#tüm hocam entry'leri
indirim zamanlarında eve uyguna sipariş vermemi sağlayan uygulama
Getir yemek uygulamasında her gün yüzde elli indirimli sipariş verilebildiğinden eskisi kadar çok kullanmadığım yemek sipariş sitesi
İtalya, Roma. Ama İnterrail'in klasik başlangıç noktası olduğundan değil AB projesine aktarma yapacağımız içindir.
Lisans dönemim boyunca yaşadığım Hacettepe Üniversitesi kampüsü. Ulaşım eskiden Sıhhiye kampüsünden kalkan 230 numaralı EGO otobüsleriyle sağlanıyordu. Çok kar yağdığı bir gün otobüslerin nizamiye yolunu geçemediği, okulun tatil edildiği zamanlar olmuştur.
Mayalı küçük poğaça. İçine peynir ve maydonoz konulanına 'sakallı ponçik' deniliyormuş.
Temmuz'da Prag'ta yediğim tatlı. İçine nutella değil de dondurma koydurduğumdan mı bilmiyorum çok da abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. Tarçınlı şekerli hamur yani. 5 Euro ödedim yanlış hatırlamıyorsam.
Yurtta özellikle sınav dönemlerinde çokça kullandığımız yemek siparişi sitesi. Bir kere alışınca bırakması zor oluyor. İnsan her gün acaba ne söylesem diye düşünüyor. Bir de joker çıksın diye bir umut beklemesi var. Üç aydır kullanmıyorum, sanırım bu sayede biraz kilo verdim.
En sevdiğim şarkısı forget her olan sanatçı. Özellikle 2:22'den sonrası enfestir.
Jeff Buckley - Forget Her
Jeff Buckley - Forget Her
nâzım hikmet ran'dan 'hoş geldin' şiiri olabilir.
"Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur,
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır,
buzlu şerbetim yok ki, ikram edeyim.
Acıkmışsındır,
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin."
"Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur,
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır,
buzlu şerbetim yok ki, ikram edeyim.
Acıkmışsındır,
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin."