yazarların unutulmaz yurt dışı maceraları
Yazarların hafızalarından bir ömür silinmeyecek maceralarıdır.
Macera 1: sene 2012, 3 türk, work and travel kapsamında north carolina eyaletinin avon beldesine Bir restoran-bara çalışmaya gidiyoruz. İlk durağımız elizabethcity, neyse gece vardık bu ilçeye yorgunluktan uyuya kalmışız , sonra sabah uyandığımızda karnımız kazındığı için en yakın markete (7/11 ) gittik. 2/3 parça snacks aldık açlığımız yatışsın diye ve dışarı çıktık. Dışarı çıktığımızda ne görelim çarmıha gerilmiş altın isa kolyeli şişman zenci ve yanında balmumu saçlı, acaip bir kaslı zenci, onun yanında altın dişli zenci muhabbet ediyorlar kahkaha atıyorlar, biz gerizekalıları onlar gülünce istemsiz taklitlerini yapıp onlar gibi hareketler yapmaya ve gülmeye başladık. genç acaip kaslı olanı elleri kolları sallayarak üstümüze yürümeye başladı. "lan dedim konuşalımmı adam bize doğru yürüyor ilk yabancı muhabbetimiz olacak". Arkadaşlar: "olum zencinin bizi zikmesini mi istiyon adamın gelişe bak" dedi, ve ardından herkesten aynı sözler "topuk topuk!" biz kaçıoz o kovalıyor motele bir girişimiz, perdeleri çekişimiz ve kapıyı kitleyimiz vardı ki bu hız, çinin yıllık büyüme hızlatını en az 3 e katlar. o gün bugündür amerikanın zencilerine saygıda kusur etmedik.
Ulan elizabetcity adın gibi cenabet bir yermişsin!
Macera 1: sene 2012, 3 türk, work and travel kapsamında north carolina eyaletinin avon beldesine Bir restoran-bara çalışmaya gidiyoruz. İlk durağımız elizabethcity, neyse gece vardık bu ilçeye yorgunluktan uyuya kalmışız , sonra sabah uyandığımızda karnımız kazındığı için en yakın markete (7/11 ) gittik. 2/3 parça snacks aldık açlığımız yatışsın diye ve dışarı çıktık. Dışarı çıktığımızda ne görelim çarmıha gerilmiş altın isa kolyeli şişman zenci ve yanında balmumu saçlı, acaip bir kaslı zenci, onun yanında altın dişli zenci muhabbet ediyorlar kahkaha atıyorlar, biz gerizekalıları onlar gülünce istemsiz taklitlerini yapıp onlar gibi hareketler yapmaya ve gülmeye başladık. genç acaip kaslı olanı elleri kolları sallayarak üstümüze yürümeye başladı. "lan dedim konuşalımmı adam bize doğru yürüyor ilk yabancı muhabbetimiz olacak". Arkadaşlar: "olum zencinin bizi zikmesini mi istiyon adamın gelişe bak" dedi, ve ardından herkesten aynı sözler "topuk topuk!" biz kaçıoz o kovalıyor motele bir girişimiz, perdeleri çekişimiz ve kapıyı kitleyimiz vardı ki bu hız, çinin yıllık büyüme hızlatını en az 3 e katlar. o gün bugündür amerikanın zencilerine saygıda kusur etmedik.
Ulan elizabetcity adın gibi cenabet bir yermişsin!
Kurban kesmek için gittiğim Kenya'nın Lamu şehrinde kesmeye niyetlendiğimiz ilk hayvan dakika bir gol bir şeklinde, ipinden kurtulup kaçtı gitti. Bütün köy yakalamaya çalışırken askerler önümüzü kesip ne olduğunu sorarken başka bir asker hayvanı kaçmasın! diye vurdu.
Başka bir köye geldiğimizde bizi görünce köylüler etrafımızıda dans etmişti.
Yürürken bir okulun önünden geçmiştik. Hem ziyaret edelim hem de yapabileceğimiz bir şey var mı diye sormak için içine girdik. Okulun halini şöyle anlatayım. Bizim köy okulları bu okulun yanında Dolmabahçe Sarayı. Müdür ile konuşurken, tek ihtiyaçlarının mektup arkadaşı olduğu, dünyada ne olduğundan yeterince haberlerinin olmadığını anlattılar. Yani kısacası yolunu bulup o taraflara da gidin. Oralarda da bir hayat var.
Başka bir köye geldiğimizde bizi görünce köylüler etrafımızıda dans etmişti.
Yürürken bir okulun önünden geçmiştik. Hem ziyaret edelim hem de yapabileceğimiz bir şey var mı diye sormak için içine girdik. Okulun halini şöyle anlatayım. Bizim köy okulları bu okulun yanında Dolmabahçe Sarayı. Müdür ile konuşurken, tek ihtiyaçlarının mektup arkadaşı olduğu, dünyada ne olduğundan yeterince haberlerinin olmadığını anlattılar. Yani kısacası yolunu bulup o taraflara da gidin. Oralarda da bir hayat var.