motosiklet

/ 2
klasik ailevi sebeplerden (hakkımı helal etmem!) ve maddiyat yetersizliğinden kendime ait bir moto(r)sikletimin olmayacağıyla yüzleştiğim durumdur

arkadaşlarımın elektrikli bisiklet (motorsiklet) gibi icatlarını 1 aya yakın aileden gizli bir şekilde kullandım. normalde araba da sevmeyen insanım, ancak motor bir başka... tüm gücün sağ bileğinizde olduğu, sabahın 6'sında işe, okula uykulu gözlerle uyandıktan sonra motora binmek... o binişin -hele de- sonbahar-kış aylarında olup tüm uykusuzluğunuzu tatlı gözyaşlarıyla açması... paha biçilemez
Modern çağın demir atlarına verilen isim.

Binicen üstüne vurucan gazıı. Sürücüleri üzerine binmek için bahane arar bazen. onca yol gitmiş gelmişken dur bir de bakkala gideyim gibi bahanelerle tekrar üzerine atlar. yol ve bir araç kullanmanın tam anlamıyla hissedilebilmesini sağlayan araçlardır.
size motorcu diyen araç sürücülerine 'arabacı' deyin. barkın abi öğretti. (bkz: altın elbiseli adam)
Bir yasam tarzidir belkide hayatin kendisidir. Marsa basip gaz acmaya basladiktan sonrasi kendiliginden gelir sen sadece kaskin icinde ruzgar ve motor sesleri esliginde kafani dinlersin.
Dünyanın kullanılması için teşvik ettiği, bizim yöneticilerin ise kullanılmaması için tüm imkanlarını seferber ettiği araç.
bir motosiklet sürücüsü olarak bir kitabın arka kapak yazısını paylaşacağım derhal:

Motosiklet tehlikeli, heyecan verici, gürültülü, çevreci, seksi, tehditkâr ve kârlıdır. Paranızı yiyen bir deliktir. Kadınlar için iyidir. Canına susamışlar için karşı konulamazdır. Baştan çıkarıcıdır. İticidir. Güvenilir bir ulaşım aracıdır. Dibinden yağ akan bir krom yığınıdır. Can dostunuzdur. Komşularınızı sinirlendiren bir şeydir. Bir vatandaş olarak özgürlüğünüzün ifadesidir. Bir sigorta rizikosu olarak haklarınızı aşmanın yoludur. Mükemmel taşıttır. Japonların Batı ekonomilerine yönelik bir tehdididir. Teknolojiyle estetiğin ideal birlikteliğidir. İnsanın sürüş becerilerinin sınırlarını zorlayan bir sınavdır. Delikanlılar için bir oyuncak, bir savaş makinesi, hafta sonları haydut rolüne bürünmek isteyen dişçiler için bir makine, satın alıp keyfinize göre modifiye edebileceğiniz bir eşya, zenginler için satın alınabilir bir "bireysellik", "akıllı ulaşım sistemleri"nin geliştirilmesi önünde engel oluşturan köhne bir vasıta, yüksek yakıt maliyetlerini alt etmenin bir yolu, hanımların kabul edilmediği bir ortamda erkeklerle vakit geçirme vesilesidir.

dipnot: kitabı merak edenler araştırsın, bulamıyorsanız ismini ve yazarını yeşillendiririm size.
buna bir dünya yazı yazılır.

kimi için at, avrat, silahtan at kısmını canlandırır.
kimi için gençliğin verdiği delikanlılıkla hızlı yaşama biçimi
kimi için trafikten kurtuluş.
kimi için dünyada bile özgürlüğün olduğunu bilmek.
kimi için ise sadece bir taşıt...

Aslında o bir başarıdır ve bir nevi mekanik ile aşk yaşamaktır, bağ kurmaktır. iron man izleyen olmuştur elbette oradaki gibi otomatik bilgi veren bir jarvis yoktur ama bu sizsinizdir artık kaskın içinden bakarken aynı jarvis ile sohbet eder gibi olmalısınızdır. herşey sürücüdedir kaporta sürücüdür. trafikte sinyalsiz dönen aracın nereye döneceğini dikiz aynasından kontrol etmektir hatta öndeki aracın arka koltuğundaki kişinin bile ne yapacağını tahmin etmektir gözlemdir bir nevi hızlı düşündürme kapasitesini arttırır insanın. ön dışında arkamızı da kontrol gerektirir dikiz aynamız harici atiklik çeviklik gerektiren omuzdan sağa sola arkaya bakış sistemini geliştirmemizi sağlar; (aynı zamanda öndeki aracı da görebilmek). fren seslerine bağışıklık kazandırır tıpkı afganistan ordusunda görev almış bir askerin eve döndüğünde yüksek seslere olan askerii siper alma dürtüsü gibidir.

bkz: Iron Man and Jarvis : https://www.youtube.com/watch?v=ZwOxM0-byvc
daha yeni motosiklet sahibi olmuş olmama rağmen motosiklet için yıllardır duyduğum heyecanın ne kadar haklı olduğunu bana hemen ispatlayan makinedir. aldığımın ilk ayı 2500 km yol yaptırmıştır bana kerata. daha çok gezicez kızımla.
ortaokulda teravih namazlarından kaçardık. caminin üst tarafında bi bisikletçimiz vardı,1 saatlik yarım saatlik mobilet ve pejo 103 kiraliyordu. o zamanlar çocuğuz tabi,ehliyet yok,bide üstüne üstlük kimliğimizi bırakıyorduk kira garantisi olarak. böyle başladı motosiklet maceram.

ilk motorum keeway(kuba diye anılıyor artık) superlight 150 idi. siyah renkte çok yakışıklı bir motordu.susturuculardan da 2-3 tane çıkarmıştım ki chopper sesi alayim diye.
daha sonra keeway landcruiser 250 aldım. buna daha çok babam bindi,yurtdışında çalıştığım için sadece izinlerde biniyordum. güzel bir motordu ama ilk göz ağrım değildi.
5 yıllık yurtdışı hayatımdan sonra kendimi ödüllendirmek için artık bi japon almanın zamanı geldiğini düşündüm. boy 190 olduğu için çoğu motor altımda bisiklet gibi kalıyordu. biraz daha cüsseli bişey arıyordum. cruiser lardan sıkılmıştım. beni tatmin etmiyordu,ruhumu ifade etmiyordu. hem kozmetik olarak güzel olsun,hem iri olsun,hem de biraz hız zevkimi alayim derken karşıma çıktı bir kadın kadar alımlı ve bir kadın gibi de güzel giden bir makina.
honda nc700x.

motor bizde genetik bir olay. dedelerimden miras diyebilirim. ilk motor alacağım zaman babam çok desteklemişti beni.
motor benim için bir felsefe olmadı ama kesinlikle hayatımın bir parçası.hele hele istanbul gibi bir yerde motor bir nimettir.hayatınızı çok çok kolaylaştırır.
motorlarıma elbette isimler verdim.sırasıyla kara ceylan,ceylan ve şu an kullandığım da senorita.
tabi ki motorlarıma güzel bakarım,bakımlarını mutlaka zamanında yüklerim ama anlam yüklemem. isim olayı zevkine yapılmış bir şey. yani şu an aldığım fiyatın 2000-3000 üstünü verseler direk satarım acımam.

bu yaz hedefim motorumla bir avrupa turu,eğer o da olmazsa istanbuldan marmarise kadar inicem , geze geze göre göre..

tekeriniz düz bassın
/ 2