new york
hayatımın yaklaşık dört senesini geçirdiğim, hala da geçirmekte olduğum şehir. bana anımsattıkları derseniz aklıma ilk gelenler soğuk, kalabalık ve pislik olurdu gerçekten. özellikle kuzey amerika’da gezdiğim şehirler arasında en pis olanı new york kesinlikle. ayrıca evsiz sayısı ve suç oranı çok yüksek. burada sokakta uyumanın çok iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. zira evsiz insanların birçoğu ne yazık ki madde bağımlısı veya saldırgan sonuçlara yol açabilecek psikolojik hastalıklara sahipler.
öte yandan bu şehirde turist olmayı çok isterdim gerçekten. mutlaka görmek gerek turist olarak. metropolitan müzesi (The Met) ve modern sanat müzesi (MoMa)’ ya uğramadan geçmeyin. üstelik bu iki müzeye de ücretsiz/çok cüzii ücretler karşılığı girmeniz mümkün. The Met’de “bağış yapmak istediğinizi” söyleyerek birkaç dolara giriş bileti alabilirsiniz. MoMa ise her cuma günü belirli saatler arasında ücretsiz. çılgın kalabalık oluyor ama değiyor :) broadway showları son dakika indirimli bilet veriyorlar, ayakta da olsa deneyimlemek gerek diye düşünüyorum.
kartpostallardaki o ünlü “new york gökdelenleri” manzarasını görmek için ise New Jersey tarafına geçmeniz gerekecek, o da çok kolay yine. trenle hoboken’a veya ispanyol otobüsleriyle union city’ye fort lee’ye geçebilirsiniz on dolardan aşağı fiyatlara. bkz:
central park bir yana, brooklyn köprüsü’nün altındaki dumbo bölgesi eşsizdir. şehrin kalabalığından uzakta güb batımının tadını çıkarabilir, mini pikniğinizi yapabilirsiniz.
beşinci avenue’daki saint patrick katedrali yine gezilmeye, görülmeye değer, içi dışı harikulade bir yapı.
son olarak, bol bol yürüyerek gezin şehri mümkünse. her sokağı ayrı keyifli olacaktır.