everest dağı
Dünya'nın en yüksek zirvesi. En yüksek diyince belki yeterince hakkını vermiş olmayız. Şöyle diyelim efendim; 8km. Evet, deniz seviyesinden 8KM gökyüzüne doğru sadece kendi gücünüzle tırmandığınızı düşünün. İşte Everest budur. Burası dünyadaki gerçek gezginlerinin hayalini süsleyen en son destinasyondur. Şöyle ki; kendi ülkendeki şehirleri gezersin, yetmez, komşu ülkeye gidersin, yetmez. Bir sonrakine, o da kesmez, bulunduğun kıtadaki tüm ülkelere gidersin ama birşeyler hala eksiktir. Maddi imkansızlıklardan zorunlu aralar verilse de, ilk fırsatında ülkenin bulunduğu kıta dışına seyahat etmek tek amacındır, ve diğer tüm kıtalara. En son dünya turu yaparsın tamamlarsın. Ama yetmez; Bazı şeyleri not alırsın; Güney Amerika turu yaparken amacın en alta kadar inip Antartika'ya dünyanın en uç nokasına ayak basmaktır. Patagonya'da uyumaktır. Kuzey Amerika'da route 66 yapmak, Kuzey Avrupa'da kuzey ışıkları altında kamp atmak. Asya'da tirans-siberia treni, baykal gölünde yüzmek, en derin yer olduğunu düşünerek. Bu ve diğer herşeyi yapınca gözler bir tek yere çevrilir. O'na! Dağcı olsun olmasın, her gerçek gezgin mutlaka bir gün Everest'e çıkma hayalini taşır. Taşımıyorsa ya gerçek anlamda bir gezgin olamamıştır, ya da henüz Everest'i yeterince tanımıyordur. Everest'e çıkanlara 'neden?' diye sorulduğunda herkesin ortak bir cavabı vardır. 'Everest? Because it's there'. 'Dünya insanlık tarihi boyunca milyarlarca insan geldi geçti hiçbirisi benim şuan bulunduğum bu yükseklikten daha yükseğe çıkamadı, başardım' diyebilme çabasıdır. Kimisine göre saçmadır, kimisine göre sonsuz huzurun doruk doktası. Buradaki mesele, sadece en yükseğe çıkma meselesi değildir. İnsan oğlunun kendini sokabileceği en zor ve en çetin doğa şartlarına gönüllü olarak girmek ve mücadele etmektir. Bu öyle bir adrenalindir ki, 15 dakika sonra ölebilirim düşüncesiyle yaşamaktır. Nitekim 200'den fazla insan Everest'e tırmanırken ölmüştür. En ilginç yanı da öldünüz diye kimse 1 dakika durup yasınızı tutmaz, dönüp bakmaz. çünkü öyle çetin, öyle zor doğa şartları altında olursunuz ki, inanılmaz bir soğuk, kar fırtınası ve oksijen eksikliği. Yani, everest'te ölürseniz everest'te kalırsınız. Kimse cesedinizi taşımaz, daha doğrusu isteseler bile taşıyamazlar. Nitekim zirveye çıkan bir çok yolun etrafında cesetleri donmuş şekilde görmeniz mümkündür. Yaz aylarında havanın 'nispeten' iyi olduğu günlerde bu cesetler zaman zaman kar yüzüne çıkar. Zirvede 4 dakikadan fazla kalamazsınız. Bu hem dönüş planınıza bağlı kalmanız için önemlidir, hem de arkadan gelen diğer onlarca kişinin hayatını tehlikeye atmamamanız için hayatidir. Zirvede fazladan kalacağınız her saniye sizin ve arkanızda bekleyenlerin ölüme doğru yaklaştığı bir andır. Bu kadar laf yeter bize görsel ver diyenler varsa, entry ile aynı ismi taşıyan 'Everest' filmini şiddetle izlemesini öneririm. Filmde geçen tüm olaylar da gerçek bir everest tırmanışında yaşanmış gerçek olaylardır.