şırnak
güneydoğu'da 3 güzide şehir gezdikten sonra şırnak'ta güvenlik görevlisi olan kuzenimi ziyaret edeyim hem de 81 ile ayak basma projem de var diyerek gittiğim sehir.
mardin otogarda hayatımın ilk gbtsini yaptırdıktan sonra cizre'ye otobüs bileti aldım. şırnak'a ulaşım cizre üzerinden daha kolay. cizre şırnak'tan kat kat daha büyük. siyasi sebeplerle il olmamış. otobüs firmasının zaho, duhok, erbil gibi seçenekleri de vardı ve bu isimleri görmek beni bir parca tedirgin etmedi degil.
nusabin civarindan itibaren kapkara bir sınır duvarı var. her tepede gözetleme kuleleri. termal kameralarla izlenen yollar... ilcelere ya da sehirlere girerken polis kontrol noktalarında durmak zorundasınız. akrep, kirpi, toma gibi araçların farkını da orada öğrendim.
cizre'de kuzenimle buluştuk. dicle nehri kenarına cafeler parklar yapılmış. bir avmsi var. şehirde kaçakçılık yaygın sanırım, ki en eski araba memurların arabaları... iklim deseniz fena, golgede 48i gördük. yeme içme kısmı iyi. doğu'da zaten kötü yemek yemek mümkün değil.
devletin ağırlığı hissediliyor. bölge gayet güvenli. izinsiz kuş ucmuyor.
şırnak'ta bir merkez cadde yok. devamlı yokuş. görecek hicbir şey yok. gabar ve cudi dağlarına bak bak dur. şırnak'ta gezilecek yerler neresi olabilir diye interneti karıştırdığınızda ise cehennem deresini göreceksiniz. çok keskin bir vadide akan buz gibi bir su. masmavi. öyle bir debisi var ki tam raftinglik. fakat vadi terör mağarası dolu. hepsi temizlenmiş. iclerini merak etsek de çıkmaya gözümüz yemedi. yine de cehennem deresi civarındayken artık yaşananlardan mı, orada çok şehit vermekten mi, yoksa dağda biri olsa, hedefte olmanızdan mı bilmiyorum. cok ürkütücü bir yer. sanki ensenizde birinin nefesi var.
tabelaların önünde kuzenimle komik resimler çekilip, aile whatsapp grubuna attığımızda ise deli misiniz yollarda durulur mu diye bir alay zılgıt yedik. kecilere sarıldım otlayan. çeşmelerde yüzümü yıkadım.
öğretmen olduğumdan bulunduğum şehirlerdeki okulları devamlı incelerim. okullar gayet bakımlı. devlet yardım yığmış bölgeye. cehennem deresine yakın damlarca köyü ilkokulunda tek öğretmen olsam nasıl olurdu diye uzun süre düşündüm. o ürkütücü dağlar arasında bayrak dalgalandirmak... okursan selam olsun sana hocam... varol...
sonra kasrik boğazına gittik. gabar ve cudi dağının arasındaki keskin bir boğaz. yasananlar pek ic açıcı olmasa da artık güvenlik sağlanmış. içinden dere akıyor. köprülere ışıklar asılmış, dere kenarında restoranlar yapılmış.
şırnak'a dair en unutamadığım şeyse yıldızlar. binlerce, onlarca, yüzlerce yıldız kümeleri... elimi uzatsam yakalayacakmis gibi. arabanın camından sarkarak gittim o yolları hep.
yine de iyi ki gitmişim.
mardin otogarda hayatımın ilk gbtsini yaptırdıktan sonra cizre'ye otobüs bileti aldım. şırnak'a ulaşım cizre üzerinden daha kolay. cizre şırnak'tan kat kat daha büyük. siyasi sebeplerle il olmamış. otobüs firmasının zaho, duhok, erbil gibi seçenekleri de vardı ve bu isimleri görmek beni bir parca tedirgin etmedi degil.
nusabin civarindan itibaren kapkara bir sınır duvarı var. her tepede gözetleme kuleleri. termal kameralarla izlenen yollar... ilcelere ya da sehirlere girerken polis kontrol noktalarında durmak zorundasınız. akrep, kirpi, toma gibi araçların farkını da orada öğrendim.
cizre'de kuzenimle buluştuk. dicle nehri kenarına cafeler parklar yapılmış. bir avmsi var. şehirde kaçakçılık yaygın sanırım, ki en eski araba memurların arabaları... iklim deseniz fena, golgede 48i gördük. yeme içme kısmı iyi. doğu'da zaten kötü yemek yemek mümkün değil.
devletin ağırlığı hissediliyor. bölge gayet güvenli. izinsiz kuş ucmuyor.
şırnak'ta bir merkez cadde yok. devamlı yokuş. görecek hicbir şey yok. gabar ve cudi dağlarına bak bak dur. şırnak'ta gezilecek yerler neresi olabilir diye interneti karıştırdığınızda ise cehennem deresini göreceksiniz. çok keskin bir vadide akan buz gibi bir su. masmavi. öyle bir debisi var ki tam raftinglik. fakat vadi terör mağarası dolu. hepsi temizlenmiş. iclerini merak etsek de çıkmaya gözümüz yemedi. yine de cehennem deresi civarındayken artık yaşananlardan mı, orada çok şehit vermekten mi, yoksa dağda biri olsa, hedefte olmanızdan mı bilmiyorum. cok ürkütücü bir yer. sanki ensenizde birinin nefesi var.
tabelaların önünde kuzenimle komik resimler çekilip, aile whatsapp grubuna attığımızda ise deli misiniz yollarda durulur mu diye bir alay zılgıt yedik. kecilere sarıldım otlayan. çeşmelerde yüzümü yıkadım.
öğretmen olduğumdan bulunduğum şehirlerdeki okulları devamlı incelerim. okullar gayet bakımlı. devlet yardım yığmış bölgeye. cehennem deresine yakın damlarca köyü ilkokulunda tek öğretmen olsam nasıl olurdu diye uzun süre düşündüm. o ürkütücü dağlar arasında bayrak dalgalandirmak... okursan selam olsun sana hocam... varol...
sonra kasrik boğazına gittik. gabar ve cudi dağının arasındaki keskin bir boğaz. yasananlar pek ic açıcı olmasa da artık güvenlik sağlanmış. içinden dere akıyor. köprülere ışıklar asılmış, dere kenarında restoranlar yapılmış.
şırnak'a dair en unutamadığım şeyse yıldızlar. binlerce, onlarca, yüzlerce yıldız kümeleri... elimi uzatsam yakalayacakmis gibi. arabanın camından sarkarak gittim o yolları hep.
yine de iyi ki gitmişim.