tanım: hayatın en temel parçası.
bunun haricinde, kurumumda gerçekleşen seminerde aldığım notlar aşağıdaki gibidir:
amigdala olaylar karşısında savaş ya da kaç refleksi sergiler ve beynimiz bu süreç içerisinde beta dalgası yayar.
beta dalgası, bizim tetikte kalmamızı sağlar. bu kısma parasempatik sistem denir ve metobolizma kendini bu anlarda kilitler, çalışması gereken diğer sistemlerden “çalarak” olaylarla mücadeler yapısına enerji ayırır. sunum sırasında anlatıcıların sürekli su içmeleri tükürük sisteminin çalışmaması ve ağız kuruluğu yaratması gibi.
bazı insanlarda beta beyin dalgası 24 saat kadar sürebilir ki bu da amigdalayı büyütür. sorunsal bir durum yaratır ki normal insanda en fazla 4 saat kullanılması gerekir.
amigdalanın haddinden fazla kullanılması, stres ülseri, cinsel bozukluklar ve hatta kan şekerini artırır. buna gizli şeker diyoruz ki şekerin gizli olması bilgisi pek akla yatkın değildir.
sevdiğimiz biri ile yemek yerken parasempatik sistem devreye girer ve beyin alfa beyin dalgası yaymaya başlar. vücudun diğer fonksiyonları da çalışmaya başlar.
beta ve alfa beyin dalgalarını yayan sistemler birbiri ile zıt çalışır. hangisine ağırlık veriyorsanız metobolizmanın otonom çalışmasına o denli izin veriyorsunuz ya da vermiyorsunuz.
alfa sistemini aktive edebilmek için yani “anda kalabilmek” için yapılacak metotlar bulunuyor: meditasyon, dans etmek, egzersiz yapmak vb. bunu beynin beta dalgasını 4 saat yaydığı bir zaman sonrasında 10 dakika yapan gerekir ki anda kalabilmeyi gerçekleştirebilesin ve sağlığını olumsuz hastalıklardan arındırabilesin.
evrende hayatta kalabilmemizi sağlayan en temel 3 şey var: sırasıyla besin/gıda, su ve hava. bunlardan en kritik olanı tartışmasız hava ki oksijensiz kaldığımızda birkaç dakikada ölebiliriz.
farkında olmasak da hava olmadan enerjimizi de alamıyoruz. hava sayesinde gıdayı enerjiye çeviriyor ve hayatta kalabiliyoruz.
seminerde, örnek olarak 9 aileden söz edildi. bunlar esasen “hava” tüketiyorlar. haftada 3-4 kez meyveyle beslenip doğru nefes kullanımıyla hayatta kalabiliyorlar (kaynak yok)
aşağı yukarı; dakikada 15-16, saatte 1000 günde 22000 nefes alıyoruz. uykuda daha az nefes almamızın sebebi soluk alışverişinin yavaşlaması.
soluk alışverişi otonom sisteme dahil olduğu için pek çaba sarf etmeden nefes alıp veriyoruz. yani aldığımız ve verdiğimiz nefesin de farkında değiliz. (seminerin yapılma sebebi de belki bu)
nefes kontrolümüz 5 yaşında başlıyor. nefes kontrolünden kasıt, daha geniş mi kesik mi hızlı mı yavaş mı ne nitelikte nefes alıyoruz vs. bu yaşta belirginlik kazanıyor.
seminerde katılımcılarla 5 dakikalık nefes egzersizi yaptı ve burada öne çıkan metobolizmanın aniden pasasempatik sisteme geçmesi/beynin alfa dalgası yayması amigdala tarafından tehdit olarak algılanabiliyor. bir an kontrolümü kaybediyorum gibi his oluşabiliyor. bu da baş dönmesi yaratabiliyor, bir iki kişi bu durumdan mustarip oldu.
