#tüm aljezik başlıkları
Seçimlerden önce isyan çıkar bahanesiyle bahçeli af istemişti. Ardından Türk mafyasının önemli isimlerinden Alaaddin çakıcı ile görüştü. Buradan çıkarılacak sonuç için fazla düşünmeye gerek yok. Devlet bey Alaaddin Bey'in çıkması için onlarca tecavüzcü, katil ve teröristin sokaklara salınmasını umursamıyor bile. Zaten cezalar yeterince hafif değilmiş gibi bir de af istiyor.
Hepiniz eminim haberlerde cezaevinden şartlı tahliye ile çıkanların neler yaptığına şahit olmuşsunuzdur. Ben yine de iki tane örnek vermek istiyorum. Birincisi değnekçi vahşetilink diğeri de link bunda ne var tekme atmış diyebilirsiniz ama ortada bir uyumsuzluk durumu var. Adam bağırarak konuşmuş ve uyarınca da olay çıkarmış. Siz söyleyin, hanginiz otobüste bağırarak konuşursunuz hadi konuştunuz uyarılınca olay çıkarırsınız?
Bütün bu olaylar aslında kısır döngü içinde ilerliyor. Ülkede suç oranı artıyor, cezaevleri doluyor, cezalar hafifliyor, suçlular salınıyor. Cezalar hafifledikçe suçlular azıyor olan ise sadece pisliğe bulaşmak istemeyen biz sıradan vatandaşlara oluyor.
Yolda yürürken yan baktın diye sana sataşan serseriye diklenmek isterken acaba beni bıçaklar mı, ölür müyüm düşüncesi seni alttan almak zorunda bırakıyor. İstediğin savunma sanatını öğren istersen ustalaş kaybedecek bir şeyi olmayan biri karşısında tam anlamıyla bir hiç oluyorsun. Gururun kırılıyor ama onunla kaldığına şükrediyorsun. Çünkü adam öldürmenin bir cezası olmadığından her an her şeyle karşılaşabilirsin.
Peki bu konuda ne yapılmalı? Atalarımız iyilikten maraz doğar demiş. Bu durumu tam olarak özetleyen bir atasözü. İnsanlara iyi halden indirim vermek bir işe yaramıyor demek bu.
Yapılacak iki şey var bana göre : 1. Daha çok cezaevi yapılacak, daha çok ceza verilecek, iyi hal denen saçmalık hayatımızdan çıkarılacak.
Bu zaten ekonomik olarak darboğazda olan ülkemiz için zor bir hedef. Zaten yapabilsek yapardık diye düşünüyorum.
2. Ucunda insanların kaybetmeyi göze alamayacağı cezalar olacak.
Herhangi bir sebebi olmadan adam öldürenler asılırsa eminim ki adam öldürme suçunda belirgin bir azalma olacaktır. Çünkü can tatlı.
Belirli bir meblağ üzerinde, karnını doyurmak için değil de vurgun yapmak için çalanların bileklerini kes, o zaman kuyumcular kapılarını bile kilitlemeden evlerine rahatça gider. Çünkü hiçbir para uzuvlarımızdan değerli değil.
Bu cezaları canice bulanları da anlamıyorum. Katil değilsen, hırsız değilsen senlik bir durum yok zaten. Aslında var, artık daha güvendesin.
Şimdi soracaksınız, suç işleyenler insan değil mi? Ölenler neydi? Ya da hapisten çıktıktan sonra tekrardan tehlikede olan bizler neyiz?
Yıllardır çalışıp çabalayıp para kazanıp bir soygunda hepsini kaybeden insanların hakkı yok mu? Zaten belirli bir meblağ altında kimsenin bir yeri kesilmiyor.
Peki suçsuzken yanlış kararla idama mahkum olursam/bileklerim kesilirse?
Sanırım bu sistemin Türkiye'de uygulanma konusundaki en büyük sıkıntısı bu nokta. Çünkü bunun için bağımsız bir yargı sisteminin olması gerek, hiç kimseden, hiçbir şeyden etkilenmeyen çelik gibi bir yargı. Bana göre tam anlamıyla bağımsız yargı ülkemizde hiçbir zaman olmadı ama günümüzde en berbat döneminden geçiyor diyebiliriz. Suçluyu masumdan ayıran soruşturma sürecinin tek bir insanın sözüyle manasını yitirdiği bir sistemde bu cezaların çok can yakacağını kolaylıkla öngörebiliriz.
