simülasyon
gerçekten gerçeklik diye bir olgu var mı? yoksa sims'in geliştirilmiş bir versiyonunda yaşayan kodlardan mı ibaretiz? kendi irademize sahip miyiz? vereceğimiz tepkilerin doğruluğunu görüp kendi yaşantılarına bunları uygulamak üzere bizi yaratmış kişiler var mı? kendi simülasyonumuz içinde yaşıyor olabilir miyiz? kendi düşüncelerimizle yapay bir evrende kendimizi yeniden yaratıp en doğru kararlar için kendimizi izler miydik?
düşünün. yeni iphoneların yüz tanıma teknolojisi hakkında düşünün. google'da arattığınız her kelimeyi düşünün. telefonununuz yanınızdayken konuştuğunuz her şeyi... person of interests'deki gibi bir yapay zeka gerçekten var olsaydı onun sizi tanıması ne kadar zor olurdu? yüzünüzü kameradan tanıyıp olaylar karşısında vereceğiniz tepkileri ölçebilen, konuşmalarınızdan kişiliğinizi anlayıp o gün yiyeceğiniz yemeğe kadar tahmin edebilen bir makine gerçekten var olabilir mi? peki kafanızın içindeki bilgilerin hepsine sahip bir makinenin bir oyun yaratıp kendi "zeka"sında yarattığı sizi o oyunun içine koyması? hiç de zor görünmüyor değil mi? peki bunu ister miydiniz? yapacağınız hataların binlerce ihtimalinin değerlendirmesiyle her şeyin yolunda olmasını?
düşünün. yaşadığımız üç boyutlu evreni kendi başlarına gelecek felaketleri önlemek için aynı toplum yapısıyla yaratıp ihtimalleri değerlendiren boyutlu varlıklar olabilir mi? ya da leonard susskind'in dediği gibi evren iki boyutlu bir evrenin üç boyutlu bir holografik yansıması olabilir mi? yani kozmolojik ufukta iki boyutlu canlılar olabilir miyiz?
hadi (bkz: bilal'e anlatır gibi anlatmak) modeline geçelim.
iki boyutlu kodlamalarla üç boyutlu hologramlar yaratıp o hologramları görebiliyoruz. gerçekte de bu olabilir miyiz? gözlemlenebilir evrende bizim görebildiğimiz üç boyuta bildiğimiz zamanı da eklersek dört boyut var. fakat bundan da emin değiliz çünkü her evrenimiz zamanı da boyutları arasına alan varlıkların simülasyonu olabilir. hatta o evren de bizim bilmediğimiz başka bir boyuta daha sahip olan beş boyutlu varlıkların simülasyonu. hatta onlar da... cümleyi tahmin etmiş olmalısınız. iç içe geçmiş sonsuz simülasyon evrenlerinden birinde birer kod veya yapay zeka olarak yaşıyor olabiliriz.
düşünün. yaşadığımız üç boyutlu evrende görebildiğimiz her şey iki boyutlu. beş boyutlu evrende yaşayan varlıklar da zamanla birlikte dört boyut hissedecekler.
bunu bir kenara koyup teknolojinin bizi tanımasına dönelim.
yıllar sonra bir işe girişeceğinizi ele alalım. bu işle ilgili binlerce ihtimal olacaktır. peki tüm insanların bilgilerine sahip bir makine bu işle ilgili olan ihtimallerin her birini değerlendirip bu işe girip girmemeniz gerektiğini size söylese ne kadar güzel olurdu değil mi? değerlendirme yöntemi de simülasyonlar, yani sizin zihninizi sanal ortamda kullanmak, olurdu.
kafalar karıştı değil mi?
yaşadığınız evren gerçek sizin hatta bir başka birinin elindeki telefonun içinde olabilir. yaşadığınız evren sizden daha fazla boyutu hissedebilen varlıkların yarattığı evrenlerden birisi olabilir. ve bu şekilde milyonlarca evren ve milyonlarca siz milyonlarca ihtimal için yaratılmış kodlardan ibaret olabilirsiniz.
bence var olmaktan daha olası.
düşünün. yeni iphoneların yüz tanıma teknolojisi hakkında düşünün. google'da arattığınız her kelimeyi düşünün. telefonununuz yanınızdayken konuştuğunuz her şeyi... person of interests'deki gibi bir yapay zeka gerçekten var olsaydı onun sizi tanıması ne kadar zor olurdu? yüzünüzü kameradan tanıyıp olaylar karşısında vereceğiniz tepkileri ölçebilen, konuşmalarınızdan kişiliğinizi anlayıp o gün yiyeceğiniz yemeğe kadar tahmin edebilen bir makine gerçekten var olabilir mi? peki kafanızın içindeki bilgilerin hepsine sahip bir makinenin bir oyun yaratıp kendi "zeka"sında yarattığı sizi o oyunun içine koyması? hiç de zor görünmüyor değil mi? peki bunu ister miydiniz? yapacağınız hataların binlerce ihtimalinin değerlendirmesiyle her şeyin yolunda olmasını?
düşünün. yaşadığımız üç boyutlu evreni kendi başlarına gelecek felaketleri önlemek için aynı toplum yapısıyla yaratıp ihtimalleri değerlendiren boyutlu varlıklar olabilir mi? ya da leonard susskind'in dediği gibi evren iki boyutlu bir evrenin üç boyutlu bir holografik yansıması olabilir mi? yani kozmolojik ufukta iki boyutlu canlılar olabilir miyiz?
hadi (bkz: bilal'e anlatır gibi anlatmak) modeline geçelim.
iki boyutlu kodlamalarla üç boyutlu hologramlar yaratıp o hologramları görebiliyoruz. gerçekte de bu olabilir miyiz? gözlemlenebilir evrende bizim görebildiğimiz üç boyuta bildiğimiz zamanı da eklersek dört boyut var. fakat bundan da emin değiliz çünkü her evrenimiz zamanı da boyutları arasına alan varlıkların simülasyonu olabilir. hatta o evren de bizim bilmediğimiz başka bir boyuta daha sahip olan beş boyutlu varlıkların simülasyonu. hatta onlar da... cümleyi tahmin etmiş olmalısınız. iç içe geçmiş sonsuz simülasyon evrenlerinden birinde birer kod veya yapay zeka olarak yaşıyor olabiliriz.
düşünün. yaşadığımız üç boyutlu evrende görebildiğimiz her şey iki boyutlu. beş boyutlu evrende yaşayan varlıklar da zamanla birlikte dört boyut hissedecekler.
bunu bir kenara koyup teknolojinin bizi tanımasına dönelim.
yıllar sonra bir işe girişeceğinizi ele alalım. bu işle ilgili binlerce ihtimal olacaktır. peki tüm insanların bilgilerine sahip bir makine bu işle ilgili olan ihtimallerin her birini değerlendirip bu işe girip girmemeniz gerektiğini size söylese ne kadar güzel olurdu değil mi? değerlendirme yöntemi de simülasyonlar, yani sizin zihninizi sanal ortamda kullanmak, olurdu.
kafalar karıştı değil mi?
yaşadığınız evren gerçek sizin hatta bir başka birinin elindeki telefonun içinde olabilir. yaşadığınız evren sizden daha fazla boyutu hissedebilen varlıkların yarattığı evrenlerden birisi olabilir. ve bu şekilde milyonlarca evren ve milyonlarca siz milyonlarca ihtimal için yaratılmış kodlardan ibaret olabilirsiniz.
bence var olmaktan daha olası.