#tüm evrenseladam başlıkları

İsviçre'nin şüphesiz tek geçtiğim en tatlı minnak turistikk köyü. Köyün hemen ortasında ki teleferik ile 30 dolar karşılığında zirveye çıkabilirsiniz. Ya da ben yüreyeceğim derseniz de mümkün ancak ciddi ciğer gerekiyor. Malumunuz 2336 metreyi yürümek kolay değil. Tepesinde kamp kurduğum ve ertesi sabah efsiovski gölde totom ve yumurtalıklarım dona dona girdiğim göl.Şüphesiz hayatımda unutamayacağım bir deneyimin ta kendisi...
An itibariyle bitirdiğim rotadır. Amerika'nın bir ucunu diğer ucundan gezdiğiniz tarihi rota. Artık eski yol ile yeni yol her ne kadar ara ara birbirini karışsa da hala gezgin dostlar bu yollarda buluşabilmektedirler. Yol üzerinde çok fazla motel ve restaurant var ve hepsinde rota66 adını ve konseptini görebilirsiniz. Bu yol çok çılgın efsoevski manzaralar ve ve en güzeli inanılmaz seyahat sever insanlar ile karşılaşıyorsunuz.
son yıllarda sosyal medyada artan bir gezgin serüveni ve herkesi 9-6 klişeleşmiş yaşam standartlarından bıkıp başlakaları yapıyor ben neden yapamayın dil önemli değil yolda öğreniriz. 300 dolar var 300 de kyk dan geliyor hadi olum yollar seni bekliyor. önce şu blog işine girip youtube dan da 3-5 vifeo patlattım mı tamamdır bitti bu iş :)
kuzey burnu,

Deniz suyu organları Barents Denizi

Yükseklik 307 m (1,007 ft)

Kuzey Cape (Norveç: Nordkapp, Kuzey Sami: Davvenjárga) Kuzey Norveç'teki Magerøya adasının kuzey kıyılarındaki bir pelerintir. Burun, Norveç'in Finnmark ilçesinde bulunan Nordkapp Belediyesi'ndedir. Avrupa rota E69 karayolu Kuzey Burnu'nda kuzey ucuna sahiptir. Plato popüler bir turist cazibesi vardır. Burun, 307 metre yüksekliğindeki bir uçurumun (1,007 fit) üstünde geniş bir düz plato bulunur; burada hava şartlarının koşullarına göre ziyaretçiler, gece yarısı güneşini ve Barents Denizi'nin kuzeydeki görüntülerini izleyebilir. North Cape Hall, bir ziyaretçi merkezi 1988'de platoda inşa edilmiştir. Bir kafe, restoran, postane, hediyelik eşya dükkanı, küçük bir müze ve bir süper video sineması var.
özellikle balkan ve asya ülkelerinde çok eğlenceli olan bir uygulamadır. yapmayanların en kısa zamanda yapmasını tavsiye ederim. böyle bayram gidişi ya da dönüşü. up uzun araç sırası oluyor sen arabaların yanından çekirdek çıtlaya çıtlaya öne gidiyorsun. bayramcı almancı abiler ablalar camdan sen lzleyip ne yapıyor bu manyak diyorlar. sende onlara dönüp el sallıyorsun. ardından en önde ki arabanın yanına gelip pardon diyerek öne geçiyorsun.

pasaport memuru soruyor nereye?
türkiyeye
nasıl
yürüyerek
kafasını şöyle pencereden dışarıya uzatıp sana tuhaf tuhaf bakıp ardından gülmeye başlıyor ve damgayı yapıştırıyor. o şaşırmaları ve yüzlerinde ki ifade bile ayrı bir hikaye... :)
maldivler ıssız ada kamp

Dünya turumun Maldivler ayağında Maldivler'e Sri Lanka'dan uçmadan bir gün önce tanıştığım Ukraynalı ablalar ile diyaloğumdan sonra oldum olası beni saran negatif etki daha da artmıştı. Maldivler Cumhuriyeti inanılmaz pahalı, orada yapacak bir şey yok! yemek pahalı, konaklama pahalı, yerel adalara yabancı almıyorlar v.b.
Ama kafaya koyulmuştu bir kere, hani bir klişe vardır; bilenler bilir "5 stars or 5 million stars" diye işte o 5 million stars ın kafada ki planları çoktan  kurulmuştu ama  nerede ve nasıl olacağına dair en küçük bir bilgim bile yoktu. Sonuç ne olursa olsun oldu, hem de en güzeli oldu. Maldivler Cumhuriyeti'ne gelmeden önce sordum, yazdım, aradım, baktım Maldivler de kamp yapan var mı?  diye ama yok yok yok hiçbir cevap hiçbir ipucu ve ya bunu daha önce gerçekleştirmiş hiçkimse  bulamadım. Kendi kendime n
 

eden bir ilk olmasın o zaman dedim.Dünya turumun Hindistan ayağından ayrılmadan önce Hindistan'da ki son şehrim Chennai şehirinden aldığım çadırı bu hayallerden ötürü sürekli yanımda taşıdım.Hatta Sri Lanka da belirli başlı yerlerde kullandım bile.  Kafam da tek bir soru işareti vardı. Konaklamanın ekstra pahalı olduğu Maldivler'de çadırı bir yere atıp konaklayabilir miydim ?NOT ALINMASI GEREKENLER
Maldivler Ibrahim Nasır Uluslarası havalimanına, Sri Lanka'nın Mhinlanka havayolları ile 55 dakikalık bir uçuş süresinden sonra ulaştım.
Önemli Notlar 1; Şimdi buraya genel olarak Türkiye'den THY ile direk uçuş yaparak geliyorsunuz. Haliyle gidiş ve dönüş biletleriniz de elinizde oluyor. Havalimanının bazı prosedürleri var. Bunlar hakkında detaylı bilgiler vereceğim çünkü benim gibi dünya turu yapıyorsanız ve başka bir ülkeden geliyorsanız bilmeniz gereken şeyler.
1) Öncelikle nereden gelirseniz gelin kesinlikle gidiş-dönüş uçak biletiniz ve bunu çıktısı olması gerekiyor. Telefondan da olur ama çıktı alın problem yaşamayın. Bu en önemli unsur.
2)Türk vatandaşları anlaşmaya göre 30 gün vizesiz konaklayabiliyor. Havalimanın da herhangi bir vize ücreti ödemiyorsunuz.
3)Uçaktan iner inmez, (zaten havalimanı küçük) içeriye girin ve Arrival From (varış formu) alıp doldurun.
4) Daha önce herhangi bir yerden rezervasyon yapmadıysanız. İnternet üzerinden bir Guest House(misafir evi) ve ada ismi araştırın (bu genelde Hulhumale adası olabilir) ve onu kağıda not alın. Görevli size yalnızca nerede kalacağınızı soracak. Sizde cool hareketler ile kağıda bakıp söylersiniz.(tabi benim gibi kalacak yeriniz yoksa. yoksa böyle şeyler ile uğraşmanıza gerek yok).