Günümüzde tam anlamıyla mükemmel bir kanun oluşturmak gerçekten zor. Ama şöyle bir gerçek var ki cezalar çok hafif. Bir şekilde bu cezaların ağırlaştırılması şart.
Hepiniz eminim haberlerde cezaevinden şartlı tahliye ile çıkanların neler yaptığına şahit olmuşsunuzdur. Ben yine de iki tane örnek vermek istiyorum. Birincisi değnekçi vahşetilink diğeri de link bunda ne var tekme atmış diyebilirsiniz ama ortada bir uyumsuzluk durumu var. Adam bağırarak konuşmuş ve uyarınca da olay çıkarmış. Siz söyleyin, hanginiz otobüste bağırarak konuşursunuz hadi konuştunuz uyarılınca olay çıkarırsınız?
Bütün bu olaylar aslında kısır döngü içinde ilerliyor. Ülkede suç oranı artıyor, cezaevleri doluyor, cezalar hafifliyor, suçlular salınıyor. Cezalar hafifledikçe suçlular azıyor olan ise sadece pisliğe bulaşmak istemeyen biz sıradan vatandaşlara oluyor.
Yolda yürürken yan baktın diye sana sataşan serseriye diklenmek isterken acaba beni bıçaklar mı, ölür müyüm düşüncesi seni alttan almak zorunda bırakıyor. İstediğin savunma sanatını öğren istersen ustalaş kaybedecek bir şeyi olmayan biri karşısında tam anlamıyla bir hiç oluyorsun. Gururun kırılıyor ama onunla kaldığına şükrediyorsun. Çünkü adam öldürmenin bir cezası olmadığından her an her şeyle karşılaşabilirsin.
Peki bu konuda ne yapılmalı? Atalarımız iyilikten maraz doğar demiş. Bu durumu tam olarak özetleyen bir atasözü. İnsanlara iyi halden indirim vermek bir işe yaramıyor demek bu.
Yapılacak iki şey var bana göre : 1. Daha çok cezaevi yapılacak, daha çok ceza verilecek, iyi hal denen saçmalık hayatımızdan çıkarılacak.
Bu zaten ekonomik olarak darboğazda olan ülkemiz için zor bir hedef. Zaten yapabilsek yapardık diye düşünüyorum.
2. Ucunda insanların kaybetmeyi göze alamayacağı cezalar olacak.
Herhangi bir sebebi olmadan adam öldürenler asılırsa eminim ki adam öldürme suçunda belirgin bir azalma olacaktır. Çünkü can tatlı.
Belirli bir meblağ üzerinde, karnını doyurmak için değil de vurgun yapmak için çalanların bileklerini kes, o zaman kuyumcular kapılarını bile kilitlemeden evlerine rahatça gider. Çünkü hiçbir para uzuvlarımızdan değerli değil.
Bu cezaları canice bulanları da anlamıyorum. Katil değilsen, hırsız değilsen senlik bir durum yok zaten. Aslında var, artık daha güvendesin.
Şimdi soracaksınız, suç işleyenler insan değil mi? Ölenler neydi? Ya da hapisten çıktıktan sonra tekrardan tehlikede olan bizler neyiz?
Yıllardır çalışıp çabalayıp para kazanıp bir soygunda hepsini kaybeden insanların hakkı yok mu? Zaten belirli bir meblağ altında kimsenin bir yeri kesilmiyor.
Peki suçsuzken yanlış kararla idama mahkum olursam/bileklerim kesilirse?
Sanırım bu sistemin Türkiye'de uygulanma konusundaki en büyük sıkıntısı bu nokta. Çünkü bunun için bağımsız bir yargı sisteminin olması gerek, hiç kimseden, hiçbir şeyden etkilenmeyen çelik gibi bir yargı. Bana göre tam anlamıyla bağımsız yargı ülkemizde hiçbir zaman olmadı ama günümüzde en berbat döneminden geçiyor diyebiliriz. Suçluyu masumdan ayıran soruşturma sürecinin tek bir insanın sözüyle manasını yitirdiği bir sistemde bu cezaların çok can yakacağını kolaylıkla öngörebiliriz.
