için bu da bir yöntem.

eyyorlamam bu kadar
yakında taşınacağım metropol. umarım severim ve ömürlük bir taşınma olmuş olur.
/ 4