türkiyede sokak hayvanı olmak
Türkiye'de insan olarak yaşamanın bile zaman zaman zor olduğu dönemlerde, bir başka türde canlı olarak yaşamını sürdürmeye çalışmak dünyadaki en zor şeylerden biri bence. Tecavüz edilen kediler, yakılan yavru köpekler, patileri bağlanıp tarlada öldürülen köpekler, işkence edilen atlar, sırf yemek için zulüm edilerek öldürülen inekler, daha fazla beton için kesilen ağaçlar, sırf ego tatmini için vurulan geyikler, özel kuş türleri, daha niceleri... Türkiye'de canlı olmak çok zor. Saygısız, sevgisiz, pislik insanlar bir yana; bizler de durumu bilip, bir dur bile demedikten, kolları sıvamadıktan sonra asla düzelmeyecek pisliğin içine doğru gidiyormuşuz gibi
avrupa'dan daha iyi olduğumuz bir konu varsa oda sokak hayvanlarına duyduğumuz ilgi ve sevgimiz. elbette bu durumu suistimal edenler var ama suistimal edenlerden daha çok canlılara sahip çıkanlar var. yani biz yinede daha iyi durumdayız. avrupa'da sokak hayvanıda olamazsın. sokakta sahipsiz kedi köpek görüldüğünde kimsenin aklına mama su kabı koymak gelmez. bunu yetkili birimlere bildirmeyi kendine görev edinmiş birisi mutlaka çıkar. o hayvan apar topar yakalanıp barınağa gönderilir. eğer barınakta 1 ay içerisinde sahiplendirilemezse uyutulur. yer üstünde yaşayan sahipsiz canlı bırakmayan avrupalılar uçan kuşlarla bile mücadele içinde. italya'da her türlü pencere kenarından , trafik lambalarına kadar kuşlar konamasın diye diken yerleştirilir. hatırladığım kadarıyla aynı dikenlerden türkiye'de bir avm kullanmaya çalıştı ve hemen ardından şikayetler ve imza kampanyaları başladı. avm geri adım atıp o dikenleri kaldırmak zorunda kaldı. açıkcası insanın olduğu yerde başka bir canlı olmak elbette her zaman için zor ama bu konuda türkiye sanıldığı kadar berbat değil.