daha
hakan günday'ın 2017'de onur saylak tarafından filme çekilen romanı. roman aynı zamanda fransa'nın saygın roman ödülü prix medicis'nin, 2015 En İyi Yabancı Roman Ödülüne sahip.
içeriğine bakacak olursak heyecanını kaçırmadan kitabın arkasında yazanlar yetecektir sanırım:
İnsanları çaresiz bırak, iç organlarından roket yaparlar!
Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. Adı gazâ. Babası bir insan kaçakçısı, Gazâ da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta.
“Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye’dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğu’da, ayakkabılı olanı Batı’da ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. Kursağımızdan geçiyordu hepsi. Özellikle de, kaçak denilen insanlar… Elimizden geleni yapıyorduk... Boğazımıza takılmasınlar diye. Yutkunup
gönderiyorduk hepsini. Nereye gideceklerse oraya… Sınırdan sınıra ticaret… Duvardan duvara…”
içeriğine bakacak olursak heyecanını kaçırmadan kitabın arkasında yazanlar yetecektir sanırım:
İnsanları çaresiz bırak, iç organlarından roket yaparlar!
Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. Adı gazâ. Babası bir insan kaçakçısı, Gazâ da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta.
“Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye’dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğu’da, ayakkabılı olanı Batı’da ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. Kursağımızdan geçiyordu hepsi. Özellikle de, kaçak denilen insanlar… Elimizden geleni yapıyorduk... Boğazımıza takılmasınlar diye. Yutkunup
gönderiyorduk hepsini. Nereye gideceklerse oraya… Sınırdan sınıra ticaret… Duvardan duvara…”
candan erçetin'i bizlerle buluşturan 1995 yılında çıkardığı 'hazırım' adlı ilk albümünün 7. şarkısıdır. nasıl bir şeymiş diyecekler için amme hizmetidir: candan erçetin-daha
12 ocak'ta türkiye'de vizyona giriyor. epeydir süren bekleyişim sona eriyor. yıllar yılı zihnimde kurduğum hakan günday'a ait satırlardan oluşan dünyanın bir izdüşümünü görecek olmak oldukça heyecan verici.
daha | fragman
daha | fragman
Hakan Günday'ın çok sevdiğim kitaplarından biridir ve filminin çekileceğini duyduğumda da baya sevinmiştim.Asıl içimde yara olan kısım, pek samimi olmadığım bir arkadaşıma alkolün etkisiyle ve muhabbetin yarattığı o duygusal ruh haliyle "ya bak sana muhteşem bir kitap vereceğim kesin oku tamam mı" diyip kitabı vermemdi.Sonuç olarak tabii ki geri alamadım, bari okusaydı ldkfgdh