#tüm emko entry'leri
kuzeniniz bir aptallık ederek 10 kasım tarihine düğününü koymuş. o düğüne gider miydiniz?
gitmemeyi düşünüyorum. ancak aşırı bir reaksiyon gösteriyor olmak da istemiyorum.
başka kimseler bu durumda ne yapardı merak ediyorum. lütfen düşüncelerinizi paylaşın.
gitmemeyi düşünüyorum. ancak aşırı bir reaksiyon gösteriyor olmak da istemiyorum.
başka kimseler bu durumda ne yapardı merak ediyorum. lütfen düşüncelerinizi paylaşın.
ben bunu bir başkasıyla beraberken değil tek yapmayı daha çok severim, hissiyatı bir ayrı oluyor. bir defasında gece vakti çok ıssız bir yol kenarındaydım, gideceğim yere daha çok vardı ve inanılmaz bir dinginlik, bir huzur kapladı içimi. tarifi pek mümkün olmayan bir özgürlük, bir kaygısızlık. yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm öylece. her şey benimdi, kimse arabasına almazsa atar çadırı uyurdum, ya da sikerler arabalarını, yürüyüp yine giderim. ya da bir başka yere giderdim ve dünya dönmeye devam ederdi. yani öyle bir andı ki o an delice özgür hissettim, hiçbir şey umrumda değildi. öyle bir andı ki şuan onu anlatabilecek kıymeti verdim ona ancak bir türlü beceremiyorum, öyle bir an.
duruma göre değişiyor. eğer acelen varsa tabii ki tıra binmek istemezsin, doğası gereği yavaş araçlar.
"manita durumları nasıl?" diye seni yoklar ya da kendi çapkınlıklarından anlatmaya başlar.
arkadaşlar bu konuyla ne kadar dalga geçilse de kampçıların adını en çok kirleten husus budur, büyük bir sorun yani. toprağı accuk kazıp oraya şeyedecek ve gömeceksiniz, bu kadar basit. silinmek için kullandığınız peçetenizi, ıslak mendilinizi de yanınızda götürüp çöpe atacaksınız, sağa sola değil. lütfen özellikle bu konuya dikkat edelim, dışkınızı gömün, peçetenizi çöpe atın. hatırlarsanız istanbul'lu kampçıların uğrak noktası burgazada'daki en büyük sorunlardan biri tuvalet olarak kullanılan ağaçlık alanda her yerde tuvalet kağıtlarının, bokların ve pedlerin olmasıydı. nihayetinde hem ada mahvoldu, hem adımız kirlendi, hem de kamp yerimizden olduk.
üniversite zamanımda edirne->eskişehir. ancak yolculuk bununla sınırlı değildi çünkü o yola çıkabilmek adına para biriktirmem gerekiyordu ve dışarıda bir şişe su bile içmeden para ayırıyordum, yeterli birikim oldukça gidiyordum bu yolu. bununla da yetinmedim tabii, sınav dönemleri günlük 10-12 saat ders çalışarak ortalamamı yüksek tuttum ve 3,87 ortalama ile eskişehir anadolu üniversitesine yatay geçiş yaptım, bir daha o yolu gitmem gerekmedi :) merak eden olursa söyleyeyim, hala beraberiz :)
bu tip konuları konuştuğumuz sürece ayaklar altındaki imajımızı daha da berbat etme taktikleri demektir. insan olacaksın sığır arkadaşım, buradaki de kadın, oradaki de kadın. hem kız düşürme nedir lan? ağaçtan meyve falan mı topluyorsun, insan bu. sen de insan ol, yaşamanın bir çaresini bulursun.
ilk otostobumda istanbul'dan izmir'e gittim ve orada 12 gün sürecek olan ilk kampımı yaptım. sırtımda okul çantası, minimum eşya ile harika 12 gün geçti. çocuk tulumum vardı, ancak bacaklarımı sokabiliyordum içine, üzerime de ne bulmuşsam giymiştim. ah eski günler :)
eskişehir'dir. özetle yaşamın keyif verdiği şehirdir, ne yapsan keyif alırsın. anlatılır gibi değil, gitmediyseniz gidin kendiniz görün.