#tüm siyaknus entry'leri
turist öğlen kahvesini yudumlarken, akşam yemek yiyeceği restoranın trip advisor yorumlarını okur, gezgin gözüne kestirdiği ucuz sandviçi gömerken parkta oturup milleti seyreder.
bursa - cumalıkızık köyü. istanbul sakinleri için tek günde gidip gelinebilecek, okul&iş dönemi için harika bir rehabilite gezisi
gençliğinizin kıymetini bilin ve yeşil pasaportun kıymetini bilin birbirine eş cümlelerdir.
rota çizme işini ankaralı arkadaşlar daha iyi bilir ama anadolu medeniyetleri müzesi mutlaka ama mutlaka görülmeli. kronolojik bir dizayn ile anadoluyu tanımak müthiş bir deneyim
elli kuruş daha fazla ücret istense itiraz edemeyiz, adeta vip hizmettir. geri kalan minibüs ile hiç bir alakan yoktur.
türkiye içi rezervasyon yapılamıyor ama 'seyahat vaktiniz mi geldi?' gibi mailler atmaya devam ediyor. insanın canını sıkıyor, kaçasın geliyor..
ayy böcek olur, ıslak mendil alayım kirlenirim, üff çadır çok toz oldu, ya akşam kurtlar inerse gibi 'residence çocuğu' dertleriniz varsa, 100 seneden bile az süre önce tüm insanlığın binnnllerce yıldır nasıl yaşadığını düşünüp rahatlayın ve hazırlık düşünmelerinin bokunu çıkartmadan yola çıkın. iyi gelecek
ben kendime gezgin diyemem ya. başkaları sana yakıştırmıyor mu onu? aksine bir yerden döndüğümde arkadaş çevremin bana anlaşmış gibi 'ne gezdin yiaaa' demesinden ve bu traveler vb. yakıştırmalarından hoşlanmıyorum.
başlangıç noktası ovacıktan kaş'a kadar yürüdüğüm, yürümeye, hayata, doğaya olan bakış açımı keskin şekilde değiştiren olağanüstü bir tecrübeydi. bir gün mutlaka kaldığım yerden antalya'ya kadar yürüyüp bitireceğim. 'yürürüz yiiaa nooelcek' dediğimi, yanımda su bulundurmayı pek önemsemediğimi ve bu iki gevşek tavrım yüzünden müthiş sıkıntı çektiğimi ufak bir anektod olarak belirtmek isterime efenim.
suriye - halep. o zamanlar tabii savaş yoktu, lisedeydim. döndükten 1,2 hafta sonra haberlerde kaldığım otelin önünden tank geçiyordu.