çerkeslerin türkiyedeki en ırkçı millet olması
21 Mayıs 2011 yılında Taksim’de gerçekleştirilen protestolardan bir görüntü.
Çerkesler, Türkiye’de daha çok kendilerine has dansları, yemekleri, gelenekleri ve adetleri ile bilinmektedir. Bu durumun kökenlerini, Çerkeslerin asimilasyon kaygısıyla kültürel kimliklerini koruma amacıyla uzunca bir süre yürüttükleri faaliyetlere dayandırabiliriz.
Osmanlı’nın son döneminden itibaren ortaya çıkan, Çerkeslerin kurmuş olduğu sivil toplum kuruluşlarının ana amaçlarının kültürü ve geleneği korumak olduğunu görmekteyiz. Yaşadıkları trajik tecrübeler sonucu anavatanlarından ayrılmak zorunda kalan Çerkeslerin, yerleştikleri yeni topraklarda benliklerini koruma adına böyle bir refleks göstermeleri son derece anlaşılabilirdir. Türkiye’de ulus-devletin inşası sürecinde, siyasi ve toplumsal hayata, etnik kimlikleri ile istedikleri ölçüde dahil olamayan Çerkeslerin, kültürü bir siyaset aracı görerek, oradaki faaliyet alanını değerlendirme yoluna gittiklerini söyleyebiliriz.
Türkiye toplumunda, Türkiye’de Çerkeslerin geleneklerine bağlı insanlar olarak bilinmeleri durumunu açıklarken, bu durumu Çerkeslerin milli karakterine bağlamaktansa, Çerkeslerin mevcut şartlar altında bunu bir siyaset biçimi olarak kullandıkları fikri üzerinde durmanın isabetli olacağı kanaatindeyiz. Çerkeslerin sergilemiş oldukları diaspora milliyetçiliğinin en önemli bileşenini ise teknolojinin imkanlarını sonuna kadar kullanan, çok daha hızlı mobilize olabilen genç nesil oluşturmaktadır.
E-diasporaları oluşturan bu gençler, internet platformlarını kullanarak uzaktan anavatan siyasetine ve uluslararası siyasete etki edebilen diaspora milliyetçiliğinin özgün örneklerini sergilemektedirler. Türkiye’de gitgide çeşitlilik arzeden Çerkes STK’larının artan sayısından dahi anlayabileceğimiz üzere, Türkiye Çerkesleri arasında diaspora milliyetçiliği yükseliş göstermektedir. Çerkesler, bu süreçte Türkiye’nin ve Rusya’nın demokratik gelişim süreçlerinden etkilenirken aynı zamanda bu süreçlere katkılar sunacaktır.