#tüm afromdiem entry'leri

Emre Durmuş ile başladığım ve bütün gezginlerin, doğa tutkunlarının, turist olmanın mutluluğunu taşıyan herkesin bulunduğu ve ortak değerleri paylaştığı bir platform. Platformda bir sürü seçenek mevcut ve şu an topluluk üyeliği 6.49$, yıllık 49$. Umarım platform ileride daha da değerlenir ve nice gezginlere yardımcı olur.

It's the best sh*t in the world

Çevreye duyarlı olmak, kalıpların dışına çıkmak ve bütün her şeye saygılı davranmak (bu basit bir kalas dahi olsa)

erkekler sürekli hoşlanır, erkek olarak bunu söyleyebilirim. erkekler hoşlanma makinesi gibi bir şey ama aşk ve sevgi öyle mi? aaah nerede o eski yeşilçam aşkları. bence yeni bir de tag açmalıyız erkeklerin sevme belirtileri diye, işte o zaman işler değişir diye düşünüyorum.

1. oh shit! here we go again
2. how you doing? (joey - friends)
3. ask me if I care
4. seize the day
5. take the red motherf*cking pill!
şimdilik aklıma bunlar geldi.

erkek soruyorsa 'sana ne birader' denilesi bir soru. kadın soruyor ise duruma bağlıdır bence, eğer kişi normal olarak soruyorsa aklından şüphe ederim zaten ama sevgili anlamında soruyorsa ben her zaman doğrudan yanayım; evet, var. çok mutluyuz hem de gibi gibi

the imperial march - john williams
bu varken diğer şarkılara pek şans tanımıyorum ama...

ilk sevgiliden tek kalan şey, belki hala daha daha göğsümde taşıdığım 'platonik aşk' olabilir. Maddi bir şeyden bahsediyorsak ilk sevgilimden kalan tek şey bir hiç.

herhangi bir ölümden bahsediyorsak kesinlikle yeşil yoldaki mahkumun idam sahnesidir. 'im sorry for what I am.' 'please boss... don't put that thing over my face, don't put me in the dark. im afraid of the dark.' 'heaven heaven heaven heaven heaven heaven, I'll be in heaven.'

türkçe: olduğum şey için özür dilerim. lütfen patron... kafama o örtüyü örtmeyin, beni karanlığa koymayın, karanlıktan korkuyorum. cennet cennet cennet... cennete gideceğim.

bir sürü yer gezdim ve çektiğim fotoğraf video sayısı sınırlıdır. bunun sebebi otostop kültürünü yaşadığım için olsa gerek ki telefon bataryası dediğimiz olay her şey demekti. şarj bitmesin diye telefona dokunmaya korkardım çünkü her an her yerde bir priz bulamıyorsunuz. Lüks seyahattan bahsedecek olursak o tamamen tatile giriyor diye düşünüyorum. otelin var, araban var, deniz ve havuz... otostop da öyle mi ama? bazen bir sapakta kalırsınız, o gece çadırı kurar ve sabahı beklersiniz, power bank bir çözüm olmuştu sonradan fakat onun da dolması uzun süren bir işlem olduğu için yine 'aman şarjımız bitmesin' diyerek telefonu çok kullanmadım xd artık 5000 mah bataryalı bir telefonum var, ve kamp kurmak için bir sürü facility yapıldı. güzel elektrik su ve buzdolabı olan kompleks kamp alanları var. 2 gün içerisinde tamamen 100 olup hem batarya hem dinginlik anlamında tekrar baştan başlayabiliyorsunuz.