Havalimanina bağlı ve başkent Male ye en yakın olan ada Hulhumale ye ulaşır ulaşmaz alışveriş yaptığım marketçi amcaya sordum. Hulhumale plajına çadır atsam polis problem yapar mı? Yerli yersiz böyle duyumlar almıştım çünkü. Adam bana ''yapmaz ama bir sürü soru sorar ve uyuşturucu kullanan insanlar rahatsızlık verir ben çok önermiyorum'' diyerek beni ikna etmiş o gece botunu vermiş ilk gecemde botta kalmıştım. Onunda zevki başka ayrı bir hikaye bütün gece yavaş yavaş beşik gibi salladı.(BU HİKAYEYİ MALDİVLER YEREL YAŞAM-1 DEN OKUYABİLİRSİNİZ).Ertesi günü Male de geçirdikten sonra bir sora ki gün 10 saat süren bot yolculuğu ile Kuzeyde ki Kulduffushi adasına Couchsurfing'den ayarladığım öğretmen Luveyza'nın yanına gitmiştim. Zaten inanılmaz yorgundum benden bir gün önce bir Hintli erkek ve Amerika'lı kız gelmiş. Onların nerede olduğunu sorduğumda aldığım yanıt sabah karşıda 5 yıl önce terk edilmiş adaya gittikleri olmuştu. Kumburudu isimli bu terk edilmiş ıssız  adadada akşam kamp yapıp orada konaklayacaklarını söyledi.Allah duyar duymaz kafaları yedim. Kıyıdan şöyle bir baktım ben buraya yüzerim dedim. Luveyza kahkahaya atmaya başladı ve olmaz akıntı çok güçlü oraya yüzemezsin dedi. Uzun süren ısrar etmelerim ve vazgeçmemem sonucu Luveyza bana alternatif bir yol önererek; ''ben sana bir bot ayarlıyayım, bu mesafe göründüğü gibi kolay değil'' dedi.Hemen kabul ettim bir kaç görüşmenin ardından en iyi fiyatı bulup 40Tl'ye anlaşıp,hızlı bir yeme içme alışverişinin ardından ıssız adaya yolculuk yapmak üzere bota bindim.Bir gün önce bu adaya giden Hintli ve Amerika'lı arkadaşlarla birlikte Luveyza'nın erkek kardeşi Iboo'da gitmiş. Iboo onlara rehberlik ediyormuş. Gelelim konuya sorunun cevabına evet! Maldivler adalarına bir gün yolunuz düşerse ve normal ada, ıssız ada farketmez kamp yapmak isterseniz yapabiliyorsunuz ama kesinlikle yanınızda en az bir yerel vatandaş olması gerekiyor aksi takdirde problem yaşama imkanınız çok yüksek ki benim onlarla beraber kamp yaptığım ilk gece polis botu geldi Iboo yanlarına gidip konuştu.Kendi aralarında diyaloglarından sonra Polis bizim yanımıza hiç gelmedi. Ben Iboo döndükten sonra ne dediler diye sordum ve tam burada yeni bir şey daha öğrendim. Meğersem böyle ıssız adalarda beyaz kum kaçakçılığı yapılıyormuş ve polis sürekli devriye geziyormuş .Kendi kendime vay anasını arkadaş burada bile böyle şeyler yaşanıyor.Kum hali hatrı sayılır bir paradan burada ki Resortlara veya ihtiyacı olan diğer adalara el altından satılıyormuş. Peki polis bize neden gelip birşey sormadı dedimde ise,''Polisler zaten arkadaşım benim misafirim olduğunuzu söyledim'' dedi. Neyse hikayeye dönüyorum, 15 dakikalık yolculuğun ardından adaya ulaştık. İçimi müthiş bir sevinç kapladı.
Nasıl kaplamasın ki? Hayatımda ilk defa ıssız bir adaya gelmiş üstelik hayallerimi gerçekleştirip Maldivlerde kamp kurmadan da ölmedik ya diyebilecektim. Botun yaklaşması ile beraber o resimlerde gördüğümüz turkuaz rengi su kollarını açmış hoşgeldin dedi. Yanında da diğer arkadaşları aynı şekilde açmış kollarını bana da gel birazda bana diye fısıldıyordu. Kim mi? Tabiki de beyaz kumlar. Aman Allahım güzelliklerin, içine saklanmış farklı biryer o andan itibaren uzun uzun dünya üzerinde olup olmadığına dair gelgitler yaşadım. Çok samimi ve ciddi söylüyorum. Hemen eşyalarımı kıyıya tanışıp sonradan dahil olduğum grupta ki insanlar ile tanışıp, ardından hiç vakit kaybetmeden gözlük ve snorker ile kendimi turkuaz mavisi sulara bıraktım. Dışarıda veya sözlükte adının ne olduğunu bilmediğim güzelliklere deniz altında saatlerce bak bak sıkılmak doymak nedir bilemedim.Huzur öyle sükunet ile yavaş yavaş değil, hızlı ve sert bir şekilde direk kaplıyor bütün vücudunu. Benden önce giden Hintli ve Amerika'lı fazla sıcak kanlı değillerdi hatta dönüşte bot için ekstra para bile istediler ama yerel eleman Luveyza'nın kardeşi Iboo ile frekanslarımız çok iyi tuttu. Iboo doğma büyüme Maldivli olduğu için herşeyin ustası olmuş. Çok ciddiyim Türkçe bilse Survivor'u silip süpürür eleman. Ben daha bir tane Hindistan cevizini ağaçtan alamazken, Iboo kombo yapıyor durmadan kırıp kırıp açıyor bende taptaze Hindistan cevizi suyunu afiyet ile içiyordum. Tüm bunlar yaşanırken gün su gibi akıp gitmişti. Güneş yavaştan veda ederken, hava büsbütün kızıla bürünüyor dalgaların hızı daha da yavaşlıyor etrafı büsbütün sessizlik ve huzur kaplıyordu. Iboo gündüzden hazırladığımız kamp ateşimizi yakıyor ve gün içinde yakalayıp taze taze hazırlayıp pişirdiği ahtopotu afiyet ile yiyorduk. Bu ahtapot Maldivler Cumhuriyetin'de herhangi resort otelde en küçük tabağı 100 dolardan başlıyor dedi. Yemeği afiyet ile yerken, diğer yandan  hafif Eagles California açıyorum matımı  yere serip, şişme yastığımı başımın altına alıp yan şekilde vücudumu güneşe doğru çevirip güneşin batış, gidiş anını ateşin yanında müzik ile keyifle izlemeye koyuldum.Akşam Hintli ve Amerikalı erkenden uykuya daldılar.Iboo ve ben iki sohbet edip susup, beş manzara izliyoruz.Çok yorgun olduğum için uyku deli gibi bastırıyor ama asla bu gece öyle hemen uyumak yok. Kampta ateş aşkı bende başkadır onun için elimizde ki ateş ile tatmin olmuyorum ve Iboo'ya daha fazla yakmak için birşeyler bulalım mı diyorum?Daha fazla kamp ateşi bulmak için ayağa kalktığım esna da o da  ne! Gökyüzü, Ay ve yıldızları hayatımda daha önce hiç net ve parlak görmediğim kadar görüyorum. Kafam sürekli yukarıda bakıp bakıp, bakmalara doyamıyorum. Tüm bu hislerle mutlu olup salak bir ifadeye büründüğüm esnada, biranda kumun üzerinde gündüz olmadığını farkettiğim binlerce deniz kabuğu görüyorum ve ışığı tutup daha dikkatli baktığımda ise hareket ettiklerini farkediyorum.
Iboo!! Neler oluyor?
"Bu gördüklerinin hepsinin içinde yengeç var gece kabuk değiştirmek ve birşeyler yemek için karaya çıkıyorlar" Manzara müthiş bu arada her adımında sağımda solumda sürekli hareket halinde olan beyaz yengeçler var. Ha ha ha süper, kum sürekli hareket ediyor. Bu eşsiz manzaraya tanıklık ettikten sonra üç-beş büyük kuru odun toplayıp, geriye dönüp ateşi biraz daha parlatıyoruz. Gecenin ilerleyen saatlerinde ay yüzünü daha fazla göstermeye başlıyor ve heryer sapsarı oluyor bende foto makinesini alıp bu güzel anların tadını çıkarıyorum. Uzun uzun pozlamalar ile güzel fotoğraflar yakalamaya çalışıyorum. Ardından hesaplamadım ama saatlerce ateşi, ayı, gökyüzünü ve eşsiz manzarayı izlerken uyuyakalmışım. Sabah saat 5 gibi sinekler uyandırıyor ve hemen çadırımın içine geçip güzel uykuma kaldığım yereden devam ediyorum.
Ertesi sabah çılgın bir omuz acısı ile uyanıyorum dün deli gibi yanmışım buranın sıcağı ve güneşin yakışı anlatılır cinsten değil. Sabah kahvaltı niyetine birşeyler atıştırdım sonra yeniden snorker ve paletlerimi  alıp Iboo ile birlikte balık avına çıktık.Öğleye doğru ben yine eli boş dönerken, Iboo ise bizlere  bir ahtapot ziyafeti daha çektiriyor. Öğleden sonra nasıl Hindistan cevizi seçilir, ağaçtan nasıl alınır ve nasıl açılır gibi  Hindistan cevizine temel  giriş dersleri alıyorum.Hindistan cevizi açmak emin olun öyle görüldüğünü gibi kolay değil insanı çileden çıkarıyor ama içmesi nasıl keyifli anlatamam. Enerji depolamamız ardıdan Iboo ile birlikte biraz  adayı keşife çıkıp içerilere doğru yürüyoruz.İçeride 5 sene önce terk edilmiş evler ve her tarafı kapyalayan yeşillikler dikkatimi çekiyor ve bir de cami var tabi. Her tarafı yıkık dökük kırık cami. Hafta sonları arada yerel halk buralara piknik yapmaya geliyormuş ya da diğer adalardan gelip satmak için Hindistan cevizi topluyorlarmış. Biz oradayken de daha önce kendi bahçesine ait olan Hindistan cevizlerini toplamaya bir teyze ve amca geldi. Onlarla'da güzel bir hatıra resmi çektirdim. Bu topladıkları Hindistan cevizlerinin ise tanesinin 20 rufia (3.7 tl) dan satıldığını öğrendim.Hindistan cevizi toplayan teyzeyi fotoğraflarda görebilirsiniz ben o sıcakta iki adım zor atarken o bütün gün çuval çuval topladığı Hindistan cevizlerini kıyıya taşıdı. Sıcak o kadar kuvvetli ve etkili ki kendimi sürekli kaplumbağa gibi hissediyorum. Terk edilmiş evlerin arasında bir kaç video ve fotoğraf çekildikten sonra kendimi ormanın içine atıyorum. Daha önce Sri Lanka da da gördüğüm şu filmler de Tarzan'ın sallandığı sarmaşıkta sallanma denemeleri yapıyorum ama üzerinde ki kocaman karıncaları hesaba katamıyorum. Iboo'ya dönüp ben burada 2 gün kalsam ölürüm herhalde dedim  o da bana ben 1 ay bile kalsam bir şey olmaz dedi. Peki su? Gülümsüyor "onunda bir yolu var" Iboo harbi adamımsın yaa. Günün ilerleyen saatlerini bizi geri almaya gelecek olan bot gelene kadar turkuaz rengi suda geçiriyorum. Etrafta yer yer yunuslar, zararsız minik beyaz köpek balıkları, deniz kaplumbağaları kol geziyor. Devamında benim için inanılmaz bir deneyim olan ıssız ada maceram daha anlatamadığım hikayeler ile bitiyor.
Gördüğünüz ya da okuduğunuz  üzere burası sadece Honeymoon (balayı )adası değil. Maldivler Cumhuriyeti'ne gelmeniz için illa ki evlenmek ve balayı için gelmek zorunda değilsiniz.Evet! Maldivler Cumhuriyeti pahalı bir ülke ama ben buradan 20 günde 100 dolar ile sağ çıkmış bir kardeşiniz olarak sesleniyorum. Düşük bütçe ile de bunu yapabilirsiniz. Tabi benim ki kadar düşük olmasın lütfen:) Bence gerçekten isteyip kafaya koyup biraz da cesaret ekleyince herşey mümkün...
Not; asıl adı @Ibbeadam ama ben İboo koydum.
 