önemli kıstaslar: nefesi çok mu alıyorsun çok mu veriyorsun? ya da dengede mi? nefesin senin kontrolünde mi? bunun farkına varmak nefestesin hayattasın algısı yaratabiliyor.
nefes almak efor gerektirir vermek gerektirmez. aldığın her nefesin 2 katına yakın sürede nefes vermelisin ki karbondioksit vücudundan gitsin.
bir yandan da nefes alıp vermek eski eşyaları çıkarıp yerine yenilerini koymak gibi. oksijen giriyor ve karbondioksit çıkıyor. kesik kesik nefeslerde tüm karbondioksit çıkmamış oluyor.
nefesinin farkına varmak için bir elini vücudunun ön üst kısmına, bir elini de karnına koyup şişmesini takip edebilirsin. ne kadar avucunun nefesle dolduğunu anlıyorsan aslında o kadar nefes alıyorsun.
nefesini burundan al ağzından ver mekanizması doğal nefestir. yoga yapanların vb. uyguladığı burundan al burundan ver sistemi farklı bir tekniktir. konumuz doğal nefestir.
çoğu zaman (kış aylarında ağzımızdan buhar çıkması gibi) alınan nefesin farkına varılmaması acı bir durum. anı yaşayamamanın en temel göstergesi.
nefes 3 katmanda ciğerlerimize ulaşıyor ve sadece nefes alma işleminde akciğer pay sahibi değil. kalp, damarlar, kan vb. de bu sistemin içinde. tüm vücudun ihtiyacından söz ediyoruz.
vaktim yok okuyamam diyenlere özet:
doğru nefes alma veya alamama 5 yaşınaan sonra hayatta karşılaşılacak problemleri de belirleyebiliyor.
basit mantıkla her nefes aldığında içinde bu nefes sayesinde bir çiçek açıyor gibi düşünmelisin.
sunumu yapan hanımefendi nefes almaya 37 yaşımda başladığımı anladım gibi jenerik bir söz de söyledi.
beta beyin dalgasından ne denli çıkıp alfa beyin dalgası yayabiliyorsanız o kadar hayattasınız.
doğmak (yeni nefesi almak) için ölmek (eski nefesi bırakmak) gerekiyor.
ezcümle özet: doğum nesef almamızla başlar ve son nefesimizi vermemizle sona erer. aldığımız soluk kadar hayattayız.
bunun haricinde, kurumumda gerçekleşen seminerde aldığım notlar aşağıdaki gibidir:
amigdala olaylar karşısında savaş ya da kaç refleksi sergiler ve beynimiz bu süreç içerisinde beta dalgası yayar.
beta dalgası, bizim tetikte kalmamızı sağlar. bu kısma parasempatik sistem denir ve metobolizma kendini bu anlarda kilitler, çalışması gereken diğer sistemlerden “çalarak” olaylarla mücadeler yapısına enerji ayırır. sunum sırasında anlatıcıların sürekli su içmeleri tükürük sisteminin çalışmaması ve ağız kuruluğu yaratması gibi.
bazı insanlarda beta beyin dalgası 24 saat kadar sürebilir ki bu da amigdalayı büyütür. sorunsal bir durum yaratır ki normal insanda en fazla 4 saat kullanılması gerekir.
amigdalanın haddinden fazla kullanılması, stres ülseri, cinsel bozukluklar ve hatta kan şekerini artırır. buna gizli şeker diyoruz ki şekerin gizli olması bilgisi pek akla yatkın değildir.
sevdiğimiz biri ile yemek yerken parasempatik sistem devreye girer ve beyin alfa beyin dalgası yaymaya başlar. vücudun diğer fonksiyonları da çalışmaya başlar.
beta ve alfa beyin dalgalarını yayan sistemler birbiri ile zıt çalışır. hangisine ağırlık veriyorsanız metobolizmanın otonom çalışmasına o denli izin veriyorsunuz ya da vermiyorsunuz.
alfa sistemini aktive edebilmek için yani “anda kalabilmek” için yapılacak metotlar bulunuyor: meditasyon, dans etmek, egzersiz yapmak vb. bunu beynin beta dalgasını 4 saat yaydığı bir zaman sonrasında 10 dakika yapan gerekir ki anda kalabilmeyi gerçekleştirebilesin ve sağlığını olumsuz hastalıklardan arındırabilesin.
evrende hayatta kalabilmemizi sağlayan en temel 3 şey var: sırasıyla besin/gıda, su ve hava. bunlardan en kritik olanı tartışmasız hava ki oksijensiz kaldığımızda birkaç dakikada ölebiliriz.
farkında olmasak da hava olmadan enerjimizi de alamıyoruz. hava sayesinde gıdayı enerjiye çeviriyor ve hayatta kalabiliyoruz.
