izmir

konuyla ilgili 270 entry daha
yaşanılası olduğu iddia edilen vasat şehir.

3-4 yıllığına üniversite bilmem ne için gelip de kendini İzmirli diye tanımlayan birisi değilim. 20-25 senedir izmir'de yaşıyorum. her türlü alanını biliyorum. sizin sadece alsancak, sahil bulvarı, inciraltı, bornova gördüğünüz izmir'in kılcal damarlarına kadar gezip dolaşmışlığım var. bunu belirttim, çünkü altta yazacaklarım bazı övücü tayfanın ön yargısıyla bombalanacak. önlemi alalım...

ulaşım rezalet vaziyette. iş çıkışlarında aktarmalarda 200 metreyi bulan kuyruklar oluştuğunu görüyorsunuz. metro, izban gibi ana ulaşım hatlarında trenlere dahi binemiyorsunuz, öyle bir yoğunluk var. aktarma sistemiyle başlayan, en son yapılan saçma salak projelerle de tüyü dikilen kararlarla bu hale geldi bu ulaşım.

kentin ana damarlarında, en çok süsledikleri, çiçek yap-boz maliyeti konusunda rekor kırdıkları, hatta tramway ve gereksiz alt geçit ile muhit halkının malına artı değer katmak adına kıçlarını yırttıkları sahil boyunca sabahın ilk saatlerinden gece yarısına kadar tıkalı bir trafik mevcut. iş çıkışı alsancak'ın göbeğinden araçla ya da otobüsle çık, göztepe civarına 2 saatte varıyorsun. normal şartlarda araçla 15 dakika ya var ya yok. tempolu yürüyen birisi 1 saatte oralara varabilir. süs ve rant uğruna yapılan tramway gibi asrın icatları sebebiyle gelinen durum bu.

abartısız her bir sokakta bir iş makinesi, bir kazı, bir "çalışma" bulunan bir şehir izmir. şehrin ana arterlerinden birkaçı tıkalıyken alternatif yollarına da izsu bilmem ne kazıları aynı anda yapılan bir şehir izmir. kendimi bildim bileli ya kaldırım yapılır, ya da aynı yerdeki bir çöküntü vs. tekrar tekrar onarılır. bu durum şehir boyunca yayıldı. başlayan inşaat bitmiyor, biten daha kötü hale getiriyor. en temel belediyecilik becerisinden bile yoksun olan bir belediyenin ürünü bu durum.

diyorlar ki "göç alıyor, çomar akını oluyor bu sebeple bu haldeyiz!". demek ne kadar kırılgan, ne kadar rezil bir altyapın var ki aldığın o üç beş göçte bile şehrin bu hale gelebiliyor. kaldı ki bu yeni çıkmış bir problem değil. yıllardır sistematik şekilde birike birike bu güne geldi. bir günde 2 milyon insan gelmedi ki.

kentte yerleşim konusunda hiç ilerleme yok. sahil boyuna tramway gelirken bir sokak içerisinde yürüyecek kaldırım yok, otopark yok, binalar aman yıkılır tabelaları ile dolu. izmir'in rengi, süsü saat kulesinden 300 metre içeriye girdin mi şehrin silüeti değişiyor. bayraklıda gökdelenler yapılıyor, arka manzarada gecekondu mahalleleri brezilya sokaklarını andırıyor. plan, program? elbette yok. sadece rant ve güzelleme. o da belirli kesime. mesela ben iki tarafı gören bir apartmandayım. iki yol da aynı yere çıkıyor. bir tarafta yollar güzelce taş döşemeli, bezeli. diğer sokakta ise yamalı bozuk asfalt. iki yol da aynı yerin bağlantıları. birinin farkı ne? seçim dönemlerinde belediyenin lehtarı olduklarını belli eden imgeler, sloganlar. yüksek oy oranları. öteki sokak? meh... mantık budur.

bir anda zınk diye olan rezaletler değil bunlar. bundan 8-10 sene öncesinde konak alt geçidi sağanak yağmur sonrası bir otobüs boyu su dolduğunda da aynıydı, bugün de aynı. 30 dakikalık standart bir yağmurda şehrin göbeği sayılan alsancak, konak gibi yerlerde adımlarına dikkat etmeden, suya bata çıka dahi yürünmüyor. araç sahibiysen bir çukura girmeden, göletlerin içerisinde rafting yapmadan ilerleyemiyorsun. şehrin çoğu yamaçlık yerleşim. oralardan akan suların içerisine şöyle bir kendini bıraksan kendini sahil boyuna kadar götürtürsün. şelaleyi andıran romantik görüntüleri bolca görebileceğiniz bir şehirdir izmir.

akşam saatleri özellikle kış vakti isten, pustan öksürmeden duramayacağın bir şehirdir izmir. sahil boyunca özellikle bahar dönemleri yayılan o meşhur "mis" kokusunu da pek çok kişi bilir, küfrünü eder ama söz edince mangalda kül bırakmazlar.

nasılsa ceketimi aday koysam seçilir, başkası gelir, şeriat gelir simide gevrek diyemeyiz, sahilde manitayla yiyişemeyiz, bira hüpletemeyiz mantığıyla izmir gibi bir şehri kaldıramayan, hiç hesapta yokken, hayalini dahi kuramazken belediyenin koltuğa oturup parti imgesini taşıyor diye yeteneksiz, alaylı belediye başkanlarını seçmeye devam ettiğimiz müddetçe bu şehirden ne köy, ne kasaba, ne gecekondu semti olacak.