öğretmenlerin üç ay tatil yapması
"gerçek öğretmenler zaten tatil yapamıyor." diye cevap vereceğim başlıktır.
günümüzde çoğu insan, yaptığı mesleği yalnızca para kazanmak için bir araç olarak görmektedir. Üzgünüm ki bazı öğretmenler de kendi mesleğine bu şekilde bakmaktadır (TDK / öğretmen: Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, muallim, muallime: Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen. -Y. Z. Ortaç.). Yukarıdaki cümlemde "gerçek öğretmenler" şeklinde bahsini ettiğim öğretmen kitlesi ise bu mesleği para kazanmak adına bir araç olarak görmeyen öğretmenlerdir. Durum böyle olunca çok farklı bir tanım karşımıza çıkıyor:
" öğretmen
1. Resmî ya da özel bir eğitim kurumunda çocukların, gençlerin ya da yetişkinlerin istenilen öğrenme yaşantıları kazanmalarına kılavuzluk etmek ve yön vermekle görevlendirilmiş kimse.
2. Bilgi, görgü ve yaşantısı ile belli dal ve alanlarda başkalarının yetişme ve gelişmesine yardım eden kimse.
3. Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği öğrenimi bitirerek ya da yeterlikleri kazanarak öğretmenlik yapma yetkisini elde etmiş olan kimse."
Altında çeşitli anlamlar barındıran bu tanımı biraz daha açmak istiyorum. Öğretmen kişisi kendisine verilen eğitim programını, formal olarak öğrenciyle buluşturur. Ancak öyle evraklarda yazdığı ile sınırlı kalmaz bu program. değişmez konular vardır, sana verilen çerçevenin dışına çıkamazsın ancak öğrenciye kazandırman gereken örtük kısmı vardır, esnek özelliği vardır. Örtük kısmı yazılı ya da resmi değildir ve öğretmenin davranışı, tutumları, öğrenciye yaklaşımı, disiplin anlayışı, konuşma becerisi, kültürü, misyonu, vizyonu, eğitiminin niteliği gibi başlıkları kapsar. Aynı zamanda öğretmen, sınıf içi ya da sınıf dışı yaptığı etkinlikleri bulunduğu bölgenin ekonomik ve sosyal özelliklerini de göz önünde bulundurarak, öğrencinin günlük hayatına uyarlar. Bunun için öğretmenlik yeteneğinden ziyade gözlem, araştırma, analiz etme gibi yeteneklerini de kullanacağından aslında yalnızca bilgiyi öğretebilme yetersiz kalan bir özellik oluyor. Sürekli değişen çevre koşullarının yanında devamlı gelişen teknoloji ve bilim ile aynı orantıda gelişmesi gereken öğretmen de, öğrencilerinin ufkunu açmak için önce kendi vizyonunu genişletmeye ihtiyaç duyuyor. Bu şekilde bakıldığında, öğretmenliğin aslında "hayat boyu devam edecek olan bir öğrencilik deneyimi" olduğunu fark ederiz.
Gelelim öğretmenlerin "üç aylık" tatillerine... Resmi kurumda çalışan öğretmenlerimiz okulların kapanması ile 2 haftalık bir sene sonu değerlendirme ve seminer dönemine girerler. Bu seminer dönemini tamamladıkları takdirde 2 ay okulda bulunma gibi bir zorunlulukları yoktur. 2 ayın sonunda, eğitim öğretim yılı başlamadan bir 2 hafta daha oryantasyon, zümre toplantıları ve seminer dönemine giriş yaparlar. Yani aslında öğretmen 3 ay değil, görünürde 2 aylık bir resmi tatil hakkına sahiptir.
Görünürde 2 ay diyorum çünkü yaz tatiline girildiğinde öğretmen kişisi ne öğrencileriyle iletişimine ne de öğrencilerin velileriyle iletişimine son verir. Hayat boyu kar topu misali katlanarak artacak olan bu kitlede "rehber / danışman / yol gösterici" pozisyonuna bu şekilde sahip olur.