seminerde, örnek olarak 9 aileden söz edildi. bunlar esasen “hava” tüketiyorlar. haftada 3-4 kez meyveyle beslenip doğru nefes kullanımıyla hayatta kalabiliyorlar (kaynak yok)
aşağı yukarı; dakikada 15-16, saatte 1000 günde 22000 nefes alıyoruz. uykuda daha az nefes almamızın sebebi soluk alışverişinin yavaşlaması.
soluk alışverişi otonom sisteme dahil olduğu için pek çaba sarf etmeden nefes alıp veriyoruz. yani aldığımız ve verdiğimiz nefesin de farkında değiliz. (seminerin yapılma sebebi de belki bu)
nefes kontrolümüz 5 yaşında başlıyor. nefes kontrolünden kasıt, daha geniş mi kesik mi hızlı mı yavaş mı ne nitelikte nefes alıyoruz vs. bu yaşta belirginlik kazanıyor.
seminerde katılımcılarla 5 dakikalık nefes egzersizi yaptı ve burada öne çıkan metobolizmanın aniden pasasempatik sisteme geçmesi/beynin alfa dalgası yayması amigdala tarafından tehdit olarak algılanabiliyor. bir an kontrolümü kaybediyorum gibi his oluşabiliyor. bu da baş dönmesi yaratabiliyor, bir iki kişi bu durumdan mustarip oldu.
önemli kıstaslar: nefesi çok mu alıyorsun çok mu veriyorsun? ya da dengede mi? nefesin senin kontrolünde mi? bunun farkına varmak nefestesin hayattasın algısı yaratabiliyor.
nefes almak efor gerektirir vermek gerektirmez. aldığın her nefesin 2 katına yakın sürede nefes vermelisin ki karbondioksit vücudundan gitsin.
bir yandan da nefes alıp vermek eski eşyaları çıkarıp yerine yenilerini koymak gibi. oksijen giriyor ve karbondioksit çıkıyor. kesik kesik nefeslerde tüm karbondioksit çıkmamış oluyor.
nefesinin farkına varmak için bir elini vücudunun ön üst kısmına, bir elini de karnına koyup şişmesini takip edebilirsin. ne kadar avucunun nefesle dolduğunu anlıyorsan aslında o kadar nefes alıyorsun.
nefesini burundan al ağzından ver mekanizması doğal nefestir. yoga yapanların vb. uyguladığı burundan al burundan ver sistemi farklı bir tekniktir. konumuz doğal nefestir.
çoğu zaman (kış aylarında ağzımızdan buhar çıkması gibi) alınan nefesin farkına varılmaması acı bir durum. anı yaşayamamanın en temel göstergesi.
nefes 3 katmanda ciğerlerimize ulaşıyor ve sadece nefes alma işleminde akciğer pay sahibi değil. kalp, damarlar, kan vb. de bu sistemin içinde. tüm vücudun ihtiyacından söz ediyoruz.
vaktim yok okuyamam diyenlere özet:
doğru nefes alma veya alamama 5 yaşınaan sonra hayatta karşılaşılacak problemleri de belirleyebiliyor.
basit mantıkla her nefes aldığında içinde bu nefes sayesinde bir çiçek açıyor gibi düşünmelisin.
sunumu yapan hanımefendi nefes almaya 37 yaşımda başladığımı anladım gibi jenerik bir söz de söyledi.
beta beyin dalgasından ne denli çıkıp alfa beyin dalgası yayabiliyorsanız o kadar hayattasınız.
doğmak (yeni nefesi almak) için ölmek (eski nefesi bırakmak) gerekiyor.
ezcümle özet: doğum nesef almamızla başlar ve son nefesimizi vermemizle sona erer. aldığımız soluk kadar hayattayız.
george floyd'un polis tarafından boğularak öldürülmesi üzerine isyanlar devam ederken olay sanatta da yankı buluyor. hidra'nın konudan ilhamla yazdığı mermi gibi parçası.
hidra - nefes alamıyorum | youtube
hidra - nefes alamıyorum | youtube
2008-2009 yıllarında Antalya'nın Tahtalı Dağında çekilen, yönetmenliğini Levent Semerci'nin yaptığı harika bir filmdir.
(bkz: hepsi başkadır bu çocukların)
Netflix
(bkz: hepsi başkadır bu çocukların)
Netflix