bal

/ 2
Zengin kahvaltıların vazgeçilmez ikilisinden biridir.

Diğeri için (bkz: kaymak)
bir arının hayatı boyunca yalnızca bir çay kaşığı bak yapabildiğini duyunca çok şaşırmıştım, bununla beraber saygım da artmıştı.
arıların bize armağan ettiği şahane şeylerden sadece bir tanesi.

kızarmış ekmeğin üzerine kaymakla birlikte aman da ne güzel olur.
Düşününce cidden sadece zengin kahvaltılarının olmazsa olmazı bir besindir. Çünkü işini yaptığımız zengin bir ailenin evinde yiyebilmiştim hakiki balı. Ucuz olanları zaten bal değil bildiğin glikoz şeysi yani. Tadı bile hakiki bal olmadığını belli ediyor.

Hakiki bal ve tereyağı sıcak bir dilim ekmeğin üzerinde yemek, ımm şahane gerçekten.
semih kaplanoğlu'nun üçlemesi aklıma geliyor hemen,
bal-süt-yumurta.
Bal yenmeyi sevdiren bir cizgilfilm var adı cristofer rober hatırlarsanız orda bir ayı var adı po işte o çocuklara balı sevdirir. Onu izletin kucuklere
ahlak yoksunu üreticiler sebebiyle, en meşhur markalarda dahi, yüksek oranı şekerden satılan besindir. doğal üretimini tattığınızda, daha önce yediklerim de bal mıymış dedirtir. ancak bağlantınız yoksa, eş dost yoksa, istanbul'da kısmen uygun fiyata bulunması oldukça zordur.
ben en meşhur ballarından biri olan anzer balıyla ilgili bir anı anlatıcam buyrunuz.

anzer balı sadece rize'de üretilen ve ilaç gibi görülen, besin değeri çok fazla bir bal türü. ben bu balı duyduğumdan beri merak ederim.
çok pahalı olduğundan ve rize uzakta olduğundan hep üzülürdüm.ben izmir'deyim çünkü.

neyse bir gün; herkesin hayatında bir kez bile olsa planladığı ama çok az insanın yaptığı karadeniz turuna çıktık arkadaşımla. biletleri aldık trabzon'a baya baya gidiyoruz.

trabzon'a geldik. bu arada ilk kez uçağa binişimdi ve yükseklik korkum var. şansıma öyle bir tribülansa girdik ki herkes bağırıyor falan. neyse sağ salim vardık. trabzon'u gezdik. rize'ye geçtik. benim aklımda bal falan hiç kalmamış. çarşıyı gezerken bir bal dükkanı gördük. gidip bakalım dedim arkadaşıma.

içerde bir sürü bal var çeşit çeşit. abi dedim anzer balı hangisi. bizde bulunmuyor dedi. bir pasajda özel bir ofiste üretiliyormuş. bize tarif etti. benim merakım katlandı tabi. mutlaka görmem lazım dedim arkadaşa.

neyse girdik bir pasaja tenha da görünüyor. bize tarif ettiği yer ikinci katındaydı. içeriye bir göz attım hiç dükkan gibi değil. takım elbiseli bir amca masa başında. etrafta kavanozları paketleyenler falan var.

dedim ki biz içeriye girip; abi merak ettik bir bakıp gidicez , dersek bizi ciddiye almazlar. ikimiz de dokuz eylül üniversitesinde okuyorduk bu arada. arkadaşa dedim ki proje varmış gibi yapalım.

neyse girdik içeriye, buyrun falan dediler. dedik ki biz izmir dokuz eylül üniversitesinden geliyoruz kartları gösterdik:) yalan bir şey yok yani ortada. işte bizim bir araştırma projemiz vardı anzer balı için geldik. adam kalktı masadan tokalaştık falan hoşgeldiniz dedi. bişey içer misiniz falan :)

neyse adam başladı anzer balı hakkında bir sürü ayrıntılı bilgi vermeye. balları laboratuvar incelemesine gönderiyorlarmış besin değeri için. bize onun raporlarını gösterdi:) biz de inceliyoruz falan.

sonra broşür falan da verdi. kavanozları inceledik. 250 gramı 300 tl'ydi o zaman sanırım.

biz tabi tatmak da istiyoruz. adam dedi ki açık yok hiç yoksa tadabilirdiniz:) neyse biz teşekkür edip çıktık. kapıya kadar da eşlik etti.

direk girip biz anzer balını merak ediyoruz. öyle bakıp gidicez deseydik muhtemelen dükkan değil falan derlerdi. öğrenci kartlarımızı göstererek yetkili biriymiş gibi yapınca böyle oldu.

kıssadan hisse olarak da belki bu çıkabilir; kendinize olan güveniniz kadar size saygı duyulur.

sonuç olarak balı tadamamıştık ama merakımızı birinci ağızdan gidermiştik orda.
Rize değilde Kars'ta bir bal satın aldım. Tadı hala damağımda
Yakın zamanda güzel bir belgesel dizi keşfettim. Rotten adında, arıcılığı ve balın üretim sürecini 1 bölümünde çok güzel anlatıyor. Fazlasıyla bilgilendirici bir belgesel dizisi.
/ 2