savaş çığırtkanlığı
hayatında eline silah almamış, silah görmemiş, savaşın nasıl birşey olduğunu bilmeyen, uygulanan politikaların detayı konusunda en ufak bir fikri olmayan insanların, savaşalım çok güçlüyüz biz yea demesidir savaş çığırtkanlığı.
ideal bir dünyada savaş gereksizdir fakat ideal bir dünyada yaşamıyoruz malesef. savaş, çağımızdan önce çok başvurulan bir yöntemken, şuanda da olmaya devam eden bir etkendir.
hangi savaş gerekli, hangisi gereksiz bu konuları politikanın içinde veya savaştığınız kişileri görmeden körü körüne savunmak, düpedüz cahilliktir gözümde. ben fenerbahçeliyim fenerbahçe kazansın demekten hiçbir farkı yoktur.
tabiki savaşa karşı bir insanım fakat, sen savaş istemesen bile kendini savunma, hatta karşı taraf durmuyorsa etkisiz hale getirme hakkın saklıdır. her savaş için ayrıca değerlendirilmelidir. ama bunu birinci elden bilgi olmadan kimse yapmamalıdır. sallıyorum, bir bebek öldürüldüğü zaman, herkes suçu başkasına atar ve kendi topluluğunu temize çıkarmaya çalışır. sana gelen haber, çıkarı için her türlü şaklabanlığı yapıcak bi gevşeğin yaptığı haberdir. ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilebilme ihtimalin yoktur.
savaş veya barış çığırtkanlığıyla, 3 gramlık araştırmanla, oturduğun yerden insanların ölmesi (ki bazı durumlarda barışta da insanlar ölür, evet bak çatır çatır ölüyorlar) için görüşünü yaymaya çalışıyorsan, sorun büyüktür.
eğer savaşmak istiyorsanız askeriyeye, hep barış olsun istiyorsanız kafanıza uyan bir partiye gidin. savaş isteyenler savaşmayı, barış isteyenler de savaşı nasıl engelleyeceğini otursunlar detaylıca öğrensinler. başkasının oğlunu savaşa göndermekte çok kolay, istediğini yaptırmak için insanların ölümüne uzaktan, bilgisayar başından bakıp, hiç uğraşmadan 'savaşa hayır yeaaa' demekte. birşeyi istiyorsanız, onu gidip almalısınız.
not: elbette düşünce özgürlüğü vardır, herkes düşüncesini dile getirsin ama çığırtkanlık demek, insanları konuşarak ve manipüle ederek kendi düşüncesine getirme yöntemidir. benim lafım çığırtkanlara, burdaki nacizane kendi görüşünü yazan yazarlara değil.
ideal bir dünyada savaş gereksizdir fakat ideal bir dünyada yaşamıyoruz malesef. savaş, çağımızdan önce çok başvurulan bir yöntemken, şuanda da olmaya devam eden bir etkendir.
hangi savaş gerekli, hangisi gereksiz bu konuları politikanın içinde veya savaştığınız kişileri görmeden körü körüne savunmak, düpedüz cahilliktir gözümde. ben fenerbahçeliyim fenerbahçe kazansın demekten hiçbir farkı yoktur.
tabiki savaşa karşı bir insanım fakat, sen savaş istemesen bile kendini savunma, hatta karşı taraf durmuyorsa etkisiz hale getirme hakkın saklıdır. her savaş için ayrıca değerlendirilmelidir. ama bunu birinci elden bilgi olmadan kimse yapmamalıdır. sallıyorum, bir bebek öldürüldüğü zaman, herkes suçu başkasına atar ve kendi topluluğunu temize çıkarmaya çalışır. sana gelen haber, çıkarı için her türlü şaklabanlığı yapıcak bi gevşeğin yaptığı haberdir. ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilebilme ihtimalin yoktur.
savaş veya barış çığırtkanlığıyla, 3 gramlık araştırmanla, oturduğun yerden insanların ölmesi (ki bazı durumlarda barışta da insanlar ölür, evet bak çatır çatır ölüyorlar) için görüşünü yaymaya çalışıyorsan, sorun büyüktür.
eğer savaşmak istiyorsanız askeriyeye, hep barış olsun istiyorsanız kafanıza uyan bir partiye gidin. savaş isteyenler savaşmayı, barış isteyenler de savaşı nasıl engelleyeceğini otursunlar detaylıca öğrensinler. başkasının oğlunu savaşa göndermekte çok kolay, istediğini yaptırmak için insanların ölümüne uzaktan, bilgisayar başından bakıp, hiç uğraşmadan 'savaşa hayır yeaaa' demekte. birşeyi istiyorsanız, onu gidip almalısınız.
not: elbette düşünce özgürlüğü vardır, herkes düşüncesini dile getirsin ama çığırtkanlık demek, insanları konuşarak ve manipüle ederek kendi düşüncesine getirme yöntemidir. benim lafım çığırtkanlara, burdaki nacizane kendi görüşünü yazan yazarlara değil.