Öğretmenlerin sahip olduğu bu hak, diğer mesleklerin sahip olduğu resmi tatil hakları ile kıyaslandığında oldukça uzun bir tatil gibi görünebilir. Benim nacizane fikrim ise öğretmenlik dışında kalan mesleklerin kısa tatil yaptığı ve öğretmenlerin sonuna kadar bu tatili hak ettiği yönündedir.
günümüzde çoğu insan, yaptığı mesleği yalnızca para kazanmak için bir araç olarak görmektedir. Üzgünüm ki bazı öğretmenler de kendi mesleğine bu şekilde bakmaktadır (TDK / öğretmen: Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, muallim, muallime: Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen. -Y. Z. Ortaç.). Yukarıdaki cümlemde "gerçek öğretmenler" şeklinde bahsini ettiğim öğretmen kitlesi ise bu mesleği para kazanmak adına bir araç olarak görmeyen öğretmenlerdir. Durum böyle olunca çok farklı bir tanım karşımıza çıkıyor:
" öğretmen
1. Resmî ya da özel bir eğitim kurumunda çocukların, gençlerin ya da yetişkinlerin istenilen öğrenme yaşantıları kazanmalarına kılavuzluk etmek ve yön vermekle görevlendirilmiş kimse.
2. Bilgi, görgü ve yaşantısı ile belli dal ve alanlarda başkalarının yetişme ve gelişmesine yardım eden kimse.
3. Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği öğrenimi bitirerek ya da yeterlikleri kazanarak öğretmenlik yapma yetkisini elde etmiş olan kimse."
Altında çeşitli anlamlar barındıran bu tanımı biraz daha açmak istiyorum. Öğretmen kişisi kendisine verilen eğitim programını, formal olarak öğrenciyle buluşturur. Ancak öyle evraklarda yazdığı ile sınırlı kalmaz bu program. değişmez konular vardır, sana verilen çerçevenin dışına çıkamazsın ancak öğrenciye kazandırman gereken örtük kısmı vardır, esnek özelliği vardır. Örtük kısmı yazılı ya da resmi değildir ve öğretmenin davranışı, tutumları, öğrenciye yaklaşımı, disiplin anlayışı, konuşma becerisi, kültürü, misyonu, vizyonu, eğitiminin niteliği gibi başlıkları kapsar. Aynı zamanda öğretmen, sınıf içi ya da sınıf dışı yaptığı etkinlikleri bulunduğu bölgenin ekonomik ve sosyal özelliklerini de göz önünde bulundurarak, öğrencinin günlük hayatına uyarlar. Bunun için öğretmenlik yeteneğinden ziyade gözlem, araştırma, analiz etme gibi yeteneklerini de kullanacağından aslında yalnızca bilgiyi öğretebilme yetersiz kalan bir özellik oluyor. Sürekli değişen çevre koşullarının yanında devamlı gelişen teknoloji ve bilim ile aynı orantıda gelişmesi gereken öğretmen de, öğrencilerinin ufkunu açmak için önce kendi vizyonunu genişletmeye ihtiyaç duyuyor. Bu şekilde bakıldığında, öğretmenliğin aslında "hayat boyu devam edecek olan bir öğrencilik deneyimi" olduğunu fark ederiz.
Gelelim öğretmenlerin "üç aylık" tatillerine... Resmi kurumda çalışan öğretmenlerimiz okulların kapanması ile 2 haftalık bir sene sonu değerlendirme ve seminer dönemine girerler. Bu seminer dönemini tamamladıkları takdirde 2 ay okulda bulunma gibi bir zorunlulukları yoktur. 2 ayın sonunda, eğitim öğretim yılı başlamadan bir 2 hafta daha oryantasyon, zümre toplantıları ve seminer dönemine giriş yaparlar. Yani aslında öğretmen 3 ay değil, görünürde 2 aylık bir resmi tatil hakkına sahiptir.
Görünürde 2 ay diyorum çünkü yaz tatiline girildiğinde öğretmen kişisi ne öğrencileriyle iletişimine ne de öğrencilerin velileriyle iletişimine son verir. Hayat boyu kar topu misali katlanarak artacak olan bu kitlede "rehber / danışman / yol gösterici" pozisyonuna bu şekilde sahip olur.
Öğretmenlerin sahip olduğu bu hak, diğer mesleklerin sahip olduğu resmi tatil hakları ile kıyaslandığında oldukça uzun bir tatil gibi görünebilir. Benim nacizane fikrim ise öğretmenlik dışında kalan mesleklerin kısa tatil yaptığı ve öğretmenlerin sonuna kadar bu tatili hak ettiği yönündedir.