Kulhuffudushi Adası /Maldivler /Maldives
Yeni adı ile server uraz nam-ı diğer srvurz

eski adı ile pit10 olan server 2015 yılında hiphop jam'de pit10'u mezara gömmüştür.

rape 2005 li yıllarda başlayan pit10 ilk olarak merdiven stüdyosunu kurup amatör olarak rap yapmaya başlamıştır. 2007 yılınd ki ses çıkarma şarkısı ile dönemin başkanaı günümüzün cumhurbaşkanı ile mahkemelik olmuştur. şarkının sonunda ise seni unutmadık atam unutanlara da hatırlatacağız sözleri ile o gün bu gündür kalbimde taht kurmuştur. kendi ve pit10 2 farklı karakter olarak gören server 'pit10 vs server' diye bile şarkı yapmıştır. 'benden nefret ediyorsunuz' parçası ise yenilerin fazla bilmediği zamanının benzin 2.5 tl iken son ses ve son gaz basıp bas bas bağırarak dinlediğimiz şarkıdır. bir de hadi papermoon'da yemek yiyelim bana ferrari alsana berkcaaaaan diye başlayan ortam kızı tabisi de olmazsa olmazımız. bu şarkı da dikkat edilmesi gereken nokta şarkıda deniz ile feat yapıp beraber söylemeleridir. server'i görürseniz söyleyin bende 2006-7 den kalma onun bile arşivinde olmayan şarkılarının olduğuna iddaya girebilirim:)
o başlangıçta ki abla,
nissan skyline,
modifiye edip magazin dergilerine kapak olma,
drift'in zevki,
çılgın kaza sahneleri,
internet cafe'de komşunun oğlu ali'nin evinde geçirilen süresi olmayan saatler...
merhaba dünyanın en yaşanılabilir 3. şehrine hoşgeldiniz. kanada'nın en güney batısında yer alan şehir washington'a komşudur. bak washington dc demiyorum o başka bir de washington diye başkentinin seattle olduğu şehir vardır. ülkemizde genel olarak ne yazıkki bu terimler grinin 50 tonu sayesinde öğrenilmiştir. ee anamızın karnından barış manço olarak doğmadık nereden bilebiliriz kardeşim diyebilirsiniz. sizde haklısınız. orta amerika'da ki panama kanalı açılana kadar pek bir özelliği olamayan şehir hanalın açılması ve gemilerin artık güney amerika'dan dolaşmasına gerek kalmadığı zaman zirvesini yapmıştır. ülksini unuttuğum kaptan tarafından keşfedilmiştir ilk olarak açıklarda ki adayı keşfeden bu kaptandan sonra gelen kaptan vancouver resmin büyük yüzünü görmüştür. vancouver'ın 2023 hedefi ise 'to be greenest city in the world' yani dünyanın en yeşil şehri olmaktır. ek olarak vancouver sürdürülebilir turizm ve urban dizaynın olduğu bir şehirdir. dünya üzerinde ki ilk sky train sistemi de bu şehirde gerçekleşmiştir. en önemli ve en çok sevdiğim olgularından bir tanesi ise greenpeace hani şu bjk de kadıköy de ellerinde pankartlar ile gezip yardımd abulunmak istermisiniz diyen öğrenciler varya he işte tam o greenpeace. bir gün durdurdum bu greenpeace denilen şey ne hangi ülkeye aittir diye sordum cevap alamadım. başka günlerde de yine farklı farklı gençlere sordum yine cevap alamadım. normal tabi ki sorgulamayan millet. greenpeace 1971 bak yılı kest evet! 1971 yılında kanada'nın vancouver şehrinde kurulmuştur. kış olimpiyatları ve bazı fifa organizasyonları da yine vancouver şehrinde yapılmıştır. şehrn gözbebeği ise stanley parktır. vancover hakkında ki bu yazdıklarımı yer yer tek video da toplayan bu muthiş şarkıyı da dinlemenizi tavsiye ederim...it is you that makes me feel happy...
ülkemizde son yıllarda gelişen değişik ağız formuna bir yenisini ekleyen bir tık daha türkçeyi ileriye götüren uygulama.

günün birinle masallar diyarında bir kral varmış, halkı soyarmış soyarmış ama leylekler de onu dinlermiş.leyekler onu dinlerken paraların yerini oğluna anlatmaya çalışırkeni oğlunun üst düzey kraliyet soyundan zekası ile babasını anlayamaması ile bağlantılı olan bir anlatım şeklidir. yani oha artık yuh daha ne diyem gözüne mi sokam ya da bak bu a harfi a yanlara eğil çizgi koyup ortadan da bir tane atıyorsun söyle bakayım aaaaaaa. hee anladın mı yok baba anlamadım. olsun önemli değil bir de 'y' de. yyyyy. şimdi anladım mı? yok baba anlamadım. tamam bak şimdi 'ı' diye bağıracaksın. 'ııııııııııı' oku bakiyim; bin dersen binerim, in dersen inerim ama okumayı bilmiom... ya daha napayım sana bilal'e anlatır gibi anlattım.

saygılar