Günümüzde tam anlamıyla mükemmel bir kanun oluşturmak gerçekten zor. Ama şöyle bir gerçek var ki cezalar çok hafif. Bir şekilde bu cezaların ağırlaştırılması şart.
tespitlerini çok beğendiğim ülkemizin nadir aklı başında spor yorumcularından.
yapıldığında dünyayı kesinlikle güzelleştirecek şey.
empati yapma ile alakalı bir deney yapılsa son sıralarda oluruz muhtemelen.
insanlarımız kendi başlarına bir şey gelmeyeceğini düşünüp sadece günü kurtarmaya çalışıyorlar artık.
empati yapma ile alakalı bir deney yapılsa son sıralarda oluruz muhtemelen.
insanlarımız kendi başlarına bir şey gelmeyeceğini düşünüp sadece günü kurtarmaya çalışıyorlar artık.
prison break, game of thrones, spartacus, fringe, the walking dead, person of interest...
su içerken böcek yutuyormuş gibi bir his verir.dondurma, ayran gibi şeyler bıyığına yapışır ve komik görüntülere sebep olur.dudağın kapalı olduğu her an seni rahatsız eder ama bunu ancak kestiğin zaman farkedersin.
-ilk olarak moral bozmadan tekrar çalışmaya başlamalısınız.
-çalışırken yanınızda yörenizde telefon olmamalı.
-çalıştığınız derslerde zamanla öğrendiğiniz bilgiler size ben birşey bilmiyormuşum dedirtmiyorsa bu verimli çalışmıyorsunuz demektir.
-belirli aralıklarla mekan değiştirerek çalışın, bu sizi ferahlatacaktır.
-sınava az vakit kala ders çalışmayı bırakmayın tam tersi artırın; kısa süreli hafızanıza ne kadar çok bilgi akıtırsanız o kadar iyi
-eğer özel ders alıyorsanız bu sizde rehavet uyandırabilir.unutmayın, derece yapanlar genelde özel ders alamayan maddi yönden sıkıntı çeken ailelerin çocukları oluyor.
-ders aralarınız fazla olmasın (15-20 dk) ve zamanla molasız ders saatlerinizi uzatın, alıştığınızı göreceksiniz.
-çıkmış soruları iyi analiz edin ve ona göre çalışın çünkü sınavı iyi bilen değil en fazla neti yapan kazanıyor.
not:her madde herkeste işe yaramayabilir.ama bunların çoğunu yapabilirseniz iyi yoldasınız demektir.
-çalışırken yanınızda yörenizde telefon olmamalı.
-çalıştığınız derslerde zamanla öğrendiğiniz bilgiler size ben birşey bilmiyormuşum dedirtmiyorsa bu verimli çalışmıyorsunuz demektir.
-belirli aralıklarla mekan değiştirerek çalışın, bu sizi ferahlatacaktır.
-sınava az vakit kala ders çalışmayı bırakmayın tam tersi artırın; kısa süreli hafızanıza ne kadar çok bilgi akıtırsanız o kadar iyi
-eğer özel ders alıyorsanız bu sizde rehavet uyandırabilir.unutmayın, derece yapanlar genelde özel ders alamayan maddi yönden sıkıntı çeken ailelerin çocukları oluyor.
-ders aralarınız fazla olmasın (15-20 dk) ve zamanla molasız ders saatlerinizi uzatın, alıştığınızı göreceksiniz.
-çıkmış soruları iyi analiz edin ve ona göre çalışın çünkü sınavı iyi bilen değil en fazla neti yapan kazanıyor.
not:her madde herkeste işe yaramayabilir.ama bunların çoğunu yapabilirseniz iyi yoldasınız demektir.
Bir kere o lisedeki ortamı bulmaya çalışmayın.zira hiçbir şekilde olmuyor.
Elbette samimi arkadaşlıklar kuracaksınız ama bu biraz zaman alacak.
Elbette samimi arkadaşlıklar kuracaksınız ama bu biraz zaman alacak.