tha handmaid's tale
Margaret Atwood'un 1985 yılında yazdığı aynı isimli romanından uyarlanmış başrolde Elisabeth Moss'un yer aldığı 'distopik' dizi
--- spoiler ---
Dizi 2015 yılında geçiyor Glicead isimli bölgede hava koşulları ve çevresel faktörlerle kadınlar kısır kalmaya başlıyor. Devlet sıkıyönetim ilan ediyor ,teröristler suçlanarak anayasa değişikliği yapılıyor. yeni anayasa kadınlara ve en geniş tanımıyla insanlara saldırır nitelikte. Bölgede kalan son doğurgan kadınlar yakalanılıyor çocuklarından ve ailelerinden ayrılarak bölgenin yüksek konumda bulunan ve çocuğu olmayan komutan ve eşlerinin yanına 'damızlık' olarak yollanılıyor. Kadınların o evlerde bulunmasının tek sebebi tecavüze uğramak ve onlara bir çocuk vermek. Her ayın belli günlerinde komutan tarafından tecavüze uğruyan kadınlar çaresizlik ile hiçbir şey yapamıyorlar.
Kadınların isimlerini kullanmaları,kitap okumaları vb vb bütün insancıl hakları yasaklanıyor ve kadınlar hükümetin malı sayılıyor. Yeni isimler ise bulundukları evin sahibine göre değişiyor mesela Fred ise Offred gibi.
Dizi her ne kadar distopik gibi gözükse de bence Türkiye hatta dünyanın içinde bulunduğu gerçekleri önümüze koyuyor.
Kadınları metalaştıran bütün unsurlar dizide mevcut olduğundan diziyi izlerken sinirlenmemek öfkelenmemek elde değil
baskıcı eril zihniyeti tam anlamıyla hissediyoruz
bana göre dizi başkaldırmazsan neler olabilceğini ve bütün bu olanlara nasıl alışılabilceğini gösteriyor
örneğin önceden istediği gibi dışarı çıkabilen tamamen özgür bir kadın olan June artık 1 saatliğine ev için alışverişe çıkıyor bu sahneler ve June'un alışverişe çıkabildiği için mutlu oluşu bana tek bir cümleyi hatırlattı 'siyasi mahkumları düşün,açıkcezaevinde gökyüzünü sadece bir saat görebilmek için bütün çöpleri toplarlardı' Offred de bir mahkumdu.
yazımı bitirmeden önce de bir replik ekliyim
'kongreyi katlettiklerinde uykudaydım
teröristleri suçlayarak anayasasayı değiştirdiklerinde de uyanmadım
hiçbir şey aniden değişmez
kaynayan bir suda yavaş yavaş ölürsünüz'
'belki de teröristler hiç olmadı'
Bu arada kadınların örgütlü mücadele verceği zamanı da bekliyorum
şimdi 'biz' olmalıyız
çünkü artık 'onlar' var
bizden bir ordu yaratmak istemiyorlarsa bize üniforma giydirmeyeceklerdi
--- spoiler ---
--- spoiler ---
Dizi 2015 yılında geçiyor Glicead isimli bölgede hava koşulları ve çevresel faktörlerle kadınlar kısır kalmaya başlıyor. Devlet sıkıyönetim ilan ediyor ,teröristler suçlanarak anayasa değişikliği yapılıyor. yeni anayasa kadınlara ve en geniş tanımıyla insanlara saldırır nitelikte. Bölgede kalan son doğurgan kadınlar yakalanılıyor çocuklarından ve ailelerinden ayrılarak bölgenin yüksek konumda bulunan ve çocuğu olmayan komutan ve eşlerinin yanına 'damızlık' olarak yollanılıyor. Kadınların o evlerde bulunmasının tek sebebi tecavüze uğramak ve onlara bir çocuk vermek. Her ayın belli günlerinde komutan tarafından tecavüze uğruyan kadınlar çaresizlik ile hiçbir şey yapamıyorlar.
Kadınların isimlerini kullanmaları,kitap okumaları vb vb bütün insancıl hakları yasaklanıyor ve kadınlar hükümetin malı sayılıyor. Yeni isimler ise bulundukları evin sahibine göre değişiyor mesela Fred ise Offred gibi.
Dizi her ne kadar distopik gibi gözükse de bence Türkiye hatta dünyanın içinde bulunduğu gerçekleri önümüze koyuyor.
Kadınları metalaştıran bütün unsurlar dizide mevcut olduğundan diziyi izlerken sinirlenmemek öfkelenmemek elde değil
baskıcı eril zihniyeti tam anlamıyla hissediyoruz
bana göre dizi başkaldırmazsan neler olabilceğini ve bütün bu olanlara nasıl alışılabilceğini gösteriyor
örneğin önceden istediği gibi dışarı çıkabilen tamamen özgür bir kadın olan June artık 1 saatliğine ev için alışverişe çıkıyor bu sahneler ve June'un alışverişe çıkabildiği için mutlu oluşu bana tek bir cümleyi hatırlattı 'siyasi mahkumları düşün,açıkcezaevinde gökyüzünü sadece bir saat görebilmek için bütün çöpleri toplarlardı' Offred de bir mahkumdu.
yazımı bitirmeden önce de bir replik ekliyim
'kongreyi katlettiklerinde uykudaydım
teröristleri suçlayarak anayasasayı değiştirdiklerinde de uyanmadım
hiçbir şey aniden değişmez
kaynayan bir suda yavaş yavaş ölürsünüz'
'belki de teröristler hiç olmadı'
Bu arada kadınların örgütlü mücadele verceği zamanı da bekliyorum
şimdi 'biz' olmalıyız
çünkü artık 'onlar' var
bizden bir ordu yaratmak istemiyorlarsa bize üniforma giydirmeyeceklerdi
--- spoiler ---