süper kahraman
1930'larda jerry siegel ve joe shuster'ın yarattığı superman adlı karakter ile başlayan, amerika kaynaklı alt tür.
süper olmayan kahramanlık ise insan medeniyeti kadar eskidir. basat, odysseus, beowulf, jason, el cid, hagen, gılgamış, tristan, sindbad, arthur, vainamöinen, sir gawain, aşil, roland ve diğerleri üstün niteliklere sahip birer kahraman olmalarına rağmen süper kahraman değildirler. insan da olsalar, yarı-tanrı da olsalar bahsi geçen kahramanlar hep erdem, cesaret ve güç timsalidir; insanlığın aydınlanmaya olan tutkusu ise yine süper olmayan bir kahraman olan promete'de simgelenmiştir. iyi değerleri gösteren simge kahramanlardır bunlar.
öyleyse olumlu değerlerin yüklenebileceği bir taşıyıcı simge olmak süper kahramanların değil aslında genel olarak kahramanların üstlendiği bir misyondur.
mevcut süper kahraman formülü ise tüm aksesuarları, atmosferi, temaları, dekorları, alt ve üst metinleri ile tamamen amerikandır. burada farkı yaratan nüans kostümlü olmak veya her hafta yine süper güçlü kötü adamlarla yumruklaşmak değildir. sadece öyküdür.
bu noktada karabasan'ı bir simya deneyine benzetebiliriz. süper-kahraman janrı ile türk paradigmasını uzlaştırmayı hedeflemiştir. sonuçta ambalaj, sunum ve pazarlama açısından gerçek bir başarıdır. yaratıcılarının hakkını yemeden yapılabilecek yegane (ama en önemli) eleştiri ise kitabın kendine özgü bir sesinin olmamasıdır.
süper olmayan kahramanlık ise insan medeniyeti kadar eskidir. basat, odysseus, beowulf, jason, el cid, hagen, gılgamış, tristan, sindbad, arthur, vainamöinen, sir gawain, aşil, roland ve diğerleri üstün niteliklere sahip birer kahraman olmalarına rağmen süper kahraman değildirler. insan da olsalar, yarı-tanrı da olsalar bahsi geçen kahramanlar hep erdem, cesaret ve güç timsalidir; insanlığın aydınlanmaya olan tutkusu ise yine süper olmayan bir kahraman olan promete'de simgelenmiştir. iyi değerleri gösteren simge kahramanlardır bunlar.
öyleyse olumlu değerlerin yüklenebileceği bir taşıyıcı simge olmak süper kahramanların değil aslında genel olarak kahramanların üstlendiği bir misyondur.
mevcut süper kahraman formülü ise tüm aksesuarları, atmosferi, temaları, dekorları, alt ve üst metinleri ile tamamen amerikandır. burada farkı yaratan nüans kostümlü olmak veya her hafta yine süper güçlü kötü adamlarla yumruklaşmak değildir. sadece öyküdür.
bu noktada karabasan'ı bir simya deneyine benzetebiliriz. süper-kahraman janrı ile türk paradigmasını uzlaştırmayı hedeflemiştir. sonuçta ambalaj, sunum ve pazarlama açısından gerçek bir başarıdır. yaratıcılarının hakkını yemeden yapılabilecek yegane (ama en önemli) eleştiri ise kitabın kendine özgü bir sesinin olmamasıdır.